Zulme mani olmak öncelikli en büyük ciattır. Bir düşünceye, anlayışa, uygulamaya veya ideolojiye(Siyonizm’e, şeytana) karşıyım demekle kaşı olunmuyor. Belki gerçekten o düşünceyi veya düşünce grubunu sevmeyip karşı da olunabilir. Ancak sen de aynı düşünceyi veya tavrı ortaya koyduktan sonra sonuç değişmiyor.
***
Biz radikalizme karşıyız. Çünkü radikalizm(Radikalizm dediğimiz: Bizim ülkemizde, bizim etrafımızdaki uzun saçlı, uzun sakallı hemen-hemen Mealci diyeceğimiz gruptan bahsediyoruz.) çünkü radikalizm 1500 yıllık İslâm Kültür ve Medeniyetine karşı yıkıcı bir düşünceye sahiptirler, onun için sevmiyoruz.
***
Bunların, Kur’an’ı anlayış ve anlatış tarzları Kur’an’ın kendi anlayışına ve usulüne terstir. Çünkü Kur’an’ın çıkarabildiğimiz yüzlerce metodundan biri de şu şekildedir: Kur’an hayata dokunur, Cenabı Allah kâfirleri/müşrikleri karşısına muhatap olarak alır ve onların yanlış düşünce ve davranışlarını eleştirip onlara cevaplar verir. Sonra o bölümün sonunda da “Külli şeyin kadir” yani “Allah’ın her şeye gücü yeter.” Şeklinde tamamlar. Ayrıca Allah Halık’tır, “Kûn fe yekûn” “Bir şeye ol demesiyle, o şey oluverir.” Ancak Allah bize günlük hayatta mücadeleyi ve ikna etmeyi öğretiyor. Milim-milim, soluk-soluğa küfürle mücadele edip onların tezlerini çürütmeyi öğretiyor. Hayatı cihat olarak yaşamak ne demektir, biz bunu Kur’an’dan öğreniyoruz. Öyle; insanların hayatından uzak, topluma müdahale etmeyen, havada ayakları yere basmayan, hamasi, uçan, su üzerine yazı yazar gibi bir din anlatmaz, bize Kur’an. Ebu Cehl’e cevap verir, isimlerini direk kullanmasa da Velid Bin Muğire’ye, Nadir Bin Haris’e, Ukbe bin Muayt’a… ve diğerlerine cevap verir. Hatta Müslümanların topluluk olarak yaptıkları hataları haber verir, siyasi taktikler verir. Ama o külli şeyin kadirdir. Külli şeyin kadirdir de; mücadeleyi, yeryüzünden fesadı defetmeyi, ikna etmeyi, siyaseten hak ve caiz olan metotların her türlüsünü uygulamayı biz insanlara öğretir, uygulamamızı da bize emreder, cihadı bize yaptırır.
***
Cihat, Allah için ceht-ü-gayrettir. Cihat, terlemek, fikir üretmek, haktan taviz vermeden zulme mani olmaktır. Cihat, zulme mani (engel) olma yollarını, arayıp bulmaktır. Zulme mutlaka mani olunmalı ve acil vakit geçirmeden, iş-işten geçmeden mani olunmalıdır. Zinaya 20yıl göz yumulamaz. Hazineyi boşaltalım diyen dinsize sessiz kalınamaz. Ülkenin elden kayıp gitmesine seyirci kalınmaz, kalınmamalıdır. Tek başına ancak söylersin ama yanına birilerini alırsan engelleyebilirsin. “Ben tek başıma kalacağım, şimdilik benim bu işlerle alakam yok.” Dersen hem vebal atında kalırsın hem de Allah muhafaza bu zulümler seni bulur bir gün. Zaten buluyor da.
***
Haymana mutabakatını tek-tek okudum. Radikalizmin aynı söylemini üstlenmişler. Bir söz vardır: “Ele karışmaz, tavaya bulaşmaz.” Diye, öyle bir bildiri işte. İçinde cihat yok, mücadele yok, zulme-zalime eleştiri yok, işlevsiz etkisiz bir din terminolojisi kullanılmaya çalışılmış. Tabiri caizse kaçış var, direnme yok. Kur’an’da birkaç defa geçen “Velâ tehinüü velâ tahzenuu” yani “Kınayıcının kınamasından korkmayınız, eğer gerçekten inanıyorsanız(ne yaptığınızı biliyorsanız)” İfadesi hiç duyulmamış gibi hareket ediliyor. Caiussağirde Raulüllah(sav) bir hadisi şeriflerinde:"Şüpsiz ki, iman temenni ve iddiadan ibaret değildir. Lakin o kalplerde yerleşen ve amelin kendisini tasdik ettiği şeydir.
***
Zaman elden akıp gidiyor, bütün maddi-manevi değerlerimiz de elden gidiyor. Bu gidişe dur demek, kötülüklere engel olmak farzdır. Beklemek gecikmek büyük vebaldir. Çare aramak; yoldan çıkmadan çıkış yolu aramak: Esbaba tevessül şarttır. Sebeplere sarılmak icap eder.