Son haftalarda münâvebeli olarak okullarımız açıldı. Önce anaokulları ve 1. sınıflar sonra orta öğretim bu hafta da üniversiteler olmak üzere en alt katmandan en üstüne kadar uzun bir tâtil sürecinden sonra nihâyet evlatlarımız eğitim ve öğretime başladı. Yeni sene tüm vatan çocuklarının hayırlı bir eğitim almalarına vesile olsun inşaALLAH.
Dünyâdaki mevcut insan kalitesine baktığımızda onlara iyi bir eğitim verilmediği kanaatini taşıyoruz. Bu konuda haksız sayılmayız. Etrâfımızda cereyân eden vâhim hâdiseler karşısında insanların gösterdikleri umursamazlık ve duyarsızlık bizleri haklı olarak bu düşünceye sevk ediyor. ‘Bu kadarı da olmaz artık.’ Diyebileceğimiz öyle çok olay var ki; ‘İnsan olan bunları yapamaz.’diyoruz hayretle. Fakat ne yazık ki en çirkin ve en yakışıksız olaylar eğitimli insanlar tarafından işleniyor.
O zaman ‘eğitim’ denince ‘eğitim yılı’ denince şöyle bir düşünmemiz ve bu olguyu incelememiz gerekiyor. Aslında ‘eğitim’ olgusunu evvelâ yetkililer ve ilgililer ele almalı. Her sene eğitimde daha seviyeli adımlar atılmalı. Eksiklikler ivedilikle tamamlanmalı. Hatalar tek tek tespit edip giderilmeli. Eğrilikler düzeltilmeli. Noksanlıklar bitirilmeli. Yeni yetişen nesle daha kaliteli ve daha ahlâkî bir eğitim-öğretim sunulmalı. Hem de en yüksek teknolojiyle. İnsanımız buna lâyık.
İçimizi acıtan bugünkü nesil maalesef müthiş bir ahlâkî girdabın içerisinde! Yıllardır silinmeden yaşayan kalıcı pozitif değerlerimiz son yıllarda varlıklarını devam ettirebilme mücâdelesi veriyor. Sürekli ahlaksızlık pompalayan zamânın popülist kültürü insanlardaki özellikle de gençlerimizdeki mevcut ahlâkî birikimleri silip süpürerek götürüyor. Her şey cinsel obje olarak değer buluyor. Nefsi hisler hep ayakta ve canlı tutuluyor. Cinsellik, tembellik, duygusuzluk, doyumsuzluk teşvik ediliyor. Mânevi bağlar çözülüyor yerine çabucak yıkılabilecek maddî bağlar koyuluyor. Çağdışı damgası yiyen ‘din’ hayâtın kıyısına itiliyor. Kişisel arzular, istekler, hazlar hemen derhal yerine getirilsin denerek genç nesle sabırsızlık aşılanıyor.
Bu gerçekler mevcut ‘eğitimin ve öğretim’in yanlış işlediğinin göstergesi değil mi? Dünyânın neresinde olursa olsun nesillere sunulan eğitimin geniş çerçevede genel ahlâkî değerlerin önemsendiği özelde ise o toplumda vâr olan dînî verilerin ehemmiyet arz ettiği bir tarzda olmalı. Ancak bu şekildeki bilgi ve uygulamalar eğitimde kalıcı ve devamlı olur. Aksi takdirde şimdiye kadar ki olan uygulamaların sonuçlarına katlanmak durumunda kalırız. Bilinen bir gerçektir ki kulların koydukları kural ve kâideler değişkendir. Ama ‘Hakk’ın koyduğu hükümlerse değişmeyen ilâhî gerçeklerdir.’ Neden hâlâ insan ‘BİR’ olanın ‘TEK’ olanın kâidelerine tâbi olmakta direniyor ki insan?
Yeni eğitim-öğretim yılında genç nesle bir eğitimci olarak şunlar verilmeli diyoruz: Çalışmanın en büyük erdem olup, çalışarak başarılı olmanın kişi için büyük bir mutluluk sebebi olduğu tembelliğin, uyuşukluğun yerildiği bir eğitim pozitivitesi sunulmalı gençlerimize. Hırsızlık yapmanın yanlışlığı, israf etmenin zararları, cimriliğin menfiliği işlenmeli eğitimde. Anne-babaya ve büyüklere saygı ve hürmet göstermenin ehemmiyeti mutlaka verilmeli. Başkalarının haklarına tecâvüz etmenin doğru bir davranış olmadığı ve kul hakkının vebâle sebebiyet verdiği detaylarıyla gençlere anlatılmalı. Ayni zamanda ahlâkî erdemli davranışların ve görgü kâidelerinin yaşatılarak yeni nesle aktarılması da lâzım. Yine çevremizdekilerle olan iletişimlerimizde karşılıklı hak ve hukuk gözetilmesi, yardımın ve yardımseverliğin fazileti yaşatılarak benimsetilmeli. Kavgacılığın, nefretin, saldırganlığın değil sevgi ve kardeşliğin önemi eğitimde hâkim kılınmalı. Bütün bunların yanında bilgi ve ilim birikimleri hantallıktan kurtarılarak çocuklarımıza sunulmalı.
Anne ve babaların çocuklarının eğitimine gösterdikleri fedâkarlık ve cefâkarlıkları hem evlatlarımızın hem de yöneticilerimizden bekliyoruz efendim. Tekrar bu eğitim-öğretim yılının memleketimize hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Hayırla kalınız.
Dünyâdaki mevcut insan kalitesine baktığımızda onlara iyi bir eğitim verilmediği kanaatini taşıyoruz. Bu konuda haksız sayılmayız. Etrâfımızda cereyân eden vâhim hâdiseler karşısında insanların gösterdikleri umursamazlık ve duyarsızlık bizleri haklı olarak bu düşünceye sevk ediyor. ‘Bu kadarı da olmaz artık.’ Diyebileceğimiz öyle çok olay var ki; ‘İnsan olan bunları yapamaz.’diyoruz hayretle. Fakat ne yazık ki en çirkin ve en yakışıksız olaylar eğitimli insanlar tarafından işleniyor.
O zaman ‘eğitim’ denince ‘eğitim yılı’ denince şöyle bir düşünmemiz ve bu olguyu incelememiz gerekiyor. Aslında ‘eğitim’ olgusunu evvelâ yetkililer ve ilgililer ele almalı. Her sene eğitimde daha seviyeli adımlar atılmalı. Eksiklikler ivedilikle tamamlanmalı. Hatalar tek tek tespit edip giderilmeli. Eğrilikler düzeltilmeli. Noksanlıklar bitirilmeli. Yeni yetişen nesle daha kaliteli ve daha ahlâkî bir eğitim-öğretim sunulmalı. Hem de en yüksek teknolojiyle. İnsanımız buna lâyık.
İçimizi acıtan bugünkü nesil maalesef müthiş bir ahlâkî girdabın içerisinde! Yıllardır silinmeden yaşayan kalıcı pozitif değerlerimiz son yıllarda varlıklarını devam ettirebilme mücâdelesi veriyor. Sürekli ahlaksızlık pompalayan zamânın popülist kültürü insanlardaki özellikle de gençlerimizdeki mevcut ahlâkî birikimleri silip süpürerek götürüyor. Her şey cinsel obje olarak değer buluyor. Nefsi hisler hep ayakta ve canlı tutuluyor. Cinsellik, tembellik, duygusuzluk, doyumsuzluk teşvik ediliyor. Mânevi bağlar çözülüyor yerine çabucak yıkılabilecek maddî bağlar koyuluyor. Çağdışı damgası yiyen ‘din’ hayâtın kıyısına itiliyor. Kişisel arzular, istekler, hazlar hemen derhal yerine getirilsin denerek genç nesle sabırsızlık aşılanıyor.
Bu gerçekler mevcut ‘eğitimin ve öğretim’in yanlış işlediğinin göstergesi değil mi? Dünyânın neresinde olursa olsun nesillere sunulan eğitimin geniş çerçevede genel ahlâkî değerlerin önemsendiği özelde ise o toplumda vâr olan dînî verilerin ehemmiyet arz ettiği bir tarzda olmalı. Ancak bu şekildeki bilgi ve uygulamalar eğitimde kalıcı ve devamlı olur. Aksi takdirde şimdiye kadar ki olan uygulamaların sonuçlarına katlanmak durumunda kalırız. Bilinen bir gerçektir ki kulların koydukları kural ve kâideler değişkendir. Ama ‘Hakk’ın koyduğu hükümlerse değişmeyen ilâhî gerçeklerdir.’ Neden hâlâ insan ‘BİR’ olanın ‘TEK’ olanın kâidelerine tâbi olmakta direniyor ki insan?
Yeni eğitim-öğretim yılında genç nesle bir eğitimci olarak şunlar verilmeli diyoruz: Çalışmanın en büyük erdem olup, çalışarak başarılı olmanın kişi için büyük bir mutluluk sebebi olduğu tembelliğin, uyuşukluğun yerildiği bir eğitim pozitivitesi sunulmalı gençlerimize. Hırsızlık yapmanın yanlışlığı, israf etmenin zararları, cimriliğin menfiliği işlenmeli eğitimde. Anne-babaya ve büyüklere saygı ve hürmet göstermenin ehemmiyeti mutlaka verilmeli. Başkalarının haklarına tecâvüz etmenin doğru bir davranış olmadığı ve kul hakkının vebâle sebebiyet verdiği detaylarıyla gençlere anlatılmalı. Ayni zamanda ahlâkî erdemli davranışların ve görgü kâidelerinin yaşatılarak yeni nesle aktarılması da lâzım. Yine çevremizdekilerle olan iletişimlerimizde karşılıklı hak ve hukuk gözetilmesi, yardımın ve yardımseverliğin fazileti yaşatılarak benimsetilmeli. Kavgacılığın, nefretin, saldırganlığın değil sevgi ve kardeşliğin önemi eğitimde hâkim kılınmalı. Bütün bunların yanında bilgi ve ilim birikimleri hantallıktan kurtarılarak çocuklarımıza sunulmalı.
Anne ve babaların çocuklarının eğitimine gösterdikleri fedâkarlık ve cefâkarlıkları hem evlatlarımızın hem de yöneticilerimizden bekliyoruz efendim. Tekrar bu eğitim-öğretim yılının memleketimize hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Hayırla kalınız.