Sohbet konuları yazı serisi
Zamanımızda güçlü toplum denince, zengin toplum, lüks içinde yaşayan toplum, askeri gücü ve silahları çok güçlü toplum, şehirleri modern binalarla doldurulmuş toplum gibi anlayışlar karşımıza çıkmaktadır. Bunlar toplumun güçlü olduğunu gösteren işaretler değildir. Bir kıtlık, bir felaket ve bir acı olay anında toplum, kendi yaralarını sarabilmek için insanlar nasıl bir araya geliyor, mutlu bir olay karşısında fertler nasıl birbirlerinin yanında yer alabiliyorlar, işte bu kriterler toplumun gücünün birer göstergesidir.
Güçlü toplum ile zayıf toplum arasında farkları iyi anlayabilmek için sosyal, ticari, hukuki hayatta insanın başına gelebilecek sıkıntıları iyi bilmek gerekir. Çünkü tedaviden önce doğru teşhis her şeyin başıdır. En yakınımızdan çevreye doğru açıldıkça her sahada insanlar nelerle karşılaşmaktadır? Toplumu rencide eden olaylar gittikçe azalmakta mıdır yoksa artmakta mıdır? TUİK (Türk İstatistik Kurumu), Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri ve devletin diğer kurumlarının verileri size daha açık ve net bilgiler sunacaklardır.
“Babasına moruk, anasına koca karı…” diyen evlatların oluşturduğu bir toplum değil, ana ve babasının aile bireyleri üzerinde hakkı olduğuna inanan, bu hakkı ödeyebilmek için bütün gücünü sarf eden, onlardan biri veya ikisi ihtiyarladığında onlara of bile demeyen aileye sahip, toplum güçlü toplumdur.
Evladını ana kucağından ve baba disiplininden mahrum ederek onları kreşlere gönderen, yaşlanan ana ve babasını huzurevlerine dolduran bir toplum, güçlü toplum değil, evlatlarını dizinin dibinde ve aile sıcaklığında büyüten ana baba ile yaşlanan ana ve babasına bakan toplumlar güçlü toplumdurlar.
Dışarıda her şeyi yiyip için ama bunları evindeki eşine ve çocuklarına getirmeyen ana babanın bulunduğu bir toplum güçlü değil, bir karıncanın yuvasına her şeyi çekip getirdiği gibi helal (içinde başkanın hakkı olmayan) yiyecek ve giyecekleri eşi ve evlatlarına getiren ebeveynin bulunduğu toplum güçlü toplumdur.
Komşunun komşu üzerinde hakları vardır. Eğer komşu akraba ise Müslümanlık, komşuluk ve akrabalık olmak üzere üç hakkı, akraba değilse Müslümanlık ve komşuluk olmak üzere iki hakkı ve eğer gayri Müslim komşuysa, komşuluk hakkı olmak üzere bir hakkı olduğuna inanan insanların oluşturduğu toplu güçlü toplumdur.
Kendisine ilim öğreten ama çalışmadı için karnesine zayıf yazdığı öğretmenini bıçaklayan öğrencinin bulunduğu toplum değil, Hazret-i Ali (k.v) gibi; “Bana bir kelime öğretenin kölesi olurum” diyen ve âlimlerine saygı gösteren bir toplum güçlü toplumdur.
İşinde çalıştırdığı işçisinin hakları korumayan, ücretini bir gün geç ödersem, kredi kullanmam bu da benim için bir faydadır diye düşünen işverenleri bulunduğu bir toplum güçlü toplum değil, “işçisinin hakkını, alnının teri kurumadan ödeyen” işverenlerin bulunduğu toplum, güçlü bir toplumdur.
“Elin ne işi biter ne parası…” diyen işçilerin bulunduğu bir toplum değil “aldığım ücretimi helal ettirmem lazım. Onun için benden istenen işi zamanında ve en mükemmel şekilde yapmalıyım” diyen işçinin bulunduğu toplum güçlü toplumdur.
“Devletin malı deniz, yemeyen domuz” anlayışında “hortumlama, soygun, iltimas ve rüşvet ve israf içinde kavrulan…” insanların bulunduğu toplum güçlü toplum değil, “Allah benden sorar, bana verilen emanete hıyanet yapmadan zamanı en uygun şekilde kullanmalıyım” diyen “devletin işini devletin mumuyla, özel işlerimi ise kendi mumumla yapmalıyım” anlayışa sahip memurların bulunduğu toplum güçlü toplumdur.
Bir sürü değişik isimlerde kumar oynatılan, milyonlarca insandan topladığı parayı birkaç kişiye pompalayan bir de bunun reklamını yaparak genç kuşakları kumara yönlendiren bir toplum değil, “Hiç kimse alın terinden daha helal bir şey yememiştir” buyuran Peygamberinin yolunu tutan insanların bulunduğu toplum güçlü toplumdur.
Zinanın suç sayılmadığı, zinaya götüren bütün yolların serbest bırakıldığı ve hatta teşvik edildiği, alkol ve içkinin su gibi içildiği, eş cinselliğin serbest olduğu, faizin insanların iliklerine kadar işlediği, haksız vergilerden göz açılamayan bir toplum zayıf toplumdur.
Tembel, pısırık ve korkak insanların bulunduğu toplumlar değil “İki günü birbirine müsavi (denk) geçenler ziyandadır” esasını inancının bir parçası yaparak her gün daha ileri olmanın gayretiyle çalışan insanların bulunduğu toplum güçlü toplumdur.
“Misafir de neymiş, oteller onlar içindir” diyen insanların bulunduğu toplum değil “Misafir, Allah’ın o haneye bir hediyesidir. Misafir kendi rızkını yer ama evden ayrılırken ev sahibi mağfiret olunmuş (af edilmiş) olarak ayrılır” diye buyuran Peygamber sözünü hayatına geçiren insanların bulunduğu toplum güçlü toplumdur.
Doktoru daha çok para alabilmek için ameliyat gerektirmeyen hastalığa ameliyat tavsiye etmesi, müteahhidi daha çok para kazanabilmesi için yaptığı inşaatın betondan, demirinden ve çimentosundan çalması ve o inşaatın içinde oturanların üzerine çökmesi, avukatı daha çok para alabilmek için savunduğu müşterisini karşıya satması, Hâkimi “vicdan ile cüzdan arasında sıkıştık” diyerek rüşvete kapı açması, yolda trafik polisi tarafından çevrinen aracın sahibini aldığı bir para karşılığı serbest bırakması…
Bu listeyi istediniz kadar uzatabilirsiniz. Fertleri birbirlerinin kuyusunu kazan toplumlar güçsüz ve zayıf toplumu oluştururlar. Buna karşı fertleri birbirlerinin dostu olan toplumlar güçlü toplum olmaya namzettirler.