2000 yılı başları, Yuvamız Evlendirme bürosunu yeni kurduğum günlerdi. Çevremdeki bazı arkadaşlarım, ailem, bazı basın-yayın organları ve özellikle televizyonlar benden ve benim bu çalışmamdan hiç bahsetmemek veya bahsedenlerse aleyhime (zararımı) sözler söylemek üzere sanki anlaşmışlardı. Bunlardan biri de Show-Tv idi.
Şimdi aradan on yıla yakın bir zaman geçti bu televizyonlar, dün tuu-kaka dedikleri evlendirme işlerini reyting arzusuyla seyircilerin önünde yapmaktan çekinmemektedirler.
SHOW TV KOMPLOSU
1999 yılı büyük Marmara depremden hemen sonra verdiğim bir yazılı beyanatta; “Deprem bölgesinde evlenmesi mümkün olanlar dermem dışı bölgelerden bulunacak adaylarla evlendirilmelidir” demiştim. Bizi Show TV’den aradılar ve “Depremzedeleri evlendirme teklifinizi duyduk, kayıt yaptırmak istiyoruz.” dediler. Ben de kendilerine; “Henüz depremzede müracaatı yok. Ancak gelecek gelin adaylarından birinin sizi uygun bulması halinde evlenebilirsiniz” dedim.
Ertesi gün büroma iki kişi geldi. Genç olanı kendini, Serkan Çinier olarak, yanındakini de amcası olarak (meğer sivil polismiş) tanıttı. Kendisine damat adaylarının doldurduğu “Aday Bilgi Formu”nu doldurttum. Dört vesikalık fotoğrafını ile şirketin büro giderlerini karşılamakta kullandığımız “kayıt ücretini” aldım ve fatura kestim.
Kayıt tamamlandıktan sonra Serkan isimli şahıs; “Ben aşağıya inip geleceğim” diyerek yanımızdan ayrıldı. Beş dakika sonra birkaç kişiyle geri döndü. Yeni gelenler; “Biz polisiz. Hakkınızda dolandırıcılık şikâyeti var. Sizi emniyet müdürlüğüne götüreceğiz.” dediler.
Ben; “Burası bir şirkettir. Kapıda levhası, duvarda vergi levhası var. Ben de aldığım para için fatura kestim” dedim. Fakat beni dinlemediler ve Ankara Emn. Müdürlüğüne götürdüler. Akşama da nöbetçi savcıya çıkardılar. Savcı; ”Bizi serbest bıraktı. Bu esnada da televizyon kamerasının çekimlerini sürdürmekteydi”
Show TV’nin akşam haberlerinde Reha Muhtar, kendine özgü üslubuyla bizimle ilgili haberinde; “21. asra girerken, görülmemiş bir dolandırıcılık olayı yaşandı. Milli Gençlik Vakfı eski Genel Başkanı Nevzat Laleli, kurmuş olduğu Yuvamız Evlendirme Bürosunda depremzedeleri dolandırırken kıskıvrak yakalandı.” Haberin sonunda tahsilâtıma fatura kestiğimi ve nöbetçi savcılıkça serbest bırakıldığımı da ekledi. Savcılığın açtığı kamu davası bir kaç duruşmadan sonra takipsizlik kararı ile son buldu.
En de Show TV’de Reha Muhtar ve Ankara Bürosu elemanı Serkan Çinier aleyhine tazminat davası açtım. Yapılan duruşmalar sonucunda tazminat davasını kazandım. Ancak Milli Gençlik Vakfı eski genel başkanı’nın temyiz kararı Yargıtay’ca bozuldu.
Fakat işin güzel tarafı benim böyle bir çalışma yaptığım bütün Dünya ya ilan edilmiş oldu. Hani derler ya “reklâmın iyisi kötüsü olmaz” diye. Bizim “şer zannettiğimiz” bu olay da karşımıza “hâyır olarak” çıktı.
BÜROLAR FAALİYETTE
“Kararda hislerin değil aklın öne çıkması” metodunu uyguladığımız evlendirme çalışmalarım böyle yayılınca Ankara’da birkaç tane evlendirme bürosunun birden açılmasına sebep oldu. Öyle reklâm çalışmalarına şahit olduk ki bunları belediyenin büyük ilan panolarında, yeraltı trenlerinin vagon içlerindeki hareketli reklâm ekranlarında görmemiz mümkün oluyordu.
Ancak bunlar damat ve gelin adaylarını toplu olarak bir yemekte veya seyahate birlikte çıkarak (yemek ve gezi ücretleri adaydan alınarak) tanıştırıyor, kim kiminle gözü tutarsa evlenme (!) çalışmalarını sürdürüyorlardı. Diğer bir ifade ile “hislerin öne çıktığı bir metodu” uyguluyorlardı. Görüleceği gibi bu çalışma, nerede başlayıp nerede biteceği belli olmayan bir çalışmaydı. Şimdi artık bunların ortalarda hiçbir reklâmı görülmemekte, sesleri de kesilmiş bulunmaktadır.
VE TV’LER BAŞLIYOR
Türkiye’de ki televizyonlar yüksek reyting (seyredilme oranı) yaparak iyi paralar kazanmak isterler. Çünkü reklâm veren firmalar, reklâmlarının çok kişiye ulaşmasını gözetirler. Bu da ancak reytingi yüksek televizyonlarla olur. Bu arada “milletin ahlak ve maneviyatıymış, çocukların ve gençlerin ahlakları bozuluyormuş, bunlar hiç ama hiç önemli değildir, onlar için”
Hükümetlerde bu sorumsuzca gidişe bir dur dememekte (1996–97 Refah-yol hükümeti hariç) böylece ülkemiz ve insanımız yozlaşıp çıkmaktadır. Açın gazete haberlerine bakın. Her gün içki, kumar, ırza tecavüzler, adam öldürmeler hangi boyutlara erişmiş görün.
Şimdi TV’ler de artık evlendirme programları yapıyorlar. Hem de ne program (!) Çalgılı-çığırtkılı, danslı, göbekli programlar. Bu arada evlenmek isteyenler, daha doğrusu evlenebilmek için elinden tutacak kimsesi olmayanlar ekrana çıkarılmakta, stüdyodaki çoğu yaşlı ve dul kadınların sorularına muhatap edilmekte, tabiri caizse evlenecek adam veya kadın didik didik didiklenmektedir.
Sıra damat ve gelin adayının tanıştırılmasına gelmekte ve oraya gelen adaylar kendilerini karşısındakine beğendirebilmek için ne perendeler ve taklalar atmaktadır. Bu arada stüdyodaki hanımlar da gözlerine kestirdikleri beylere “evlenme teklifi yapabilmektedirler.”
Buyurun size nerede başlayıp nerede biteceği belli olamayan “evlenme maceraları”
YUVAMIZ NASIL ÇALIŞIYOR
Biz adaylardan, www.yuvamiz.net sitemizden indirerek doldurdukları “resimli bilgi formlarını” alıyor ve uygun adaylara birbirlerinin formlarını göndererek fikirlerini soruyoruz. Ancak, her iki tarafın da birbirlerine “uygundur” demesiyle birlikte adres ve telefonlarını vererek görüşmelerini sağlıyoruz.
Akıl ve mantık evliliği dediğimiz bu metot ta her iki tarafta kesinlikle ilan edilmiyor, çalışmalarımız sadece iki muhatapla devam ediyor. Adaylardan birisinin uygun bulmaması halinde ise bu çalışmalar en az altı ay devam ediyor. Bu arada müracaat edecek başka adaylarla da aynı işlemi tekrarlıyoruz.
Televizyon evlendirmelerindeki aleniyet (açıklık, ilan etme) yerine biz de gizlilik, sır saklama, güvenilirlik esas vardır. Şu ana kadar evlendirdiğimiz 72 çift (144 kişi), mutlu yuvalarında yaşamakta olup bir çiftimiz işsizlik ve ekonomik yönden, bir çiftimiz de psikolojik hastalık sebebiyle boşanmış bulunmaktadırlar. Bir ölüm vakasıyla da bir damat adayımızı, nikâh merasimine ilk eşinin ailesinin de katılımlarıyla ikinci kere evlendirdik.
SHOW TV KOMPLOSU
1999 yılı büyük Marmara depremden hemen sonra verdiğim bir yazılı beyanatta; “Deprem bölgesinde evlenmesi mümkün olanlar dermem dışı bölgelerden bulunacak adaylarla evlendirilmelidir” demiştim. Bizi Show TV’den aradılar ve “Depremzedeleri evlendirme teklifinizi duyduk, kayıt yaptırmak istiyoruz.” dediler. Ben de kendilerine; “Henüz depremzede müracaatı yok. Ancak gelecek gelin adaylarından birinin sizi uygun bulması halinde evlenebilirsiniz” dedim.
Ertesi gün büroma iki kişi geldi. Genç olanı kendini, Serkan Çinier olarak, yanındakini de amcası olarak (meğer sivil polismiş) tanıttı. Kendisine damat adaylarının doldurduğu “Aday Bilgi Formu”nu doldurttum. Dört vesikalık fotoğrafını ile şirketin büro giderlerini karşılamakta kullandığımız “kayıt ücretini” aldım ve fatura kestim.
Kayıt tamamlandıktan sonra Serkan isimli şahıs; “Ben aşağıya inip geleceğim” diyerek yanımızdan ayrıldı. Beş dakika sonra birkaç kişiyle geri döndü. Yeni gelenler; “Biz polisiz. Hakkınızda dolandırıcılık şikâyeti var. Sizi emniyet müdürlüğüne götüreceğiz.” dediler.
Ben; “Burası bir şirkettir. Kapıda levhası, duvarda vergi levhası var. Ben de aldığım para için fatura kestim” dedim. Fakat beni dinlemediler ve Ankara Emn. Müdürlüğüne götürdüler. Akşama da nöbetçi savcıya çıkardılar. Savcı; ”Bizi serbest bıraktı. Bu esnada da televizyon kamerasının çekimlerini sürdürmekteydi”
Show TV’nin akşam haberlerinde Reha Muhtar, kendine özgü üslubuyla bizimle ilgili haberinde; “21. asra girerken, görülmemiş bir dolandırıcılık olayı yaşandı. Milli Gençlik Vakfı eski Genel Başkanı Nevzat Laleli, kurmuş olduğu Yuvamız Evlendirme Bürosunda depremzedeleri dolandırırken kıskıvrak yakalandı.” Haberin sonunda tahsilâtıma fatura kestiğimi ve nöbetçi savcılıkça serbest bırakıldığımı da ekledi. Savcılığın açtığı kamu davası bir kaç duruşmadan sonra takipsizlik kararı ile son buldu.
En de Show TV’de Reha Muhtar ve Ankara Bürosu elemanı Serkan Çinier aleyhine tazminat davası açtım. Yapılan duruşmalar sonucunda tazminat davasını kazandım. Ancak Milli Gençlik Vakfı eski genel başkanı’nın temyiz kararı Yargıtay’ca bozuldu.
Fakat işin güzel tarafı benim böyle bir çalışma yaptığım bütün Dünya ya ilan edilmiş oldu. Hani derler ya “reklâmın iyisi kötüsü olmaz” diye. Bizim “şer zannettiğimiz” bu olay da karşımıza “hâyır olarak” çıktı.
BÜROLAR FAALİYETTE
“Kararda hislerin değil aklın öne çıkması” metodunu uyguladığımız evlendirme çalışmalarım böyle yayılınca Ankara’da birkaç tane evlendirme bürosunun birden açılmasına sebep oldu. Öyle reklâm çalışmalarına şahit olduk ki bunları belediyenin büyük ilan panolarında, yeraltı trenlerinin vagon içlerindeki hareketli reklâm ekranlarında görmemiz mümkün oluyordu.
Ancak bunlar damat ve gelin adaylarını toplu olarak bir yemekte veya seyahate birlikte çıkarak (yemek ve gezi ücretleri adaydan alınarak) tanıştırıyor, kim kiminle gözü tutarsa evlenme (!) çalışmalarını sürdürüyorlardı. Diğer bir ifade ile “hislerin öne çıktığı bir metodu” uyguluyorlardı. Görüleceği gibi bu çalışma, nerede başlayıp nerede biteceği belli olmayan bir çalışmaydı. Şimdi artık bunların ortalarda hiçbir reklâmı görülmemekte, sesleri de kesilmiş bulunmaktadır.
VE TV’LER BAŞLIYOR
Türkiye’de ki televizyonlar yüksek reyting (seyredilme oranı) yaparak iyi paralar kazanmak isterler. Çünkü reklâm veren firmalar, reklâmlarının çok kişiye ulaşmasını gözetirler. Bu da ancak reytingi yüksek televizyonlarla olur. Bu arada “milletin ahlak ve maneviyatıymış, çocukların ve gençlerin ahlakları bozuluyormuş, bunlar hiç ama hiç önemli değildir, onlar için”
Hükümetlerde bu sorumsuzca gidişe bir dur dememekte (1996–97 Refah-yol hükümeti hariç) böylece ülkemiz ve insanımız yozlaşıp çıkmaktadır. Açın gazete haberlerine bakın. Her gün içki, kumar, ırza tecavüzler, adam öldürmeler hangi boyutlara erişmiş görün.
Şimdi TV’ler de artık evlendirme programları yapıyorlar. Hem de ne program (!) Çalgılı-çığırtkılı, danslı, göbekli programlar. Bu arada evlenmek isteyenler, daha doğrusu evlenebilmek için elinden tutacak kimsesi olmayanlar ekrana çıkarılmakta, stüdyodaki çoğu yaşlı ve dul kadınların sorularına muhatap edilmekte, tabiri caizse evlenecek adam veya kadın didik didik didiklenmektedir.
Sıra damat ve gelin adayının tanıştırılmasına gelmekte ve oraya gelen adaylar kendilerini karşısındakine beğendirebilmek için ne perendeler ve taklalar atmaktadır. Bu arada stüdyodaki hanımlar da gözlerine kestirdikleri beylere “evlenme teklifi yapabilmektedirler.”
Buyurun size nerede başlayıp nerede biteceği belli olamayan “evlenme maceraları”
YUVAMIZ NASIL ÇALIŞIYOR
Biz adaylardan, www.yuvamiz.net sitemizden indirerek doldurdukları “resimli bilgi formlarını” alıyor ve uygun adaylara birbirlerinin formlarını göndererek fikirlerini soruyoruz. Ancak, her iki tarafın da birbirlerine “uygundur” demesiyle birlikte adres ve telefonlarını vererek görüşmelerini sağlıyoruz.
Akıl ve mantık evliliği dediğimiz bu metot ta her iki tarafta kesinlikle ilan edilmiyor, çalışmalarımız sadece iki muhatapla devam ediyor. Adaylardan birisinin uygun bulmaması halinde ise bu çalışmalar en az altı ay devam ediyor. Bu arada müracaat edecek başka adaylarla da aynı işlemi tekrarlıyoruz.
Televizyon evlendirmelerindeki aleniyet (açıklık, ilan etme) yerine biz de gizlilik, sır saklama, güvenilirlik esas vardır. Şu ana kadar evlendirdiğimiz 72 çift (144 kişi), mutlu yuvalarında yaşamakta olup bir çiftimiz işsizlik ve ekonomik yönden, bir çiftimiz de psikolojik hastalık sebebiyle boşanmış bulunmaktadırlar. Bir ölüm vakasıyla da bir damat adayımızı, nikâh merasimine ilk eşinin ailesinin de katılımlarıyla ikinci kere evlendirdik.