Yorumlar

Hüzeyme Yeşim Koçak

Bir arkadaşımın konu üzerindeki yaklaşımları; bana da haklı itirazlar, ikazlar gibi geldi.

İnsan; gündelik hayatı, çevresine karşı tutumu, olayları şahısları değerlendirmesi üzerinde fazla kafa yormuyor.

Yaşantımızdaki olay örgüsü, gelişmeler, tanımadığımız kişiler hakkında sayısız yorum yapıyoruz. 

Ama yapılan değerlendirmelerden en azından bir kısmı, sathî, gelişigüzel, anlık duygulara bağlı olarak gelişiyor.

İşin kolaylığı, doğal hâle gelişi insanı ürkütüyor.

Oysa bu yapıştırma/ yakıştırmalar, ilgimizin yönü; sırasında kul hakkına giriyor. Muhtemelen suizan, peşin hüküm de geçerli oluyor.

Ayrıca, yorumlar, üstünkörü izahlar, açıklamaların tümü yerli yerince mi, hepsi gerekli mi, ne kadarı doğru; isabetli olsa bile üzerinde yoğun bir şekilde durmayı icap ettiriyor mu?

Böylesi düşünceler, hissiyat, konuşmalar geçerli ve yararlı mı, yoksa lüzumsuz beyhude meraklar mı?

Mesela başkalarının hayatı bizi ne derece ilgilendirmeli?

Bunlar hep bir ölçüyle davranmamız, denge kurmamız gereken durumlar.

Fakat ne denli başarılı oluyoruz, şüphe götürüyor. En azından kendi adıma bu böyle.

Üstelik bazen iş uzuyor, genelleştirilip büyütülüyor da…

Gelip geçivermiyor yani. Zihinde dallanıp budaklanıyor, kalpte maraz tesiri arttırıp birikiyor.

Şüphesiz hayatımızda bir işleyiş, düzen, fıtrî yapı var. Hareket tarzımız, duruşumuz buna göre belirleniyor.

Ancak ne kadarı söz gelişi, yaftalamalardan, etiketlerden, karalamadan uzak; olumsuzluğa yakın, karşı tarafa yöneltilen menfî ve geçersiz eklemelerle dolu bilemiyoruz.

Başkalarının hayatı, kişiliği hakkındaki, tarafımızca yapılan düzenlemeler(!) düzeltme(!) ve uğraş(ma)lar; acaba kendi hayatımızı gözden geçirip, kaçırmamıza, yanlış yollara sapmamıza sebep mi teşkil ediyor?

Kesin bir tarihte, görkemli “boş lâf kutumuza” bakmak mecburiyetinde kalınca, “Ne lüzumsuz düşünce, sözcükler ve eylemler üretmişiz mi” diyeceğiz.

 Tanık olmamız, bilmemiz, ayrımına varmamız lâzım gelen aslında şahsımız.

Kısa ömrümüzde fuzuli işlere ne ölçüde yer veriyoruz? Ayrıca topladığımız bilgileri(!) haberleri(!) ne yapacağız?

Bu paha biçilmez tafsilat, yığın, ne işimize yarayacak.

Tehdit(!) unsuru olarak mı kullanılacak, magazin muhabiri miyiz, çetele mi tutacağız? Bazı meleklerin ki gibi bir memuriyetimiz mi mevcut.

İnsan olmak, ayıklanmak arınmak ne kadar zor.. sebat, sabır ve yılmaksızın mücadele istiyor.

Süratle kirleniyor ve fark etmiyoruz.

Hayata vereceğimiz, insana yaraşır cevaplar ne olmalı?

En önemlisi, insanı ve dünyayı nasıl tanıyor, anlıyor ve tefsir ediyoruz?

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.