Medineli Ensar’dan olan Ebu Said El Hudri’nin bu sureyle ilgili rivayet ettiği bir hadisten dolayı bu sureye Medine’de nazil olmuş bir suredir, diyenler var ise de; genel konusu ve üslubu itibariyle Mekke’de inen surelerin özelliğini taşımaktadır.
Şöyle ki; Mekkeli müşrikler nübüvvetin ilk yıllarında Allah’ı, ahiret gününü ve nübüvvet gibi birçok inanç esaslarını inkâr ediyorlardı. “Haydi, kıyamet kopacaksa kopsun da bir görelim…”gibi safsata şeyler söylüyorlardı. O dönemde inen sureler hem kıyameti haber veriyor ve hem de müşrikleri(tüm inanmayanları) tehdit ediyordu. Tıpkı Zilzal Suresi gibi. “… (o gün o kâfir) insan buna ne oluyor, dediği zaman,” belki birçok kâfir “buna ne oluyor?” bile diyemeyecek, ağzı bir karış açık kalıp, gözleri de belermiş olduğu halde kalakalacaklardır. Ama mü’minler ise: “Rabbimizin bize vadettiği (bildirdiği) gün gelmiştir, Hasbünallahü Ve Ni’melVekil,”diyecekler.
***
1.”Yer o zaman sarsıntı ile sarsıldığında”
Yeryüzü çok şiddetli bir şekilde sarsılacak. Cenabı Allah öyle bir sarsılmadan bahsediyor ki “arz” kelimesinden de anlaşılacağı üzere lokal ve hafif bir sarsıntı olmayacak, tüm yeryüzü çok şiddetli bir sarsılmayla sarsılacak. Sadece Kızılören mevkiinde 5,1 büyüklüğünde olmayacak.“zilzaleha” “ona, kendisine has bir zelzele.” Belki 25 şiddetinde, belki 55 şiddetinde, belki de155 şiddetinde olacak.
***
2. “Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı zaman
O kadar şiddetli ve farklı sarsılacak ki yer bütün ağırlıklarını çıkaracak(dışarı) atacak. Dini yasaklayanları, kesintisiz eğitimi çıkaranları, din düşmanlarını, masonları, fakir-fukaranın hakkını yiyenleri, yanlış din anlatıp yalan söyleyenleri… Vs. Bir de Allah için hiç durmadan çalışan mücahitleri, şehitleri de çıkaracak. Efendi olanları-arsız olanları, iyileri-kötüleri, tembelleri-çalışkanları, bilen(âlimleri)-bilmeyen(cahilleri) herkesi toprak dışarı atacak.
***
Ya da tüm kıymetli madenleri; altınları, gümüşleri, zebercet, yakut, elmas ve platinleri…vb. dışarı atacak, sanki şöyle diyecek: “Alın bunlar için dünyada birbirinizi yiyordunuz, şimdi sizin olsun. Bunlar için yapmadığınız alçaklık kalmamıştı, şimdi alabiliyorsanız alın.”
3. “Ve insan: “buna ne oluyor?” dediği zaman”
***
Allah’ın azabını hak edecek, arzı(toprağı) kızdıracak her şey yapılıyor. Yeraltı sularını bilinçsizce tüketilip toprağın altını boşaltıyoruz. Altın değerindeki tatlı sularımızı saatlerce açık araziye bırakıp, sulamada kullanarak buharlaştırıyoruz. Yarın içecek tatlı suda bulamazsak şaşmayın. Toprak her türlü kirlenmeyle kirletiliyor, ondan sonra da “buna ne oluyor?” diyoruz. Arza sadece maddi zararın dışında manevi zararlar da veriliyor. Üzerinde fuhuş yapılıyor, görmezlikten geliniyor, içki içiliyor, küfürler yapılıyor… vs. ondan sonra “bu depremler İç Anadolu’da, özellikle Konya’da pek olmazdı, ne oluyor?” deniyor.
4. “O gün yer haberlerini anlatacaktır.”
***
Zaten arz(yeryüzü) her şeye şahittir. Günümüze şahit olduğu gibi tarihe de şahittir. Dünyanın kurulduğu günden bu güne Hz. Âdemle başlayıp, inşa edilip sonra bütün peygamberlerin uğrak yeri, Hz. Hacer annemizin yaşam mahalli Kâbe ayakta ve her şeye şahittir. Yaklaşık 700-800 yıl önce yapılan camilerde tarihe şahittirler. Yüzyıl önce yapılan meyhanelerde tarihi melanetlere şahittirler. RubeyyeEl Haşeri, Resulüllah’tan şöyle rivayet etmiştir: “Yeryüzündensakının. Çünkübu sizin temelinizdir. Üzerinde işlediğiniz iyi ya da kötü amellerin tümünden haberdardır ve onaşahitlik edecektir.”
Bugünkü camiler de şahittir, Resulüllah’a rağmen saflarda insanların arasını ayıran zavallı hacı amcalarımıza da şahittir. Adam bir tane hadisi ezbere bilmez ama kendi arasında tıp uzmanı kesiliyor, camide.
***
5. “Çünkü senin rabbin ona vahyetmiştir.”
Cenabı Allah yeryüzüne vahye diyor, yeryüzü harekete geçiyor. Keşke anlayabilseydik, görebilseydik. Zaten Allah yeryüzüne her gün, her dakika, her saniye, her mevsim vahyedip (emredip) duruyor. Yeryüzü ilkbaharda bir emirle canlanıyor, ikinci emirle ısınıp olgunlaşıyor(ürün veriyor), üçüncü emirle toparlanıyor, dördüncü emirle de tabiat ölüyor ve uykuya yatıyor, yeni bir dirilişe kadar, bekliyor.
6. “O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük- bölük fırlayıp çıkarlar
Hiçbir şey gizli kalmayacak. İnsanlar birbirlerini kandırabilirler, suçlarını gizleyebilirler, ama o gün hiçbir şeyin gizli kalma ihtimali yoktur. “Ben her şeyi iyi niyetle yaptım, biz ıslah edicileriz.” Diyenlerin yalancı mı doğru mu olduğu o gün ortaya çıkacaktır. Gurup-gurup, grupsal sorgularından sorulduğu gibi, fert fertte ferdi hesap sorulacaktır.
***
7-8. “Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onu görür.” “Kim de zerre ağırlığınca bir şer(kötülük) işlerse, o da onu görür.”
Az demeyin, bundan ne olur demeyin, sivrisineğin kanadı kadar bile olsa yaptığınız bir iyiliğin Allah katında kaydının tutulduğunu unutmayın. Bütün küçük amellerin birleşmesi dağları yerinden oynatacak bir güce erişir. Sakın ha sakın “bal tutan parmağını yalar” da demeyin. Yalanan o parmağın yarın kişinin aleyhine nasıl şahitlik yaptığını görecektir.
Rabbim doğru anlayıp, güzel amel etmeyi hepimize nasip etsin.
***