İnsan dünya hayâtında her çeşit hâdiseyle karşılaşabiliyor. Kişinin kendisini sevindiren hâdiseler olabileceği gibi onu üzen, yeise düşüren, ne yapacağını bilmez vaziyetlere sokan hâdiseler de gerçekleşebiliyor. İnsanı sevindiren hâdiselere bir sözümüz yok ama asıl insanı üzen hâdiseler, problemler, belâ ve musibetler neyle, nasıl atlatılır bunu bilmek gerekiyor.
Şu iyice bilinmelidir ki, insan ancak imânıyla her türlü problemin, sıkıntının, üzüntünün üstesinden gelebilir. İman problemleri çözen en büyük güçtür. Hatta ‘iman yaşam enerjisidir’ desek abartı olmaz. İman ama nasıl bir iman? Zayıf bir iman, sönmeye ramak kalmış kendine hayrı olmayan bir mum gibidir. Zayıf bir imanla sıkıntılar çözüme kavuşmaz. Zor meselelerin üstesinden gelinemez. Günümüz insanlarına hep dünyevi hazlarla mutlu olma yolu önlerine sunulduğu için maalesef insanlar da hayâta âdeta pamuk ipliğiyle tutunuyorlar ve en ufacık problemle karşılaşınca dünyâları yıkılıyor, hayatları kararıyor ve en olmaz şeyleri problem çözümü olarak görebiliyorlar. Hap içerek, bileklerini keserek, boğaz köprüsünden kendilerini atarak veya başka bir yolla (Sanki hakları varmış gibi!) hemen hayatlarına intiharla son vermeyi çözüm olarak görebiliyorlar. Bu yapılan menfilikler medyaya malzeme, haberlere konu oluyor. İşte böylesi olumsuzlukların hepsi zayıf imânın eserleridir.
Halbuki zorluklar, engeller, problemler insanları daha kuvvetli ve inançlı yapabilir. Ancak gerçek o dur ki, engeller ve zorluklar karşısında kaybeden çoktur. Bulunulan mekanlar, zeminler, çevremizdeki insanlar değişse de zulümler, zulmedenler kılık değiştirirler. Hakikatler değişmez. Bu sebeple insanın hangi sıkıntılı ortamda ve zeminde olursa olsun doğru yoldan alıkoymayan değerleri olmalıdır. Bu değerlerin en üst öğesi sağlam ve kuvvetli bir inançtır. Yüce Yaratıcıya olan bağlılık, O’na olan güven hatta teslimiyet insanı yücelten en kutsi özelliklerdir. Bu ulvi duyguyla insan kendisine yöneltilen en ağır suçlamalara, şantajlara, hakâretlere, yargılamalara, iftirâlara karşı koyabilir. Problemlerle başa çıkmada iman ve onun verdiği sarsılmaz güç ile insanın aşamayacağı engel yoktur. İşte iman böylesi müthiş bir güçtür.
İnanma duygusu insana ve topluma güven, destek ve ümit verir. Bir düşünür; ‘Malını yitiren az bir şey yitirmiştir./ Dostunu yitiren bir şeyler yitirmiştir./ Fakat imânını yitiren her şeyini yitirmiştir.’ Der. Merhum Mehmet Akif Ersoy’da; ‘ İmandır o cevher ki ilâhi ne büyüktür./ İmansız paslı bir yürek sinede yüktür.’ Diyerek imânın hayatta olmazsa olmaz bir büyük değer olduğunu ifâde ediyor. İman; istek ve arzulara bir ölçü koymada, korku ve endişeleri yok etmede, sıkıntı ve kolaylıkta, nimet ve fakirlikte yönelinecek tek yoldur.
İslâmiyet insanların mutluluğunu hedefleyen bir dindir. Eğer insanlarda cehennem ve hesap korkusu olmasaydı tüm isteklerini hiçbir kural tanımadan yerine getiren insanlarla dünya âdeta cehenneme dönerdi. İşte bu korku ve kural tanıma özelliği toplumun huzur ve sükûnunu sağlar. Örneğin Allâhü Teâlâ’dan ciddi mânâda korkan insanların bulunduğu bir toplumda intihar hâdiselerinin olmaması gerekirdi. İnanan insanların moralleri dâima yüksektir. Onlar problemler karşısında dimdik ayaktadırlar, ufacık olumsuzluklar onların dünyâlarını yıkmaz. Hatta bâzen böylesi insanlar için; ‘Nasıl güçlü bir insan! Onun karşılaştığı hâdiselere biz olsak dayanamazdık.’ Dediğimiz olur. Buna cevâben; ‘İmânından aldığı güçle bunca sıkıntıya göğüs geriyor ve ayakta duruyor.’ Deriz.
Dînin getirdiği inanç esaslarını yaşayan insanların ruhları rahattır. Dîni kuralları yaşayan her insan hem kendi varlığına hem de çevresine rahatlık ve huzur getirir. Akıllı insan başkalarının tecrübelerinden yararlanır. Kalbinde şeytanların at oynattığı gâfillere benzememek lâzımdır. Aklını kullanarak insanın fıtratında mevcut olan güzellikleri inkişaf ettirmesi insana yaraşandır. Önümüzdeki hayat şeridi, her insan için bir ibret aynası ve hikmet hazinesidir. İnanan insan, dünya hayâtının parlayan bir yıldızı, ahretin ise sönmeyen güneşi olabilir. Bu sebeple zayıf imânı güçlendirmek, hayâtı doğru yorumlamak için en temel şarttır.
Hayırla kalınız efendim.