Yeni Partinin Yeri Neresi

Nevzat Laleli
Güncel olaylar yazı serisi

1 Kasım 2010 Pazartesi günü “Nur topu gibi bir partimiz…” daha siyaset meydanına atıldı. Böylece ülkemizde 62. partimiz de çalışmalarına başlamış oldu. Eh ne diyelim, hayırlı uğurlu olsun. Partiyi kuran ve genel Başkanlığını yürüten bizim de yakından tanıdığımız Numan Kurtulmuş beyefendidir.
Kendisini, SP Saadet Partisi Genel Başkanlık görevini yürütürken Sayın Erbakan’ın “61. parti olamayız, biz ayrı bir partiyiz” demesi karşısında, parti içinde doğan sıkıntılardan sorumlu tutulması üzerine yapılacak olağanüstü genel kurulu beklemeden istifa ederek ayrılan bir siyasetçi dostumuzdur.
Numan Beyin kurduğu partinin adı “Halkın sesi Partisi” imiş. Kısa adı ile partiye HAS Parti denilecekmiş. Amblemi ise Osmanlı güneşi olarak belirlenmiş.
Numan Kurtulmuş, yaptığı basın toplantısında bunları takdim ettikten sonra partinin programında belirtilen görüşlerini ve fikirlerini özetlerken; “Partimiz sağcı bir parti değildir. Solcu bir parti değildir. Liberal bir parti değildir. Muhafazakâr bir parti değildir…” dedikten sonra hepimiz, “hah, şimdi partisinin görüşünü açıklayacak…” diye beklerken o, “partimiz halkın sesi partisidir” diyerek açıklamasını tamamlamıştır.
HAS PARTİ NEREDE DURUYOR
Kurulan ve çalışmalarını yürüten her partinin mutlaka bir fikir ve görüşü bulunmakta ve bunların siyasi yelpazede de bir yeri bulunmaktadır. Numan Beyin de belirttiği gibi bunlar sağcı, solcu, liberal, muhafazakâr bir takım görüşleri benimsemişlerdir.
Basın toğplantısında dile getirilmeyen ama 1969’dan bu yana 41 yıldır siyasi arenada faaliyetlerini sürdüren, 1974 – 77 arası üç ve 1996–97 arası bir sefer olmak üzere dört kere iktidara ortak olmuş, ülkemizin ve dünyanın kaderinde önemli icraatlara imza atmış bir “Milli Görüş” zihniyetini hiç ağzına almamış olması gerçekten garipsenecek bir olaydır.
Hâlbuki bu dostumuz, SP’ de İstanbul il başkanlığı yapmış, Genel başkan yardımcılığı ve Genel Başkanlık yapmış bir insandır ve milli görüş’ü bilmemesi, onu tanımaması imkânsızdır. Sayın Kurtulmuşun milli görüşten bahsetmemesi ve onu yok sayması, kurulan yeni partinin milli görüşle de bir alakası olmadığı içindir. O halde Numan Beyin sözlerinin arkasına “partimiz milli görüşçü bir parti de değildir” cümlesini eklememiz yerinde olacaktır.
Peki, HAS Partini yeri neresidir? Fikriyatı nedir?
Bu mukadder soruya Numan Bey; “Partimiz halkın sesidir” diyor. Halkın sesi ifadesi bir partinin fikriyatını açıklamaya yeter mi? Bunu okuyucularımın idrakine bırakıyorum.
Mevcut 62 partinin her biri, kendi üye ve taraftarlarının istek ve arzularını dillendirmekte böylece halkın bir kesiminin sözcülüğünü yapmaktadırlar. Bir başka ifade ile bu partiler de Numan Beyin HAS Partisi gibi halkın bir kesiminin sesi olma konumundadırlar.
Diğer bir önemli soru, bu partinin adında niçin “halkın sesi” kelimesi kullanılmış da “milletin sesi” kelimesi kullanılmamıştır?
Halk tarifi, eski söylenişiyle “ahali”, zamanımızda ise “kalabalık” kelimesiyle ifade edilmektedir. Pazarlarda alış veriş yapan kalabalık, halk tarifine uygun bir tariftir. Millet kelimesi ise zamanımızda “ırk” anlamına kullanılsa da, gerçek tarifi, “aynı inancı paylaşan insan topluluğu” demektir. Kur’an-ı Kerimde bu kelime karşımıza, “İbrahim’in milleti…” olarak gelmekte ve Hazreti İbrahim gibi tek tanrıya inanan insanları ifade etmektedir.
Vatandaşlarının yüzde 99’u Müslüman olan ve tek tanrıya inanan ülkemizde, onları “millet” kelimesiyle değil de “halk” kelimesi ile tarif etmek ne derece doğru olur, o da bir başka tenakuz (çelişki) dur.
PARTİLERİN GENEL TASNİFİ
Partilerin (Numan Beyin tasnifinde olduğu gibi) kendilerini sağcı, solcu, liberal, muhafazakâr ve halkın sesi olma gibi bir takım suni tarifler içerisinde olmaları aslında hiç de önemli değildir. Bunların Genel Başkanlarının veya yetkili üyelerinin televizyon ekranlarında veya miting meydanlarında sanki birbirlerine karşıymış gibi atıp tutmaları da fazlaca önem taşımaz. Önemli olan bu partiler aşağıda sıralayacağım bazı önemli hususlarda nasıl düşünüyor ve nasıl hareket ediyor olduklarıdır.
Bu partiler iktidara geldiklerinde (AKP şu anda iktidardadır) vergileri kimlerden almaktadırlar? Zengin olanların varlığından mı yoksa zaten geçinme zorluğu çeken 70 milyon vatandaştan mı? Konu sadece KDV, ÖTV ve dolaylı vergiler değildir. Bu gün bütün vergiler sonuçta halkın sırta konmuş ağır birer yükten ibarettirler.
Bunlar, enflasyonist ekonominin yağlama sistemi olan sömürücü faiz uygulamalarından vazgeçebilirler mi? Yoksa bu ezici faiz uygulamalarına devam mı edeceklerdir?
Her işin başında “ahlak ve maneviyat” gelmesi gerekirken, “ahlaksızlığın kol gezdiği bir ülke olmaktan… “(şu anda olduğu gibi) bizleri kurtarabilecekler midir?
Bu partiler, (hangisini ele alırsanız alın) AB (Avrupa Birliği) sevdasından ve onun sarhoşluğundan kendilerini kurtulabilirler mi?
Göreceksiniz ki bu ve benzeri temel konularda hepsi birbirinin aynıdır. Burada tek istisna siyasi parti (HAS Parti diyemiyorum) sadece SP yani Saadet Partisidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.