Şimdi gafletten uyanma zamânı
Şu üç ayların bereketli zemininde, Hz. Allah (c.c)’ın ayında, Müslümanlar olarak daldığımız gaflet uykusundan uyanmayıp da ne zaman uyanacağız? İşte tüm hücrelerimize kadar işleyecek bir diriliş mevsimi, bir uyanış zamânı, mânevî hayâtımıza bir çeki düzen verme vakitleri duruyor önümüzde. O zaman silkinelim, toparlanalım ama önce bir gafletimizin farkına varalım değil mi? Evet gafletteyiz dostlar…
Hızla akan zaman, önümüze dayatılan hayat standardı, dünya telâşesi, endişeler, problemler, sıkıntılar insanın gözünü açtırmıyor ki Müslüman şöyle bir kulluğunu hatırlasın. Dünyâda bulunuş sebebimiz sanki güzel ve afiyetli bir şekilde hiç üzüntü ve keder yaşamadan hayat sürdürmek gibi anlaşılıyor. Halbuki biz yüce Yaratıcımızın emrettiği ölçülerde yaşamak ve O’na kullukta kusur etmeden hayâtımızı ikâme ettirmek için bu dünyâya geldik. Pek tabiî ki sağlık, afiyet ve huzur içinde olmayı diler ve isteriz. Ve elbette bize biçilen ömür süresinde yaşadığımız hayâtın gereklerini yerine getireceğiz, getirmeliyiz de. Ancak aşırıya kaçmadan, Kelâmı Kadîm ile önümüze sunulan ilâhî kuralları çiğnemeden, müstakim bir çizgide yürüyerek de bu işi başarabiliriz. Böyle yaparsak iki dünyânın da kazananı oluruz.
İnsanlar yaşadıkları hayat içinde gün boyu pek çok yanılgıya düşerek birçok hata ve kusur işleyebiliyor, günahlara dalabiliyor. Hatta bu işlediği günahlar, yaptığı çirkinliklerden hiç rahatsızlık da duymuyor. İbâdetlerine gereken titizliği göstermiyor, günahlarını önemsemiyor, hata ve kusurlarına hayıflanmıyor, kırdığı insanlar umurunda olmuyor. Günümüz insanının tek umursadığı şey kendisi, kendi keyfi, kendi ihtiyaçları ve eğlencesi. Ölçüsüz, hesapsız, duygusuz ve manâsız bir hayat böylesi bir hayat! Başkası ne olursa olsun ama ben iyi olayım. İyi de, bu tür bir insan her şeyden önce kendini düşündüğünü sanıyor fakat bize göre o kendini dahi önemsemiyor. Zira kendini önemseyen ve kendini düşünen insan kendini hem dünya hem ahret bedbahtı kılmaz, kılamaz, kılmamalı. İşte bu aymazlıktır. Bu aymazlığın adı da “gaflet”tir.
Hesâbı, kitâbı, ahreti, cenneti, cehennemi, ölümü düşünmeden yaşayanlar gaflet içindedirler. Bunlar cehennem ateşini, kabir azâbını düşünmezler, günahlardan rahatsız olmazlar. İlâhî hakikatler onlara hikaye gibi gelir. Dahası; ‘Dîne ihtiyaç duymuyorum.’ Derler. Öyle olmuştur ki artık şeytan onların kulaklarını gerçeklere tıkamıştır. Ayni zamanda bu işleri yapanlar nefsi arzularının peşinden koşarcasına giderler. Ve dünya câzibesi insanoğlunu tüm ihtişâmıyla kendine çekmektedir. Dünyevî meşgaleler insanı gün boyu kimi zaman ihtiyaç olarak nitelendirilenlerle oyalıyor kimi zaman zevku sefâya daldırıyor kimi zaman da boş hayaller ve hülyâlarla aldatıyor. Bunların hepsi bir oyun ve hazin bir aldanıştır.
İşte bir aldanıştan dönüş işte bir gafletten uyanış mevsimi tüm ihtişamıyla önümüzde duruyor. Üç aylar! Güzel kardeşim uyan derin uykudan. Rabb’imiz de bizi uyarıyor bu konuda: “Rabb’ini içinden, yalvararak ve O’ndan korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah ve akşam an. Gâfillerden olma.” (A’raf, 205) buyuruyor.
Gafletin en büyüğü kulların Rabb’lerinden uzaklaşması ve O’nun emirlerine karşı bigâne kalarak gaflete dalmasıdır. Bu insanı üzücü bir âkibete götürür. Bu şeytana uymaktır, âdeta nefse ‘yürü arkandayım’ demektir. Nefse uymak dünyâya dalmaktır. Dünyâya ehemmiyet vermek aklı olanın harcı olamaz. Çünkü dünya hayâtı aynen bir rüya gibidir. Uyursun, uyanırsın ama gün gelir uyanamayabilirsin de. Hayat sona ermeden uyduğumuz gaflet uykusundan artık uyanmamız şarttır ve bu bizim kârımızadır. Büyük Hak dostlarından Beyâzıdı Bestâmî hazretleri; ‘İnsana zararı en şiddetli olan şeyin ne olduğunu bilmek istedim. Bunun gaflet olduğunu anladım. Gafletin insana yaptığı zararı, cehennem ateşi yapmaz.’ Buyuruyor. Sultan IV. Murat Han da gaflet ehlini şöyle uyarıyor bir şiirinde;
Bu dünya fânidir sakın aldanma,
Mağrur olup tâcu tahta dayanma,
Yedi iklim benim deyu güvenme,
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
O zaman kıymetli dostlar şu mübârek Recep ayında olsun uyanalım daldığımız gaflet uykusundan. Peki neyle? Tabî ki ibâdetlerle, zikru tesbihatlarla, oruçlarla bir de gaflet ehliyle değil de Hak ehli gönül dostlarıyla berâber olarak uyanalım inşaALLAH.
Hayırlı, feyizli, bereketli Cumâlarınız olsun efendim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.