RÖPORTAJ: EMRE ÖZGÜL
Ekonomik sıkıntı sebebiyle tarımsal anlamda Konya'nın eksiye düşmediğini, sadece üreticilerin kârlılığının düştüğünü söyleyen KTB Başkanı Hüseyin Çevik, ağır girdi maliyetlerinin 2019 yılında devam etmesi durumunda çiftçinin zarardan kurtulamayacağına dikkat çekti
EKONOMİK GİRDAP İÇİNDE TARIM DA VAR
Ülkede yaşanan ekonomik kriz, her sektörde olduğu gibi tarımsal anlamda da kendini hissettirdi. Hava şartlarındaki gidişat, çiftçinin girdi maliyetinin yükselmesi, sulama alt yapısının istenilen düzeye çıkarılamamış olması ve hükümet tarafından desteklerin zamanında verilmemesi çiftçileri zora soktu. Ekonomik olarak Türkiye'nin girmiş olduğu girdabın içine tarım sektörünün de girdiğini söyleyen Konya Ticaret Borsası (KTB) Başkanı Hüseyin Çevik, “Bu ağır girdi maliyetler altında bile tarım ekside değil. Sadece kârlılık düşüyor. Destekler zamanında verilmeli, çiftçi de hesabını iyi yapmalıdır” dedi
**Konya'da buğday üretimi neden azaldı?
-Asıl önemli olan Konya bölgesindeki buğday ekiminin düşmesidir. Bunun sebebi de çiftçi, dekardaki hangi ürünün üretim geliri daha fazla ise onu ekmeye başladı. Bölgemizde 10 yıl önce mısır yokken, şuanda 1 buçuk milyon tona yakın mısır kalkıyor. Buğday da dekarda 200-300 lira kazanıyorsa çiftçi, mısırda bin lira kazanıyor. Alt yapı şart. Kuzey bölgelerimizi sulamamız gerekiyor. Kapalı havzanın su varlığı, tarım arazilerimize yeterli değil. Yapısal çözümleri tam yapamadığımız için iklime bağlı tarım yapılıyor bizim bölgemizde. 2 buçuk- 3 milyon hektarlık tarım alanımız var. Sulanılabilirliliği 500 bin hektarlık alanda yapabiliyoruz. Diğer alanda Allah'ın rahmetine bağlı bir yağış ile üretim yapmaya çalışıyoruz. Geçen yıla oranla yağışları bu yıl yüzde 50 bol aldık. Barajlardaki doluluk oranı geçen yıl bu dönemde yüzde 38 iken, bu yıl bu oranyüzde 58-60'a çıktı. Mart ve Nisan aylarındaki yağışlar ile birlikte bu doluluk oranının daha da artacağını biliyoruz. Geçen yılın Mart, Nisan ve Mayıs aralığında 50-55 gün yağış düşmedi. Bu sebepten ötürü rekoltelerde düşüklük oldu.
2019 BÖYLE GİDERSE ÇİFTÇİ KURTARMAYABİLİR
**Tarımda bir geriye gidiş var mı ve hükümetin verdiği tarımsal destekleri yeterli buluyor musunuz?
-15 yıllık verilen destekler, tarımsal üretimi bir yerden aldı, bir yere getirdi. Ama geçen yıl ekstrem bir yıl yaşandı. Bu yaşanan yıl içindeki enerji, gübre maliyetleri, dışa bağımlı olduğumuz maliyetler olduğu için sürdürülebilir tarım yerine ek getiriler maliyeti de kabarttı. Bu sene gelen maliyetler, bir yıl öncesinin maliyetidir. Çiftçimizin dediği girdi maliyet fiyatı, 2019 yılında da bu seviyelerde olursa gerçekten girdi yüksek olduğu için çiftçiyi kurtarmayabilir. Biz, zaten bu konular ile ilgili çalışmaları yapıp hükümete aktarıyoruz. Buğdaydaki 5 kuruşluk destek de bu yüzden 10 kuruşa çıktı. Yeterli mi? Değil. Gübre ve enerjideki desteklerin artması lazım. Destekler arttı mı ve yeterli mi? Arttı ama yeterli değil. Daha da artması lazım. Ekonomik olarak Türkiye'nin girmiş olduğu girdabın içine tarım da girmiş oluyor. Bu maliyetlerle bile tarım ekside değil. Kârlılık düşüyor. Bir çiftçi kredi ve faize bulaşdıysa ve ihtiyaç dışı bir yere yatırım yaptıysa o da kendi muhasebesini yapmalı. Buğday ekim alanlarında düşme var mı? Var. Bu sene gübre kullanımında düşüklük var mı? Gübre fiyatları yüksek olduğu için var? Biz diyoruz ki, sistemde bir yanlışlık var. Bu yanlışlıkların raporlarını zaten biz gerekli mercilere sunuyoruz. 'Bakın destek veriyorsunuz ama zamanında ve yerinde vermiyorsunuz' diyoruz. Araziye tohumu atmadan önce alt yapı çalışmaları yapılmalıdır. Mazot, tohum, gübre ve enerji desteği önceden verilse daha iyi olur.
ÇİFTÇİ AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZATMALI
**Kredi ve faize bulaşan çiftçiler ile ilgili neler söylemek istersiniz?
-İslami yönden söylersem çözümün aslı orda olur. Faiz haram. Konu bu kadar basit. Kendi bütçemizi denk getirmeyip de dışarıdan borçlanarak bunu yapıyorsak 1 yıllık emek dışarıya faiz olarak gider. Meselenin aslı bu. Stratejik olarak tarımsal ürünlere destek verilmesi lazım mı? Lazım. Veriliyor mu? Veriliyor. Sadece nokta atışı yapılmalı. Destek için uygun ve doğru zaman belirlenmelidir. Mesela Konya bölgesinde sulama alt yapı sorunları çözülmediği için bizim 1 buçuk milyon hektarlık alanımızda iki yılda bir ürün alabiliyoruz. Toprağı, nadasa bırakmak zorunda kalıyoruz. Bu yüzden üreticiler da mağdur olmuş oluyor. Diğer bölgeler her yıl ürün aldığı için daha avantajlı oluyor. Adalet konusunda ya İç Anadolu bölgesinin sulama alt yapı sorununu çözeceğiz ya da bölgeye özel destekler vereceğiz. Destekten ziyade tarımdaki bu alt yapı sorunları çözülürse dışa bağımlılık ortadan kalkar.
**Geçen yıla oranla borsaya giren ürün miktarında bir azalma var mı?
-Geçen yıla göre borsamıza gelen ürünlerde yüzde 18-20 artış var. Şubat ayındayız. Satış salonumuza daha yeni 4 bin 850 ton mal geldi. Bu da yaklaşık 200 kamyon yapar. Demekki üretim var. Bin 600-700 ton arası buğday, 3 bin tondan fazla da mısır geldi borsamıza. Üretimi, daha katma değerli hale nasıl getirebiliriz bunu planlamalıyız. Üretimde düşüklük yok. Bir konuya değinmek istiyorum. Osmanlı döneminde tarım arazilere devlet elindeydi. Cumhuriyet ile birlikte özel mülkiyet oldu. Özel mülkiyetten dolayı ülkemizde şuan için 4 buçuk milyar hektar alan ekilmiyor. Bu konunun yapısal çözüme ihtiyacı var. Konya'da tarım ve hayvancılıkta 17 milyar TL, yıllık gayri safi milli hasıla var. Biz, bunu geliri 2 katına çıkarabilecek güçteyiz. Devletin bu boş arazileri kiralaması iyi bir şey mi? Tabiki iyi.
HESAPLAMAYI ÇİFTÇİ YAPACAK!
**Ticaret Borsası'na gelen “Düşük fiyat çekiyor ve ürünü ucuza alıyor” eleştirileri var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
-Ticaret Borsalarının amacı, ürün alıp satmak değil. Ticaret Borsaları, pazar oluşturur. Biz, üreticinin malını alıcılar ile buluşturuyoruz. İşleyiş kontrolü bizde. Üreticinin malını borsa olarak biz almıyoruz. Un, bulgur, yem sanayicisi, tüccar, tavukçusu yani hepsi gelip borsadan mal alıyor. Türkiye'deki pazar derinliği en fazla olan yer Konya Ticaret Borsası'dır. Türkiye'nin hangi yerine giderseniz gidin. Oralarda bir kaç tüccarlar var. Toprak Mahsülleri Ofisi onlardan mal alır. Bizim bölgemizde 2 buçuk-3 milyon ton buğday çıkıyor. TMO'nun aldığı 100 bin ton. Geriye kalanı kim alıyor, piyasa. TMO bin 90 lira fiyat verdi, bizim aşağıdaki fiyat bin 200-300 liraydı. Borsa olarak biz ticaret yapmıyoruz. Biz, sektörün paydaşlarını bir araya getiriyoruz. Üretici de burada duruyor. Kimse kimsenin neyi ne fiyata aldığını da görmüyor. Arz-talep dengesi var. Çiftçi, bunun hesaplamasını iyi yapacak. Harman zamanı bir günde 20 bin ton mal geldi. Gelmemesi lazım. Piyasaya ne kadar mal sürülürse, fiyat aşağıya iner.
**Lisanslı depoculuk konusunda son durum nedir? Ayçiçekler de bundan böyle bu depolarda yer alabilecek mi?
-Konya'da 1 milyon 200 bin ton kapasiteli lisanlı depolar var. Üreticiler, ürünlerini oraya koysunlar, elektronik ürün olarak istedikleri zaman satabilirler. Bunun karşılığında zaten yüzde 75'ine kadar devlet, süspansel para ihtiyacı veriyor. Türk Standart Enstitüsü (TSE)'ye göre ayçiçeğini biz dışarıdan getireceğimiz zaman mevzuat gereği kontrollerinin yapılması gerekiyor. Önümüzdeki hafta Ankara'da bir toplantıya katılacağım. Bu konudaki talepleri dile getireceğim. Ayçiçek de bundan sonra lisanlı depolara girecek. Radyoaktiviteye bakacak laboratuvar sonuçları, 30 günde çıkarıyor. Alımı bu şekilde yapamıyoruz. Biz, fiziki analizini yapacağız. Ayçiçeğin içindeki yabancı maddelere bakacağız. Yağ oranına bakılacak ve bu şartlara göre sınıflandırma yapılabilecek.
**2019 yılından KTB olarak beklentileriniz nelerdir?
-Dua ediyoruz. Allah, memleketimize zeval vermesin. Ekonomik olarak ilk çeyrekte öyle gözüküyor ki, biraz ufalacağız. Tasarruf yapmak zorundayız. Eski büyümeler gibi büyümeler olmaz. Çünkü hormonlu büyümeyeceğiz. Ülke, kredi ile büyümek istemiyor. Herkes kendi gücü kadar üretim yapsın ve çiftçilerimiz, krediye bulaşmasın diyoruz. Memleketin ferahı için daha fazla çalışacağız.