Yüksek Hızlı Tren Yolculuğu

Ahmet Güldağ
Malumunuz Konya – Ankara Hızlı Tren TCDD’ye göre Yüksek Hızlı Tren(!) seferleri Sayın Başbakanın gelişi ile başladı.
Başladığı günlerde bizim Konya Feritpaşa Caddesi’nden ellerinde valiz vb. ile hayli bir kalabalık geçmeye başladı.
Merak ettim. Yolculuk nasıl yapılıyor? İyi tarafları veya irdelenecek görüşler var mı? Diye.
Caddede elinde naylon torbaları olan ama giyimi tamamen kasketli olmasa da yağız Türk köylüsü tipinde olan birine sormaya başladım.
“Hemşerim müsaade edersen bir şeyler sormak isterim.”
“Hayhay, gardaşım buyur”
“Normal trenle mi, yoksa Ankara’dan hızlı trenle mi yolculuk yaptınız?
“Hızlı Trenle Ankara’dan geliyorum”
“Tren vagonları oturacak yerler falan nasıldı?”
“Valla oturduğumuz yerler konforlu idi. Bizi çabıcak getiriverdi.
***
En iyi bilgilenme trenle seyahat olur. Müşahedelerimi sizlere iletirim diye düşünerek Konya Gar yolunu tuttum.
Gişe memuru “Maalesef 5 Eylül’e kadar ki tüm biletler bitti” deyince üzüntü duydum. Demekki bedava gidiş gelişten faydalanamayacaktım.
En iyisi gar müdürüne gideyim belki bir yol bulur diye düşündüm. Çünkü ilk gün ayakta gitmelere razı olmuşlar haberi verilmişti. Ne olacak ayakta giderim diyerek yürüdüm.
Gar Müdürü Sayın Hasan Doğan nezaketle karşıladı ama gelen giden personelin sorunlarına cevap vereceğim diye vakti olmuyordu.
Tabii yazar olduğumu tanıtarak, Hızlı Tren ve bununla yapılacak yolculuğun nasıl bir hava içinde geçtiğini müşahede ederek yazmak istediğimi ama “gidemeyeceğim galiba” deyişime
“Maalesef tüm günler dolu. Bilet yok ama ben sizi göndereceğim. Ne aman gitmek istersiniz” deyince sevinmedim desem yalan olur.
Bayramın 2. günü saat 07 de gitmek isterim” cevabıma “bir gün önce gelin” demesiyle ayrıldım.
O sırada 11.30 da hareket edecek tren yolcuları biniyordu. Hareket saniyeleri yaklaşırken vagonlara baktım her vagonda birkaç tane boş yerler görünüyordu. Demek ki gel(e)memiş olan yolcular vardı. Nasıl olsa bileti bedava idi. Gerek görmeyivermişlerdi belki!
Gideceğimden bir gün evveli Gar’a geldiğimde Ankara’dan 11.30’da hareket etmiş olan tren saat 13.25’de Gar’a girdi. Hayli karşılayıcılar yanında tren kapısından inenlerden bir beyefendiye sordum gecikme sebebini.
“Ankara- Sincan arasında aksaklık vardı galiba ki hız düştü ve geciktik” derken
“Ful dolu muydu soruma da “Hayır 1/3 boş gibiydi” cevabını verdi.
Müdür Sayın Doğan’a gittiğimde “Tamam Ahmet bey Ankara’ya göndereceğim ama dönüşü nasıl yapacaksınız? Dönüş bileti imkânsız” deyince bizim ümit yelkenleri suya düşüverdi.
Otobüsler bayram arası dolu olmasa onunla dönerdim ama onlarda öyle
 Gidip 6 Eylül’e kadar Ankara’da kalma tehlikesi vardı. Israr ettimse de “maalesef yapacak bir şey yok ama gidişinizi ben göndereceğim deyiverince üzüntü ile ayrıldım.
O gün Konya Valisi Sayın Aydoğan’ın tebrik kokteyli vardı. Acaba çare bulurlar mı deyip taze Milletvekilimiz Sayın Üzülmez’e durumu belirttim ama oda “maalesef geçen bir arkadaşa bilet bulamadık Ankara’dan arabayla gönderdik deyince bizde şafak da attı tabii.
Bu sırada AK Parti İl Başkanı yanıma Sayın Ahmet Sorgun gelmişti ve çare bulabilir misiniz sözüme hemen ilgili kişiyi çağırarak not aldırdı ve “gereği için çalışalım” dedi. Dedi ama bendeniz gittim geldim şu ana kadar çare cevabı gelemedi. Herhalde olamadı.
Tekrar Md. Sayın Doğan’a gidip “İlk gün göndereceğim derken bu problemi neye belirtmemiştiniz. Bilse idim o gün vazgeçerdim. Hazırlanıp ta gidemeyince üzüntü duydum. Hem giden ve gelende de boş yerler olduğu kesin. Ankara Gar Müdürü ile bir görüşemez misiniz” deyince şöyle bir bakıp içini çekti ve üzülmenizi istemem deyip fırladı yerinden ve on beş dakika sonra elinde Ankara dönüşü bileti ile gelip “Sizin için hayli çabam oldu ama hallettik” demesiyle sevindim ve teşekkür ettim kendilerine.
Yalnız, bir gün tehirli oldu ama olsun. Sabah 6.30’da burada ol demelerini yerine getirerek geldim Gar’a biletsiz yer nosuz olarak “5 no.lu vagona bin boş yere oturursun” dediler.
Vagonda hangi koltuğa oturdumsa da sahipleri geldikçe yer kalmıyordu. Eh ayakta gideceğiz derken tren hareket ettiğinde iki koltuk boş kalınca attım kendimi.
Vagon tavanına kısa aralıklarla TV ekranı konulmuş. Hem YHT çalışmaları hem de TRT1. Kanaldan yayın verirken tirenin o andaki hızını da okuyor, düşüş veya hızlanmayı görüyordunuz.
Diğer kara tren yolculuklarında “takırdık, tıkırdık” sesleri yoktu ama devamlı bir hafif sağ ve sola sallanıyordunuz. Viraj dönüşlerinde değil onlarda tek yöne yatar gibi olursunuz ama bu düz hatta da oluyordu. Sebebini amortisör yaylanmasına verdim.
Tren Polatlı’ya yaklaşınca yavaşlayıp birde duruverdi.
Enerji kesikliği olsa içeride ışıklar vardı. Geçen hostese sorduğumda “Tren geçiyor onu bekliyoruz”(!) dedi. Eskişehir YHT geçecekmiş meğer ama verilen bilgi onun hattı ayrı idi. Her ne ise galiba bakanın memleketine giden Tren’e öncelik tanınıyor!
Polatlı’yı geçince hızda düşme oldu 100 ile 20 km. arasında geliş gidiş yaparken birde takırtılar meydana geldi böylece 7 de hareketimiz saat 9 da Ankara garında son buldu.
***
Dönüş için geldiğimiz Gar’ın bekleme salonunda sürekli “5 Eylüle kadar Konya YHT de yer olmadığı ve müracaat edilmemesi” yazısı ekranda büyük harflerle gösteriliyordu.
Şükür ki biletimiz vardı ama merakımı yenemedim. Gar müdür yardımcısına yazar olduğumu belirterek bilet var mı deyişime, nezaketle “imkân yok” cevabını vermiş oldu.
Öyle oldu ama elinde fazla bilet olan vatandaş gar önünde satabileceği(!) kişi arıyordu ve dönüş vagonlarının hakikaten 1/3 den de fazlası boştu çoğu yatıyordu koltuklarda!
Ankara Sincanlı arasında yine 20 ila 70 km hız yaparken Polatlı’ya kadar 150 ye çıkabildi
Konya doğrultusuna girince 255 kadar çıkarak 15,30 da bindiğimiz YHT 17,15 de Konya’ya atıverdi.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.