11 ayın sultanı Ramazanı şerif rahmetin sağanak, sağanak yağdığı cennet kapılarının açıldığı cehennem kapılarının kapandığı şeytanların zincire vurulduğu huzurun mutluluğun yaşandığı aydır ramazan.
Ramazan ayı maddi ve manevi birçok güzelliklerin bir arada yaşandığı rahmet, bereket, mağfiret ayıdır: yardımlaşma ve sevgi saygı bağının arttığı bu günlerde maddi ve manevi ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurur: "Bu ay yardımlaşma ayıdır, bu ay müminlerin rızkını arttıracak aydır. Bu ayda her kim oruçlu bir mümine iftar edecek bir şey verirse yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden azat olmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur."
Zekat vermek İslam’ın şartlarından biridir. Zekat vermenin bir ibadet olduğunu unutmamalıyız. Durumu iyi olan Müslümanların ellerindeki para ve diğer değerlerinin ihtiyaç sahiplerinin hakkı olduğu unutmamak zenginliğinde fakirliğinde Allahın bir takdiri olduğuna inanarak malının bir kısmını vermesine zekat denir. . Verilmesi gerekliliği ayet ve hadis ile sabittir. Bu anlamı ile 30 ayette bahsi geçmektedir.
Zekat vermenin belli bir zamanı olmasa da İslam dini için oldukça önemli bir yeri olan ve yardımlaşmayı pekiştiren bir ibadet olarak gerçekleştirilen fitre orucun kabulüne, ölüm anının sıkıntılarından ve kabir azabından kurtuluşa vesile olarak verilir. İhtiyacı olan kimselerin yardımına koşarak eksiklerini gidermek bayram neşesini en güzel şekilde yaşamalarını vesile olmak ne güzel bir ibadettir.
İnsanlar arasında yardımlaşma, dayanışmayı sevgi ve saygıyı en güzel şekilde ifade eden Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: "Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir." Bu hadis-i şerifte Efendimiz (s.a.s) bize sosyal adaleti, dayanışmayı, yardımlaşmayı öğretmekle kalmayıp aynı zamanda nasıl yaşamamız gerektiğini de bizleri söylemiştir
Dünyada 1 milyara yakın insanın açlıkla mücadele içinde olduğu biliniyor. Savaş ve yıkımların durmadığı insan hayatının hiçe sayıldığı dönemde yaşıyoruz. Biz Müslüman olarak üzerimize düşen görevlerimizi yapmalıyız
“Sadakalar (zekatlar) Allah’tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekat toplayan) memurlara, gönülleri (İslam’a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olana, yolda kalana mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir.” (et-Tevbe, 60)