Sınav kaygısı ile baş etme yöntemleri
Sınav kaygısı her öğrencinin kaç yaşında olursa olsun hayatının her döneminde yaşayabileceği bir durum olduğunu belirten Erdem, “Sınav kaygısı öğrencilere korku verici, sinirlendirici hissettirebilir ve bu hisler onları umutsuzluğa sürükleyebilir ve sürekli bir yarış içinde oldukları yanılgısına düşürebilir. Bazı öğrencilerin diğerlerinden daha kaygılı olmaları onların genetik yatkınlıklarından, yeterince çalışmamış olmalarından, kontrol eksikliklerinden, kendilerine yeterince güvenmemelerinden, yüksek beklentilerinden veya en mükemmeli amaçlamalarından kaynaklı olabilir” dedi.
GERÇEKÇİ HEDEFLER KOYUN
Psikolog Duru Erdem şu önerilerde bulundu: “Kişinin kendisine gerçekçi bir hedef koymaması, veya ne istediğimizi bilmemesi kaygısını daha da artıracak şekilde bir çalışma temposu seçmesine sebep olabilir. Unutmamalıdır ki kişi her gün aynı performansı gösteremeyebilir. Kapasitesinin çok üstünde veya çok altında hedefler belirleyip bunlara göre çalışma programları oluşturmak kişiyi kaygısına daha çok bağlayıp asıl yapabileceklerinden uzaklaştırabilir. Kişisel ihtiyaçların göz ardı edilmeden ve sadece eksik yönlere odaklanılmadan, güçlü yönlerle de motive olmayı bilmek gerekir. ''En iyisini yapmak zorundayım.'', ''Asla başarılı olamayacağım.'', ''Yapamazsam rezil olurum'' gibi negatif düşünce kalıpları yerine; ''Sonuç ne olursa olsun elimden geleni yaptım.'', '' Yapamayınca rezil olmam, daha fazla çalışmam gerektiğini anlamış olurum'' gibi düşünceleri benimsemek sınav kaygısının azalmasında tahmin edildiğinden çok daha büyük bir rol oynayacaktır. Stres vücudun uyarı mekanizmasıdır ve bazen dozunda stres aktif yaklaşımı tetikler ve kişiye sınavdan önce daha iyi çalışması gerektiğini hatırlatır. Bu aktif yaklaşım stresin kişinin kontrolünden çıkmasını önler ve onu destekleyici bir noktaya getirir. Bu noktada kişi, yaşadığı krizi avantaja çevirerek yaşadığı sıkıntıya karşı olumlu bir yaklaşım geliştirmiş olur.”
SORUN BÜYÜKSE YARDIM ALIN
Erdem sözlerini şöyle tamamlı: “Sınav kaygısını üst düzeyde hisseden kişiler bazen yardım istemekten çekinebilir. Bu durumun yardım gerektiren bir yanı olmadığını, tek başlarına çözmeleri gereken bir sıkıntı olduğunu düşünebilir fakat bu durum onların umutsuz hissetme yatkınlığını daha da artırabilir. Zorlanılan ve artık başa çıkılamayacağı düşünülen durumlarda öğrencilerin kendi başlarına savaşıp daha da çok yorulmak ve strese kapılmak yerine ailelerinden, öğretmenlerinden ya da ruh sağlığı uzmanlarından yardım istemekten çekinmemesi gerekir. Bu noktada öğrencilerin etrafındaki kişilerin de onlara bu güveni verip ihtiyaç dahilinde hazırda bir ''destek hattı'' oluşturmuş olmaları çok önemlidir”
HABER MERKEZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.