Şişmanlıkta birinciyiz

Konya'da boğazına düşkün olanlar hızla kilo alıyor. Her 5 kişiden biri obezitenin pençesinde. Beslenme tarzındaki değişiklikler ve fiziksel hareket azlığı gibi nedenlerden dolayı obezite, bir diğer ismiyle şişmanlık artıyor. Kiloluk ve obezite bulaşıcı olmayan hastalık oranlarının artmasına, yaşam süresinin kısalması olgusuna katkıda bulunuyor, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Konya obezitenin en çok olduğu iller arasında yer alıyor. Şişmanlıkta Konya ilk 3'te bulunuyor. Verilere göre İç Anadolu ülkenin en tombul bölgesi. Obeziteye en fazla İç Anadolu'da rastlanılıyor. Çocuklarda obezite oranı daha yüksek.

KONYA ŞİŞMANLIKTA BİRİNCİ

İl Sağlık Müdürü Dr. Hasan Küçükkendirci, 2011 yılında Konya'da her 10 kişiden 7'sinin şişman olduğunun tespit edildiğini belirterek, Türkiye'deki illerin kilo ortalamasının 86,66 olduğunu, Konya'nın 95,33 kilo ortalaması ile birinci sırada yer aldığını söylemişti. Konya Halk Sağlığı Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, “Obezitede ciddi bir artış var. Türkiye genelinde son 12 yılda erkeklerde yüzde 107, kadınlarda ise yüzde 34 oranında artış oldu. Bu oranlar Konya için de geçerli.  Hareketsiz yaşam obeziteyi tetikliyor. Cips ve kola öğün oldu. Sağlıksız bir beslenme var” denildi. 

MAKARNAYI EKMEKLE YİYORUZ

Büyükşehir Hastanesi Doktoru Diyetisyen Betül Güney de,  Konya'da unlu ve bulgurlu gıdaların daha fazla tüketildiğini, bu şekilde beslenmenin obeziteyi artırdığını belirterek, “Toplum olarak bazı şeylerin bilincinde değiliz. Ekmeği çok tüketiyoruz. Pilav ve makarnanın yanında bile ekmek yiyoruz. Sosyal yaşantıları ve gelir düzeyi yüksek olan insanlar, özellikle bayanlar, günlerde veya bir araya geldiklerinde çok farklı ve kalorili yiyecekleri tercih ediyorlar. Konya'da büyük bir sofra düzeni var. Her sofrada pilav, tatlı bulunuyor. Damak tadına hoş gelen çoğu şey, kilo yapıyor” diye konuştu.

ÇOĞUMUZ DOYMAK BİLMİYORUZ

İnsanların eskisi kadar hareket etmediğini, obeziteyi engellemek için gereken mücadeleyi vermediğini dile getiren Güney, Konya'daki araç sayısının arttığını söyleyerek, “Konya'da çoğu kişinin aracı var. İnsanlar, evini ulaşım yerlerine yakın yerlerde tutuyor. Kimse yürümeyi istemiyor. Hareketsiz kalınca kilo artışları yaşanıyor. Spor yapan insan sayısı yeterli değil. İnsanların aklında doğru bilinen çoğu yanlış var. Sık beslenmediğimiz için doymuyoruz. Az az fakat sık sık beslenmeyi ihmal etmemeliyiz. Gün içerisinde 3 -5 öğün mutlaka almalıyız. Bu sayede metabolizma hızı artıyor. Hız normale göre 5 katına kadar çıkabiliyor. Ekmek tüketimi sınırlandırılmalı. Akdeniz ve Ege bölgelerindeki yeşillik ve salata anlayışı sofralarımıza taşınmalı” sözlerini kullandı.

HAZIR GIDALARDAN KAÇIN

İnsan metabolizmasının gece 3'te çalışmaya başlayıp akşam 9'a kadar sürdüğünü ve ağza alınan ilk lokma ile metabolizmanın harekete geçtiğini söyleyen Güney, “Hiç kimse sabah kahvaltısını ihmal etmemeli. Kahvaltı protein ağırlıklı yapılmalı. Peynir veya yumurta kahvaltıların olmazsa olmazıdır. Sofralarda iki porsiyon süt ve süt ürünlerinin bulunması insan sağlığı için vazgeçilmez bir gerçek. Yatmadan 5 saat önce ana öğün, yani akşam yemeği yenilmeli. Hazır gıdaların yerine, doğal ve sağlıklı besinler tüketilmeli. Sıvı alımı ihmal edilmemekle birlikte, gün içerisinde dengeli bir şekilde ayarlanmalıdır” dedi.

KİLO VERMEK ÇOK ZOR DEĞİL

Diyet yapan kişilerin sürekli olmamak şartıyla arada kaçamaklar yapabileceğini vurgulayan Güney, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Tek tip beslenme alışkanlığı sağlıklı değil. Her ürün miktarınca insan vücuduna girmeli. Bir diğer önemli hususta, insanların diyet yaparken tartıya çıkmaktan korkar olması. Tartılmaktan korkanlar olduğu kadar, olayı psikolojik boyuta döküp hayatı kendine çekilmez hale getirenler de var. Kilo verme döneminde insanlar 10 günde bir, koruma programı yapıldığı zaman da her gün tartıya çıkmalı. Kilo vermek kolay. İnsanın bu düşünceye önce kendi inanmalı, kendini ona göre şartlamalı.”

EMRE ÖZGÜL merhabahaber.com