İman, azim, sabır, gayret, fedakârlık… İşte Çanakkale!
Üzüntü, sıkıntı, feryat, figan, açlık, perişanlık… Ah! Çanakkale!
Yürek, bilek, el-kol-bacak tarumar… Ah! Çanakkale!
Yiğidim, evlâdım, delikanlım, can kardeşim… Ah! Çanakkale!
Hüzün, ayrılık, kan, gözyaşı, ağıt, destan’sın Çanakkale…
Ümidim, çiçeğim, geleceğim, memleketim… Çanakkale!
Ey Çanakkale’nin yiğit şehitleri; bugün böyle huzur içinde yaşıyorsak öz vatanımızda biliyoruz ki bu sizin sayenizdedir. Siz cefakârca feda etmeseydiniz bedenlerinizi bizler belki de şimdi ki bu rahatlığımızı bulamayacaktık. Sizin hazırladığınız şu vatan topraklarında bizler sizleri saygıyla, Fatihalarla, hatimlerle ve dualarla yâd ediyoruz. Sizlere müteşekkiriz. Sizleri asla unutmadık, unutmayacağız.
Bıraktığınız emaneti ayni hassasiyetle korumaya çalışacağız. Ecdadımızın bize bıraktığı milli ve manevi değerlerimizi hep diri tutacağız. Çanakkale ruhunu gençlere yansıtacağız. Yeni Çanakkale’ler yaşanmaması gayretinde olacağız. Sizlerin aziz ruhlarını şad edecek nesiller yetiştireceğiz. Bu kutsal vatanı bölüp yutmak isteyenlere müsaade etmeyeceğiz inşallah. Çünkü vatan aziz, bayrak aziz, Çanakkale ruhu aziz…
“Çanakkale geçilmez” diyerek yaşları 12-13-15 ten başlayarak 18-20-25-35.. ne yiğitler, Müslümanların yaşadığı değişik beldelerden gelerek bu mübarek görevde bedenlerini siper ettiler. Gerçek mekânları olan cennete göç ettiler. Genç yaşta şehitlik mertebesini kazandılar. Ölüme koşarak gittiler. Onların önünde en âlâ silahlar duramadı. Çelik yürekli, demir bilekliydiler. Düşman askerlerine karşı bile kadife gibi yumuşaktılar. Merhametleri ve asil davranışlarıyla tüm dünyaya savaş nasıl yapılır yaşayarak gösterdiler. Mert, cesur ve dosdoğruydular. Çünkü onlar Muhammedî asker yani Mehmetçiktiler. Onlar Çanakkale’de meleklerle ayni safta çarpıştılar. Onları melekler korudu, kimilerini de bulutların içine koyup yok ettiler. Çanakkale’de savaş vardı ama bu ceht bir başka idi. Çözülmesi zor bilmeceler cereyan etmişti Çanakkale’de. O tabyalar buram buram barut ve kan kokusunun yanında maneviyat kokuyordu. Bu savaş maneviyatın savaşıydı aslında. Yoksa ortada silah birikimi diye bir şey yoktu. Ah! Çanakkale! Sen bizim yürek sancımızsın.
Binlerce vatan evlâdı, ana kuzusu; ‘Vatan aziz’ dedi, cenge tıpkı sahabe gibi koşarak gitti. Yemen’deki geldi, Anzak’taki geldi, Pakistan’daki geldi, Malatya’daki geldi akın akın. Öyle ki İstanbul’un bir numaralı okulu olan ‘Galatasaray Lisesi’ öğrencilerinin tamamı gitti Çanakkale’ye. Onlar vatan topraklarını düşmanlardan temizlemeye yani başka bir deyişle ölmeye gittiler ve öldüler gözlerini kırpmadan. Ama onlara ölüler demeyiniz onlar bugün dahi diridirler ve hep öyle kalacaklar.
Ah! Çanakkale binlerce genç feda oldu uğruna. Senin bağrında yitirdiğimiz gençler memleketimizin aydınlık geleceğiydi. Ancak Çanakkale sen bizim parçamızdın. Sen bizimdin, sen her şeye bedeldin. Değdin, değerdin…
Ah! Çanakkale… Sen yürek sancımızsın.
Ve
Sen Çanakkale bir destansın.