Yönetimden zevk almak

Süleyman Küçük

Türkiye’de ister seçilen olsun, ister atanan olsun yönetimde bulunanlar kabaca 2 guruba ayrılırlar.

Yöneticiler ve idareciler.

Aralarında pek çok fark olmasına rağmen aralarında iki esaslı fark olduğu kabul edilir.

Yöneticiler bulundukları makam ve mevkiye güç ve değer katarlarken, idareciler ise bulundukları makam ve mevkiden güç alırlar.

Ancak aralarında fark olsa da, hem yöneticilerin hem de idarecilerin yönetimden zevk aldıkları bir gerçektir.

Özellikle de idarecilerin.

Ancak her iki gurupta yönetme zevkini sonuna kadar kullanmakta tereddüt etmezler.

Amaçları ve sonuçları farklı olsa da.

Bunlara göre yönetmek zevkli bir meşguliyettir.

Bu sebepten dolayıdır ki bu zevkten hiçbir zaman mahrum olmak istemezler.

Bulundukları makam ve mevkii ne pahasına olursa olsun korumak isterler.

Kimin ayağına gidilecekse giderler, kimin eli öpülecekse öperler ve geçmişte söyledikleri bir söz ve yapmış oldukları bir hata ne olursa olsun o sözden de o hatadan da yanlış olduğu için değil bu günün menfaati öyle gerektirdiği için dönmekte bir mahzur görmezler.

Özellikle de geçmişte yaptıkları bir görevden alındıktan bir süre sonra tekrar aynı veya benzeri bir göreve atananlarda görülür bu özellikler(!).

Çünkü bulundukları makamlar sebebiyle elde ettikleri güç, imkânlar ile kuvvet ve kudretlerinin kaybında yaşadıkları kişilik bozukluklarını en iyi onlar bilirler.

Gücü kaybettiğinde ortaya çıkan sıradanlaşma bunların hazmedemeyeceği bir yenilgidir.

Özellikle de emirlerinde çalışan insanlarla aynı seviye düştüklerini gördükçe kahrolmaları bundandır.

Bir daha eş-dost akraba ve partili çevrelere ihaleleri vermeyecekleri ve dolayısıyla da yurt içi ve dışı gezilere katılamayacaklarını düşündükçe kendilerini görevden alanlara ve görevde iken kendilerine hata ve yanlışlarını hatırlatanlara diş bilemeleri bundandır.

İster milletvekili olsun, ister belediye başkanı, ister daire müdürü, görevden alınanların kısa veya uzun süreli izin ya da rapor alarak bir süre ortada görünmeyişleri ve hatta evlerine kapanışları bundandır.

Oturduğu koltuğa güç katan, millet menfaatini kendi menfaatinden veya parti çevresinden daha üstün tutan insanları ise görevden ayrıldıkları günün sabahında sokaklarda aynı çevrelerde görmemiz yine bu sebeptendir.

Kurum idarecisinin görevden almaktan çekindiği için milletvekillerine yüzsuyu dökerek bin bir rica ile görevden ayrılması istenenler haricinde kendi istekleri ile hiçbir kınayanın kınamasına aldırmadan görevden ayrılan kaç idareciniz vardır?

Ya da şöyle düşünün bir kere daha.

Kaç milletvekili ve belediye başkanı bir daha seçilemediğinin ertesi günü sokakta hemşerileri ile birlikte idi?

Veya kaç daire müdürü görevden alındığının ertesi günü eski dairesine gelebilmiştir?

Veya şimdikilerden kaç tanesi görevden alınsa takip eden gün dairesindeki bir önceki görev yaptığı masasına gönül kırgınlığı olmadan oturabilecek vicdana ve yüze sahiptir?

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.