Soğuk ve 3 puan
Soğuk havaya rağmen stadyuma kadar gelen cefakâr kale arkası ve doğu maratondaki taraftarları tebrik ederek başlamak istiyorum yazıma.
Çünkü protokol tarafındaki tribünlerin tamamen boş olması, Konyaspor’un gerçek sevdalılarının kimler olduğunu da bizleri bir kez daha hatırlatmış oldu.
Maça gelecek olursak, ilk dakikalarda Konyaspor’un aksine Kayserispor’un ataklarına şahit olduk.
Biz ev sahibi takım baskılı başlar diye düşünürken Kayseri bizi ters köşe yaptı.
Tabi bunda, Biseswar’ın sol kanat bindirmelerinin etkisinin yanı sıra Konyaspor’da da Ömer Ali, Meha ve Traore’nin etkisiz oyununun da büyük rol oynadığını söylememiz lazım.
Pas futbolu sistemi üzerine kurulan Konyaspor’daki kompakt yapının ilk dakikalarda işlememesi, kalemizde hatırı sayılır derecede korkutan pozisyonlar vermemize neden oldu.
Serkan Kırıntılı’nın yükselen performansı her ne kadar takımı oyunda tutmaya yetse de, özellikle kanat akınlarına karşı direncimizi artırmamız gerektiğini bu maçta da hissettik.
Orta alanda yaşadığımız kırılmaların da bunda etkisi büyüktü. Ali Çamdalı’nın gayretleriyle ayakta kaldıklarını söylememiz yanlış olmaz sanırım.
Yazının başında da söylediğim gibi sahada yürüyen bana bir dönemin Fahri Tatan’ını hatırlatan Meha, hiç bir organize atağı başlatamadı desek yeridir. İkili mücadelelerden de kaçması bunun cabası oldu.
Ömer Ali’deki isteksizliği ve kötü pas tercihlerini de bu haftalık soğuk havaya bağlıyoruz.
Ama Traore’nin Kayseri defansını biraz daha hırpalamasını beklerdik. Özellikle araya yapacağı koşularla ağır Kayserispor stoperlerine zor anlar yaşatacağını düşünmüştük, ama olmadı.
Konyaspor ilk ciddi atağını Kayserispor kalesinde maçın ikinci yarısının ortalarına doğru yakaladığını söylememiz, sanırım takımdaki aksaklıkları anlatmamıza fazlasıyla yetecektir.
Tam bir taktisyen olan, sistemine her zaman güvendiğim Aykut Hoca da tam bu noktada arka arkaya oyuncu değişiklikleri yaparak takımın üçüncü bölgede daha fazla olmasını sağladı.
Önümüzdeki sezon Süper Lig’in en çok konuşulacak forvetlerinden olacağına inandığım Bajic’i Traore’nin yerine, orta sahada ise Meha’nın yerine Kibong alarak takımındaki ivmeyi artırdı.
Özellikle sağ kanat bindirmelerini fazlasıyla gördüğümüz karşılaşmada Bajic’in ısrarıyla kazandığımız penaltıyla 3 puanı almayı bildik.
Penaltıyı soğuk kanlılığıyla ünlenen Vukojiç’in atması çok doğru bir tercihti. Bunu da attığı golle görmüş olduk.
Kötü futbola rağmen alınan üç puana sevindik. Artık Avrupa seslerinin daha da fazla duyulduğunu görebiliyoruz.
Tabi bu arada maçın çok da gergin bir ortamda geçtiğini söyleyebiliriz.
Kayserili oyuncular gereksiz yere agresiflik yapmanın yanı sıra, daha maçın başında vakit geçirmeye yönelik hareketlere sığınmaları kendine yakışmadı.
Özellikle Sow ve Mabiala’nın tavırları hem seyirciyi kışkırttı hem de sahadaki ortamı gerdi. Kontrolü kaybeden hakem de bu iki futbolcuyu cezalandırmakta geç kalında, Tolunay Kafkas da gergin ortamın parçası oldu.
Netice itibariyle yakışmayan hareketler izledik.
Bunun yanında soğuk havaya rağmen “Dünya’nın en iyi 5 stadyumundan biri” olan Torku Arena’da tribün ısıtma sistemlerinin çalıştırılmamasını anlayamadım. Seyirciler resmen dondu.
Futbolcuların bile yedek kulübesine elektrikli ısıtıcılarda geldiğini düşünürsek, cefakâr seyircileri soğuğa mahkûm etmenin hem etik hem de insani olarak yanlış olduğu kanaatindeyim.
Saha içerisinde görev yapan foto muhabiri arkadaşlarımız için de böyle havalarda ısınmalarını sağlayacak bir sistemin hayata geçirilmesini bekliyoruz.
Avrupa yolunda emin adımlarla ilerleyen Konyaspor’un önümüzdeki maçlarının büyük çoğunluğunda zaferlerini konuşabilmemiz dileğiyle, iyi haftalar..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.