Sevgili çocuklar,
Yusuf (a.s – aleyhisselam- selam ona olsun) babasını, kardeşlerini ve diğer akrabalarını Mısır’da yanına topladı ve onlarla mutlu bir hayat sürmeye başladılar.
Ancak “olacak olur, gelen gider, doğan ölür…” kuralınca, Yakup (a.s) da artık ölüm döşeğine yatmıştı. Yatağında çocuklarını yanına çağırarak onlara vasiyetlerde (kendisi öldükten sonra neler yapacaklarını) ve tavsiyelerde (öğütlerde) bulundu. Onlara;
“Benim ölümümden sonra neye ibadet edeceksiniz” diye sordu. Onlar da;
“Tek ilah olan senin ilahına yani Allah’a ibadet edeceğiz” dediler. “Çünkü biz Müslümanlarız (Allah’ın emirlerine uyanlardanız)”
Yakup (a.s) vefat edince (ölünce) Yusuf (a.s) ve ağabeyleri onu Kenan iline götürerek orada defnettiler (gömdüler)
Yusuf (a.s) ve kardeşleri Mısır’a dönerek orada yaşamaya başladılar.
YUSUF’UN PEYGAMBERLİĞİ
Yusuf (a.s) henüz 17 yaşındayken ve ağabeyleri tarafından kuyuya atıldığında Allah onu Peygamber olarak seçmiş ve kendisi ilahi vahye (Allah’ın sözlerine) kavuşmuştu.
Yusuf köle olarak Mısır’a getirilmiş ve saray Hazine nazırı tarafından satın alınmıştı.
Sarayda hizmet ederken Nazırın eşi Züleyha, Yusuf’la evlenmek istemiş ancak Allah onu Züleyha’nın şerrinden kormuş ve zindana gitmesini sağlamıştı. Eğer zindana gönderilmeseydi belki de idam edilecekti (asılarak öldürülecekti)
Zindanda iken Allah katından ona rüyaları doğru olarak nasıl yorumlayacağı bilgileri verilmiş, o da kendisi gibi zindanda bulunan iki arkadaşının rüyalarını yormuş (açıklamış) rüyalar Yusuf’un yorduğu gibi aynen çıkmıştı.
Daha sonra Mısır kralının gördüğü bir rüyayı, sarayın müneccimleri (yıldızlara bakan ve rüya yoranlar) yorumlayamayınca, zindanda ki Yusuf hatırlanmış ve rüya ona götürülmüştü.
Kralın rüyası Yusuf’un yorduğu gibi aynen çıkmıştı.
Bunun üzerine Yusuf zindandan kurtulmuş ve saraya hazine nazırı olarak alınmıştı.
Görüldüğü gibi Yusuf hayatının her anında Allah tarafından korunmuş ve kimsenin ona kötülük yapmasına fırsat verilmemişti.
Yusuf, Mısır’da adaletli bir yönetici idi. Bu sebeple kadın erkek bütün halk tarafından sevilir ve sayılırdı.
Sevgili çocuklar,
Bu gün zamanımızda da kim adaletli ise o insanlar tarafından sevilmekte, insanlara zülüm edenleri (acı yaşatanları) kimse sevmemektedir.
Onun için denmiştir ki “Adalet mülkün temelidir.” Yani idareciler adaletli olurlarsa yönetimleri devamlı olur, demektir
YUSUF’UN HALKLA BÜTÜNLEŞMESİ
Gelelim Yusuf (a.s) a;
Saraya Hazine Nazırı olduğu halde kıtlık ve yokluk zamanlarında doya doya yemek yemezdi. Kendisine;
“Yeryüzünün bütün hazineleri senin elinde olduğu halde niçin aç duruyor, karnını iyice doyurmuyorsun?” dendiği zaman;
“Tok olursam, halkımın içinde ki açları unuturum diye korkarım” derdi.
Kendisi böyle halkla bütünleştiği gibi Kralı da fakir halkın durumunu anlayarak onlara yardım ve iyilikte bulunmasını sağlamak amacıyla Kralın ahçısına;
“Kralımıza günde sadece öğlen yemeği vereceksin” diyerek emir etti.
Böylece krallara sadece öğle yemeği vermek adet oldu.
YUSUF’UN VEFATI (ÖLMESİ)
Yusuf (a.s), babası Yakup’un (a.s) vefatından sonra 23 yıl kadar daha yaşadı.
Yusuf, ölmesine yakın şehrin ileri gelenlerinden seksen kişiyi çağırarak onlarla halk adına görüştü ve helalleşti. “Ben, Rabbime kavuşuyorum. Sakın benden sonra yanlış yollara gitmeyin. Allah’ın emirlerine uyun. Uyun ki Allah sizi dünya da mutlu ettiği gibi ahiret de mutlu kılsın. Eğer nefisinize ve şeytana uyarsanız onlar sizi sonu kötü olan yollara götüreceklerdir” dedi.
Yusuf, kendisinin ölümünden sonra Mısır da Kıptilerinin (çingene) egemen olacağını ve Firavunlar adıyla hüküm süreceklerini de bildirdi.
Bu krallar, İsrail oğullarına eziyet edeceğini, erkek çocuklarını öldürerek kız çocuklarını diri bırakacağını bildirdi.
Bu durumun uzun süre devam edeceğini ve ancak günün birinde Musa (a.s) adında bir peygamber gelerek onları Firavun’un zulmünden kurtaracağını ekledi.
Sonra Allah’ın adını söyleye söyleye ruhunu verdi (öldü).