Mahalli İdareler seçimin başlangıcından bu yana görevde olup yeniden aday olan belediye başkanlarının en büyük yanlışlarından birisi de belediye bütçesinden yaptıkları harcamalar ile şahsi reklamlarını yapıyor olmalarıdır.
Görevde oldukları yıllar boyunca hemen her faaliyet için ilki daha henüz proje aşamasındayken başladıkları reklam ve propagandalarının ikincisini ihale aşamasında, üçüncüsünü temel atma aşamasında dördüncüsünü faaliyet devam ederken, beşincisini bitirme aşamasında, altıncısını ise açılış töreninde yapmışlardır.
Son 5 yıl da milleti bıktırırcasına bilboardlarda yaptıkları reklamları yetmiyormuş gibi bu defa seçimden istifade her fırsatta boş buldukları arazilerin cephelerini kendi şahsi reklamları ile kapatmış durumdadırlar.
Esasen bu reklam ve propagandalarının hiçbir işe yaramadığını belediye başkanları da biliyorlar. Ancak etraflarında kümelenen menfaat gruplarının tesiriyle bu garabete imza atmaya devam etmekten de bir türlü vazgeçmiyorlar.
24 Şubat 2014 tarihli “Ysk’dan çoban afişlerine yasak” başlıklı yazımızda da ifade etmiş olduğumuz gibi bu reklam afişleri, Yüksek Seçim Kurulu 30 Kasım 2013 tarihli, 2013/554 sayılı kararının sonuç bölümünün (I) maddesinin (a) bendine aykırı olduğundan mevcut afiş ve ilanların kaldırılması gerektiğine karar verilmiştir.
Her ikisi de avukat olduklarından dolayı her fırsatta hukukçu olduklarını iddia eden il başkanı ve büyükşehir belediye başkanından hem büyükşehir hem de ilçe belediyeleri için beklenen davranış bu kararı gördükten sonra reklam amacıyla asılan afişleri indirmek ve yenilerinin asılmasına engel olmaktı.
Ama gelin görün ki hukukçu kimlikleri ile hukuku çiğnemekte mahzur görmediler. Bilakis kanunla ve YSK kararları ile inatlaşırcasına daha da fazla afiş asma yarışından geri durmadılar.
Belediyelerin kanunlara aykırı bir biçimde ve kamu parasıyla kendi reklamlarını yapmaları üzerine şehrimizde ve başka şehirlerdeki siyasi parti teşkilatlarının il ve ilçe seçim kurullarına yaptıkları başvurular üzerine, belediyelerin bu hukuksuzlukları il ve yüksek seçim kurullarının kararlarıyla da ayrıca tespit edilmiş bulunmaktadır.
Konya il seçim kurulu müdürünün yazılı ve görsel basın yayın organlarında 2 kez uyarı mahiyetinde yer alan açıklamalarının da belediyelerce dikkate alınmadığı hemşerilerimizce böylelikle bir defa daha görülmüştür.
Ortak akıl ile iş yaptığını ileri süren bir siyasi partinin il başkanı ve belediye başkanlarının seçime kadar sürdürmekte kararlı oldukları bu kanuna aykırı hareketlerinden nasıl oldu ise 15 Mart 2014 tarihinden itibaren döndükleri ve afişleri pankartları kaldırmaya başladıkları görülmüştür.
Yol yakınken dönmeyenlerin, yolu bilerek ve isteyerek uzattıkları zaman da eninde sonunda hatadan dönmek zorunda kalacakları bu son olayla bir kez daha ispatlanmış bulunmaktadır.
Şimdi belediye başkanlarından beklenen toplum huzuruna çıkıp yaptıkları hatadan ve hukuksuz harcamalardan dolayı hemşerilerinden derhal özür dilemeleridir.
Üstelik bu özür öyle kuru kuruya bir iki söz ile geçiştirilebilecek cinsten bir özür de olmamalıdır.
Özürleri de en azından kabahatleri kadar büyük olmalı ve yaptıkları reklam harcamalarının parasal olarak tam miktarını açıklayarak vatandaşlardan haklarını helal etmelerini içerir bir özür olmalıdır.
Bu hukuksuzluğa aldıkları para karşılığında sessiz kalanları da unutmamak kaydı ile.
Aksi halde şehrimizdeki siyasi partilerden herhangi birinin yapacağı bir başvuru üzerine veya önümüzdeki günlerde Sayıştay Denetçilerinin ya da İçişleri Bakanlığı Denetim Elemanlarının incelemeleri sonucunda hazırlayacakları raporlar üzerine hukuksuz bir şekilde yaptıkları ve sonunda kaldırmak zorunda oldukları reklamların bedelleri kadar bir miktar, haklarında kamu zararına neden olmaları dolayısıyla şahısları sorumlu tutulup kendilerinden tahsil edilmesi yoluna bile gidilebilir.
Geçmiş uyarıları dikkate almayanların veya yol yakınken dönmeyenlerin düştükleri/düşecekleri durum budur.