Ebu Musa el-Eşari (r.a)’den gelen rivayette Nebî (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Allah (c.c), zalime mühlet verir. Sonra o zalimi yakaladığında yakasını bırakmaz” deyip şu:
“Rabbin, zulme sapan toplulukları yakaladığında işte böyle yakalar. Şüphesiz onun cezalandırması pek elem vericidir, pek çetindir.” (Hud, 11/102.) ayetini okudu.” (Buhari, nr. 4686.)
Ebu Hureyre (r.a)’den gelen bir rivayette Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Müslüman kardeşinin namus ve malına haksızlıkta bulunan kişi, paranın ve pulun geçmediği kıyamet günü gelmeden helalleşsin. Yoksa o kişinin salih amelleri alınıp, haksızlık ettiği kişiye verilir. Salih amelleri yok ise haksızlık ettiği kişinin günahları alınıp ona verilir.” (Ahmed, el-Müsned, 2/506.)
Ebu Hureyre (r.a)’den gelen başka bir rivayette, Peygamber Efendimiz (s.a.v) sahabesine,
⁃ Müflis kişi kimdir biliyor musunuz? Diye sordu. Sahabeler,
⁃ Ey Allah’ın Resulü! Müflis kişi, elinde parası malı kalmayandır, dediler. Peygamberimiz (s.a.v),
⁃ “Gerçek müflis kimse; Kıyamet günü huzura namazı, orucu ve zekâtı ile gelir. Bir taraftan da kimine sövmüş, dövmüş, haksız yere kan akıtmış, zina isnadında bulunmuş günahları sa ortaya konur. Kişi yaptığı kötülüklere karşı, iyi amelleri takas olacaktır. İyilikleri bitince, hak sahiplerinin günahları kendisine verilecektir. Sonra da cehenneme atılacaktır.” (Müslim, nr. 2581.)
Ebu Meysere şöyle anlatmaktadır: Bir kişi ölmüş ve kabrine konmuştu. Münker ve Nekir isimli melekler gelip sorguya çektiler. Sorgunun sonunda, bu kişiye yüz kırbaç vurulması kararlaştırıldı. Melekler, ölen kişiye,
⁃ Biz sana tam yüz kırbaç vuracağız, dediler. Ölen kişi,
⁃ Ama ben zamanında şöyle şöyle iyilikler yapmıştım, der. Ve daha bir kaç yaptığı iyilikleri sayarak atılacak kırbacın sayısını bile düşürür. Melekler,
⁃ Sana bir kırbaç vuracağız, derler ve kırbacı vururlar. Kırbacın etkisi ile kabirden ateşler çıkar. Ölen kişi,
⁃ Bu tek kırbacı neden vurdunuz? Diye sorar. Melekler,
⁃ Sen, zulme uğramış bir kişinin yanından geçiyordun. O kişi, senden yardım istemişti. Sen dönüp bakmadın bile, kırbaç ondandır.”
Zulme uğrayana yardım etmemek bu şekilde cezalandırılıyorsa, zalimin hali zalimi destekleyenlerin hali nice olur!
Meymun b. Mihran şöyle der:
“Kimi insanlar, Kur’an okur ama okurken kendilerine lanet ederler.” Orada bulunan birisi,
⁃ “Kişi Kur’an okurken kendisine nasıl lanet eder? Mihran,
⁃ “O zalim birisidir. İnsanlara haksızlık eder. Sonra,
“Bilin ki, Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir.” (Hud, 11/18.) ayetini okur. Böylece kendisini lanetlemiş olur.”
Zulüm etmekten, zalimden tarafa tavır almaktan, zalimin yanında olmaktan ve başkalarının hakkını yemekten daha büyük bir günah yoktur. Zira işlenen günah, kul ile Allah (c.c) arasında ise Allah, Kerîm’dir. İsterse o, kulunu bağışlar. Şayet işlenen günah kıl ile başkası arasında ise karşı tarafı razı edip helalleşmeden başka yolu yoktur. Zulmeden kişi, ölmeden evvel yaptıklarına tövbe etmeli ve zulmettiği kişi ile helalleşmelidir. Zulmettiği kişi hayatta değilse, pişman olup tövbe etmeli ve zulmettiği kişi için de bol dua etmelidir. Belki bu şekilde zulmettiği kişinin hakkını helal edeceği ümidini taşır.
Zalim olana had bildirenlerden olmak ümidiyle, gününüz bereketli olsun.