Bir güzel Şaban ayının Cuma gününde sizlerle Varlıkların Güneşi Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Efendimiz aleyhissalâhu Vesselâm’ı konuşacağız, hasbihal edeceğiz. Ne mutlu size, bize zira Sevgiler Sevgilisini yazımıza misâfir etmek büyük bahtiyarlık!. Rahmetler yağsın yüreğimize, gönlümüze inşaALLAH.
O’nu yine yüce Kur’ân’u Azûmüşşân’dan tanıyalım diye istiyoruz:
O bize Peygamber olarak gönderilmiştir :
“Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Biz Seni insanlara peygamber gönderdik, şâhid olarak Allah yeter. Peygamber'e itaat eden, Allâh'a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse bilsin ki, Biz seni onlara bekçi göndermedik.” (Nisa, 79-80)
“De ki: "Ey insanlar! Doğrusu ben, göklerin ve yerin hükümrânı, O'ndan başka tanrı bulunmayan, dirilten ve öldüren Allâh'ın, hepiniz için gönderdiği peygamberiyim. Allâh'a ve okuyup yazması olmayan, haber getiren peygamberine -ki o da Allâh'a ve sözlerine inanmıştır- inanın; ona uyun ki doğru yolu bulasınız." (Araf, 158)
O son Peygamberdir :
“Muhammed içinizden herhangi bir adamın babası değil, Allâh'ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir.” (Ahzab, 40)
O müjdeleyici ve uyarıcıydı :
“(De ki: Bu Kitap) Allah'tan başkasına ibâdet etmemeniz için (indirildi). Şüphesiz ki ben, onun tarafından size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” (Hud, 2)
“Belki de sen (müşriklerin:) ‘Ona (gökten) bir hazine indirilseydi veya onunla berâber bir melek gelseydi!’ demelerinden ötürü sana vahyolunan âyetlerin bir kısmını (duyurmayı) terk edeceksin ve bu yüzden rûhun daralacaktır. (İyi bil ki) sen ancak bir uyarıcısın. Allah ise her şeye vekîldir.” (Hud, 12)
O’nun görevi sâdece tebliğ idi :
“Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, ‘Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allâh'a verdim’ de. Kendilerine Kitap verilenlere ve kitapsızlara: ‘Siz de İslam oldunuz mu?’ de, şâyet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.” (Âli İmran, 20)
“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez.” (Mâide, 67)
“Allâh'a itaat edin, Peygambere itaat edin, karşı gelmekten çekinin; eğer yüz çevirirseniz bilin ki, peygamberimize düşen sâdece açıkça tebliğ etmektir.” (Mâide, 92)
Cenâbı Hak O’nu teselli etti :
“Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz. Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zâlimler açıkça Allâh'ın âyetlerini inkâr ediyorlar. Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allâh'ın kelimelerini (kânunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bâzısı Sana da geldi. Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldi ise, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidâyet üzerinde toplayıp birleştirirdi, o halde sakın cahillerden olma!” (En’am, 33-34-35) (Not: Bu âyetten anlaşıldığına göre, mucize göstermek Peygamberin elinde değildir. Peygamber mucize ister; fakat Allah dilerse ona mucize verir, dilemezse vermez. İşte bu durum, peygamberlerin doğru söylediklerinin en büyük delilidir.)
Efendim hayırlı Cumâlarınız olsun. Şefaate erişmek niyâzıyla..