Yeni Nesil Eğitim Modeli

Süleyman Küçük

Türkiye’de iş başına gelen her iktidar, Milli Eğitimde önceki sistemin yetersiz olduğunu ve kendi getirdikleri sistemin ülkenin ve milletin daha modern ve ileri gitmesi için bir gereklilik olduğunu iddia eder.

Sil baştan bir sistem, uygulamaya alınır.

Yapılanlar edilenler üzerinden daha birkaç yıl geçmeden, kendi içindeki bir hükümet veya bakan değişikliğinde ise, sanki fiilen uygulanan sistemi kendileri değiştirdiklerini unutmuş gibi, yeni bir sistem daha uygulamaya koymak isterler.

Bir âlâyı vâlâ ile yeni sistem uygulanır uygulanmasına da, ömrü yine birkaç yıl olur ancak ve bir değişim daha yapılmaya sıra gelir.

Yapılır da ve böylece devam eder gider.

Olmaz böyle şey diyenler olursa, son 20 yıllık döneme bakabilirler.

Değişen Milli Eğitim Bakamı kadar, sistem değişikliği yaşanmıştır bu ülkede.

Bir o kadar da sadece bakanlıkla kalmayan, iktidara yakın sendikalarında devreye girmesiyle, il ve ilçe müdürlerinden başlayıp okul müdürlerine kadar uzanan, personel değişimi yapılmıştır.

Sonuç ise, lise ve üniversiteleri de içine alan tüm eğitim ve sınav sisteminin iflası.

Şimdilerde üniversite kayıtları nedeniyle, okul dışı özel eğitim kurumlarının verdiği başarı ilanları sizi yanıltmasın.

Başta fen ve Anadolu liseleri ile yabancı dille eğitim yapan kolejler olmak üzere, tüm liseler YKS’de adeta dibe vurdular.

İmam hatipler, meslek liseleri ve diğer liselerde durum daha da vahim.

4+4+4 ile herkesi lise mezunu yaptık, peki ya sonrası?

Rakamlara bakarsanız, sonrası hüsran olmuş görünüyor.

Üniversite giriş sınavlarında en başarılı liseler sıralamasında, fen liseleri ilk sırada yer alıyor.

Bu nasıl başarıysa?

2024 YKS’de puanı hesaplanan fen lisesi mezunu sayı 60 bin 634, 4 yıllık lisans bölümlerine girenlerin sayısı ise 28 bin 438, yani yarısı kadar bile değil.

Yani yarısı bile 4 yıllık bir bölüme giremedi.

Fen lisesini bitirip de iki yıllık ön lisans bölümlerine girenler de var, açık öğretime girenler de. Bunların toplam sayısı da 2500 den fazla.

Bir zamanlar herkesin hayali olan Anadolu liseleri ise, tam anlamıyla tabela okullar haline getirildi.

Bu yıl puanı hesaplanan Anadolu Lisesi mezunu aday sayısı 930 bin, lisans bölümlerine giren sayısı ise sadece 171 bin.

Sosyal Bilimler liselerindeki başarı oranı da, okul sayısı arttıkça aşağıya iniyor.

Puanı hesaplanan 10 bin 374 adaydan lisans bölümlerine girenlerin sayısı 5 bin 268.

Katsayılar nedeniyle büyük bir haksızlığa uğradıkları iddia edilen ve katsayıların kalkmasından sonra müthiş başarı sergiledikleri öne sürülen imam hatip liselerinde de, başarı konusunda ciddi sıkıntılar var.

Puanı hesaplanan 252 bin imam hatip mezunundan 4 yıllık lisans bölümlerini kazananların sayısı, sadece 41 bin.

Meslek liselerinde ise, durum daha da vahimdir.

Üstelik bu rakamlar, YKS de 160 soruda yarım neti olanların bile üniversiteye girebildiği yerleştirme sistemine göre açıklanan rakamlar.

Bir de maazallah 100 üzerinden 50 alamayan üniversiteye giremez denilse, üniversiteyi kazandığı açıklanan adayların üçte ikisi kapı dışında kalabilirdi.

FARKINDA MIYIZ?

Bugünkü ucube sınav sistemi sonucunda üniversitelerin geldiği sonuç şöyle:

Son 20 yılda Dünya Bilim Sıralamasında; ODTÜ 85. sıradan 801. sıraya, İTÜ 150. sıradan 850. sıraya, Boğaziçi 137. sıradan 650. sıraya gerilemiş.

Bu sonuç bile her alanda kalitenin ne kadar düştüğünün birer göstergesidir.

Eğitim sistemindeki bozulma sonucunda üniversiteleri bu duruma düşürenler; Eserinizle övünebilirsiniz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.