İnsanlar bulundukları dünya hayâtı içerisinde türlü türlü olaylarla karşılaşabiliyorlar. İnsanların başlarına gelen her hâdise onların imtihanlarından bir bölümdür. Bu bölümler bâzen kısa bâzen uzun sürebilir. Bâzen de öyle olur ki hayânın bütününü de doldurabilir. Hiç şüphesiz devam eden zulüm ve zulümler, kişiler için devam eden üzüntü ve yıprantı kaynağıdır.
Zulümler kişinin kendisinden gelebildiği gibi en yakın çevresinden hatta içinde yaşadığı toplumdan da gelebilir. Kişi istemediği halde çeşitli etkenlerden dolayı birçok yanlış, hatâlı, çirkin işler (meselâ, hırsızlık, dolandırıcılık, cinâyet, işkence) yaparak hem kendisine hem de ailesine, yakın ve uzak çevresine zulüm yapabilir. Bu durum, kişiler için belâ ve sıkıntıya sebebiyet verir neticede insan üzülür. Kişilerin en yakınları böylesi kötü, çirkin işler yaparak kişi ya da kişilere zulüm icra ederler. Bireyler eşleri, çocukları, akrabâları, komşuları hatta hiçbir yakınlığı olmayan kişilerden zulme uğrayabilir. Zulüm; acıdır üzüntüdür, elemdir, kederdir. Kişinin hayâtını perişân eder hatta mahveder, kahreder.
Zulüm haksızlık, baskı, şiddet, hak yeme, eziyet, işkence ve gaddarlıktır. Zulüm, hak olanın hak etmediği yere konmasından oluşur. Hak edenin hakkını vermemek, haksıza hak etmediği şeyi vermek zulümdür. Allah Teâlâ’nın koyduğu sınırın dışına çıkmak, haddi aşmak zulümdür. Doğrudan şaşmak, sapkınlığa düşmek zulümdür. Sapkınlık, isyan, baskı, arzulara uyma, saçıp savurma, azgınlık hep zulümdür. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Kim Allâh’ın hudûdunu aşarsa, şüphesiz kendisine zulmetmiş olur.” (1)
Zulüm ancak adâletle önlenebilir. Adâlet zulmün zıddıdır. Doğruluk, uygunluk, hak ve hukûkun tecelli etmesi, had bilme hep adâlettir. Adâlet âdeta doğru terâzidir. Zulmün sona erdirilmesi, zâlimin susturulması adâletle mümkündür. Şaşırtmak, yoldan çıkarmak, yıkmak zulüm iken denge, ölçü, hak adâlettir. “Allah adâlete uyanları sever.” (2)
Zulüm sosyal hayâtı ters yüz eden bir vakıadır. Yeryüzünü ıslah etmeye gelen insanın sosyal dengeyi ve tabiatın dengesini zulümkar davranışlarıyla bozması kabul edilemez. Allah Azze ve Cel’in insana emâneten verdiği şeylere zarar vermesi insanı zâlim durumuna getirir. “Biz emâneti, göklere, yere ve dağlara sunduk; onu yüklenmekten kaçındılar, sorumluluğundan korktular. Pek zâlim ve cahil olan insan onu yüklendi.” (3) İnsanın bizzat korumakla yükümlü olduğu ilâhi dengeleri bozması onu zâlim yapmayı hak ettirir. İnsanın haddi aşarak günahlara bulaşması meselâ iftira etmesi, yalan söylemesi, fâiz yemesi, israf etmesi nefsi adına yaptığı zulümlerdir. Kişi bunları yaparak ailesi ve yakın çevrelerini zulme sokarken sosyal hayatta kendisine de zulmetmiş olur.
Zulüm kutsal kitâbımız Kur’ân-ı Kerim’de bahsedildiği üzere şu şekilde kendini belli eder. Haksız yere adam öldürmek (Mâide, 27-29), Hırsızlık yapmak (Yusuf, 75), Allâh’ın koyduğu sınırları aşmak (Talak, 1), Başkasının malını gasb etmek (Sad, 24), İlahlık taslamak, halkına baskı ve işkence yapmak (Araf, 103), Fâiz yemek, başkasının hakkını fâizle elinden almak (Bakara, 279), Müminlere baskı ve şiddet uygulamak, yaşadıkları yerden çıkarmak (Hac, 39) gibi zulüm örnekleri Kur'ân-ı Kerim’de bahsedilen zulüm örnekleridir.
Allah (c.c) kullarına zulmetmez ancak insanlar zulüm yaparlar. Bir hadis-i kutsîde şöyle buyrulur: Râsulullah aleyhissalâtu vesselam; Allah Teâlâ’dan rivâyet ederek şöyle buyurdu: “Allah buyurdu ki: ‘Ben zulmü kendime haram ettim; Onu, sizin aranızda da haram kıldım. Öyleyse sakın birbirinize zulmetmeyin!” (4) Dünyâda insanların başlarına gelen belâ ve sıkıntılar, huzursuzluklar ve zorluklar kendi irâdeleriyle işledikleri sebebiyledir. İnsanların birbirlerine yaptıkları zulüm de haram kılınmıştır. Zulüm icra edildiğinde bunlar belâ gelmesine neden olur. Ahrette insanların uğrayacakları zulüm dünyâda yapıp ettikleri günahlarından dolayıdır. Allah kullarına zulmedici değildir bizzat kulların kendisi zulmedicidir. “…Allah onlara zulmedecek değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idiler.” (5) (Bakara, 57/Araf, 160/ Ankebut, 40/ Âli İmran, 25-162/ Enam, 160/ Câsiye, 22)
Aynı husûsa devam edeceğiz efendim şimdilik hayır üzere kalınız inşaALLAH.
----------
1) Talak, 1
2) Mümtehine 8
3) Ahzab, 72
4) Müslim, Birr 15, Hadis no:2577
5) Tevbe, 70