Okulların başlayıp evlerin boşalmasıyla anneler rahatça günlerine başladılar. Günler, gündüzler eski yoğunluğunda ayni hızla devam ediyor. Akşamlarda da bir değişiklik yok. Akşamları evler dopdolu. Okuldan dönen çocuklar işten dönen ebeveynlerle akşamlar aile bireylerinin hepsinin berâber oldukları yegâne birlikteliklere sahne oluyor. Bu vakitlerde yemekten sonra genelde günün yorgunluğunu atmak için ekran karşısına geçiliyor. Kanallar gezilerek yeni dizilere bakılıyor. Ailedeki mevcut yapıya göre diziler seçilerek izleniyor.
Yaklaşık seksen dizinin arzı endam ettiği ekranlarda yeni yayın dönemiyle birlikte yeni diziler yerlerini aldılar. Lâle Devri, Sensiz Olmuyor, Umutsuz Ev Kadınları, Aşkı Memnu, Muhteşem Yüzyıl, Bin bir Gece, Çocuklar Duymasın, Fatmagül’ün Suçu Ne? Gibi diziler eskilerle berâber yenileri de artık gösterimde. Küçüğünden büyüğüne hemen tüm aile bireylerinin hep birlikte seyrettikleri bu dizileri incelediğimizde ortak amaç aile bireylerinin mevcut ahlâkî özelliklerini bozmak, değerleri temelden sarsmak mı acaba diye soruyoruz kendi kendimize. Seyrettiklerinin câzibesine kapılıp kahkaha atmaktan veya ‘niye Fatmagül’e şöyle oldu’ diye üzülmekten yahut dizideki renkli hayâta dalmaktan ailede yaptığı tahribâtı önceleri aile pek farkında olup anlamıyor. Ancak zaman içinde seyredile seyredile dizilerdeki çarpık ahlâkî ilişkiler kısa bir süre sonra benimseniyor. Hiç olamayacak veya olmaması gereken şeyler için; ‘Neden olmasın, olabilir canım, hangi devirde yaşıyoruz?’ denmeye başlanıyor. Örneğin, ‘ne var evli bir kadın hoşuna gidiyorsa bir başkasıyla niye berâber olmasın, ne var bunda?’ diyen bir hanım öğretmen arkadaşla yaptığımız tartışma üzerine iki ay neredeyse birbirimizle konuşmamıştık. Düşünebiliyor musunuz? Lisede Fen dersleri veren iki çocuk sâhibi bir evli bayan bunu normal görebiliyor hatta yanına çağdaşlık yakıştırması da yaparak. Bir eğitmen ahlâkı bu kadar ucuza indirgerse varın gerisini siz hesap edin artık! Her türlü ahlaksızlık ‘çağdaşlık’ ve ‘modernlik’ kavramları arasında eritilerek toplum değer yargıları ve sağlam aile ilişkileri bozulmaya çalışılıyor.
Nedir bu dizilerdeki birbiriyle yarışan ahlaksızlığın yaygınlaştırılması çalışmaları? Her bir dizi güya biri diğerinden daha cesur olmak için yarışırcasına en ahlaksız sahneleriyle kendilerine izleyici çekmeye çalışıyorlar. Karısını-kocasını aldatan eşler, tecâvüz sahneleri, kız kardeşleriyle cinsel ilişki yaşayan erkek kardeşler, ayni şekilde baba-kız ilişkileri bir yandan eş cinsellik yansımaları nedir bunlar Allah(c.c) aşkına? Nedir bu ahlaksız zırvalar? Her bir dizide ayrı bir ahlak cinâyeti işleniyor. Bu yoz ilişkileri vermekle, yaymakla bu dizilerin yapımcıları, onları yayınlayan kanallar ne yakışıksız ne âdi bir iş yaptıklarının ne zaman farkına varacaklar? Bu alttan alttan toplumun temeline dinamit koymak demektir. Bu toplumu bozmaktır, değerleri alt-üst etmektir. Sinsi sinsi, tatlı tatlı bu dejenerasyon yapılıyor. Yıllardır her koldan bu necip milletin ahlâkıyla oynanıyor. Bu millet ailesinin ve değerlerinin üstüne titreyen bir milletti. Şimdi ne yazık ki her türlü ahlaksızlık normal görülüyor. Muhteşem yüzyıldaki Şehzâde Mustafa ‘kadın delisi’ olarak gösterilmesi ciğerimizi sızlatıyor. Kendi yaptıkları pespâyelikleri şanlı ecdâda yakıştıran bu ahlâki erdem yoksunu zevâtın çok büyük veballeri var. Şanlı mâzimizi de kirletecek kadar ileriye giden bu yakışıksızlara ‘dur’ demek gerekiyor.
Diziler tüm câzibelerini, tüm ahlaksızlıklarını ortaya dökerek reyting yapma sevdâsındalar hatta ‘ahlaksızlığı yaygınlaştırmada’ yarış hâlindeler. Türkiye’de suç oranlarında özellikle de büyük şehirlerde artış var. Dizilerin çoğunluğunda ‘cinsellik’ ön planda tutuluyor. İnsanların meşru yollardan gidermeleri gereken fıtrî duyguları medya tarafından sürekli istismar ediliyor. Dizilerdeki pervâsızlıklar sokaklara iniyor. İnsan ilişkilerinde en önce cinsellik değerlendirilmesine giriliyor. Evlâdın ana-babasına, tersi de mümkün ahlaksızca istekleri, kardeşler arası yoz ilişkiler, tecâvüzler, aldatmalar bunların yaygınlaştırılmasıyla bütün bir toplumun bozulması, iflas etmesi isteniyor. Medyânın tek amacı bu mu? Böylesi pespâyelikleri yaygınlaştırmak için mi var İletişim Fakülteleri ya da Basın ve Halkla İlişkiler Fakülteleri? Yapmayın Allah(c.c) aşkına azıcık insaf ve vicdan sâhibi olun.
Yeni yayınlanan diziler incelendiğinde; ‘Bazı mihraklar aile kavramını, aşk motifini, kadın-erkek ilişkilerini yozlaştırmak, bozmak ve aşındırmak için planlı olarak çalışıyor.’ Kanaatine varıyoruz. Haksız mıyız? Size normal geliyor mu bunlar? Bu menfiliğin karşısında ne yapılabilir? Diye düşünüyoruz. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) çıkıyor karşımıza. Adını açık açık okuyalım, adı üstünde ekran üst kurulunun vazifesi bu değil mi? Toplumun genel ahlâki değerlerinde aşınma olacağı gerekçesiyle, dizilerin incelenip sakıncalı görülenlerin yayın hayâtına girmesine izin verilmemesi gerekmiyor mu? Her dizi RTÜK tarafından titizlikle incelenerek ‘topluma ahlaksızlık pompalayanlar’ ‘sakıncalı’ gerekçesiyle yayına konmamalı. Bu millet, değerleri ve insan bu kadar ucuz mu? Ahlakla oyna, fıtratla oyna, genlerle oyna! Yeter artık bu oyuna sende dur de!
Bir ara ‘Muhteşem Yüzyıl’ adlı sözüm ona (!) târihi yansıtan, Osmanlı’yı anlatan dizi için ‘Târih yanlı ve yanlış tanıtılıyor. Osmanlı Sultanları cinsellik hastası kişiler olarak lanse ediliyor.’ Diye haykıran halkın haklı taleplerine kulaklar tıkandı. O dizi de yayın hayâtında epey mesâfe aldı, birçok saf zihinler idlâl edildi. Yok mu bu ahlaksızlık pompalayan dizileri durdurmanın yolu?
Dizilerde sürekli işlenen genel ahlak kavramının dışındaki gösterimler çocuk ve genç gelişiminde karakter oluşumunu nasıl menfi etkilediğini ve olumsuz şekillendirdiğini bütün uzmanlar söylüyorlar. Memleketin en ücra köşelerinde seyredilen oradaki çarpıklıklar daha eğitimi oturmamış insanların duygularını nasıl etkileyebileceğini hesap etmek gerekiyor. Yine kişisel gelişimini tamamlayamamış insanların ruhsal yönden yaşayacakları sıkıntılar da düşünülmeli. Bir süre sonra toplumsal travmalar yaşanabilirse suç kimin?
Topyekun toplumun bozulmasına ve yozlaşmasına hizmet eden ahlaksızlık içeren dizilere karşı Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, RTÜK kolları sıvamalı. Artık resmi yoldan bu konuda bir şeyler yapılmalı. Âcilen önlemler alınmalı. Aileler bu dejenerasyondan korunmalı ve kurtarılmalı. Çocuklar, gençler, insanlar doğru ilişkileri tanımalı. Faziletli ahlâkî kavramların yaygınlaşmasına yönelik çalışmalar tez elden yapılmalı.
Saygılar.
Yaklaşık seksen dizinin arzı endam ettiği ekranlarda yeni yayın dönemiyle birlikte yeni diziler yerlerini aldılar. Lâle Devri, Sensiz Olmuyor, Umutsuz Ev Kadınları, Aşkı Memnu, Muhteşem Yüzyıl, Bin bir Gece, Çocuklar Duymasın, Fatmagül’ün Suçu Ne? Gibi diziler eskilerle berâber yenileri de artık gösterimde. Küçüğünden büyüğüne hemen tüm aile bireylerinin hep birlikte seyrettikleri bu dizileri incelediğimizde ortak amaç aile bireylerinin mevcut ahlâkî özelliklerini bozmak, değerleri temelden sarsmak mı acaba diye soruyoruz kendi kendimize. Seyrettiklerinin câzibesine kapılıp kahkaha atmaktan veya ‘niye Fatmagül’e şöyle oldu’ diye üzülmekten yahut dizideki renkli hayâta dalmaktan ailede yaptığı tahribâtı önceleri aile pek farkında olup anlamıyor. Ancak zaman içinde seyredile seyredile dizilerdeki çarpık ahlâkî ilişkiler kısa bir süre sonra benimseniyor. Hiç olamayacak veya olmaması gereken şeyler için; ‘Neden olmasın, olabilir canım, hangi devirde yaşıyoruz?’ denmeye başlanıyor. Örneğin, ‘ne var evli bir kadın hoşuna gidiyorsa bir başkasıyla niye berâber olmasın, ne var bunda?’ diyen bir hanım öğretmen arkadaşla yaptığımız tartışma üzerine iki ay neredeyse birbirimizle konuşmamıştık. Düşünebiliyor musunuz? Lisede Fen dersleri veren iki çocuk sâhibi bir evli bayan bunu normal görebiliyor hatta yanına çağdaşlık yakıştırması da yaparak. Bir eğitmen ahlâkı bu kadar ucuza indirgerse varın gerisini siz hesap edin artık! Her türlü ahlaksızlık ‘çağdaşlık’ ve ‘modernlik’ kavramları arasında eritilerek toplum değer yargıları ve sağlam aile ilişkileri bozulmaya çalışılıyor.
Nedir bu dizilerdeki birbiriyle yarışan ahlaksızlığın yaygınlaştırılması çalışmaları? Her bir dizi güya biri diğerinden daha cesur olmak için yarışırcasına en ahlaksız sahneleriyle kendilerine izleyici çekmeye çalışıyorlar. Karısını-kocasını aldatan eşler, tecâvüz sahneleri, kız kardeşleriyle cinsel ilişki yaşayan erkek kardeşler, ayni şekilde baba-kız ilişkileri bir yandan eş cinsellik yansımaları nedir bunlar Allah(c.c) aşkına? Nedir bu ahlaksız zırvalar? Her bir dizide ayrı bir ahlak cinâyeti işleniyor. Bu yoz ilişkileri vermekle, yaymakla bu dizilerin yapımcıları, onları yayınlayan kanallar ne yakışıksız ne âdi bir iş yaptıklarının ne zaman farkına varacaklar? Bu alttan alttan toplumun temeline dinamit koymak demektir. Bu toplumu bozmaktır, değerleri alt-üst etmektir. Sinsi sinsi, tatlı tatlı bu dejenerasyon yapılıyor. Yıllardır her koldan bu necip milletin ahlâkıyla oynanıyor. Bu millet ailesinin ve değerlerinin üstüne titreyen bir milletti. Şimdi ne yazık ki her türlü ahlaksızlık normal görülüyor. Muhteşem yüzyıldaki Şehzâde Mustafa ‘kadın delisi’ olarak gösterilmesi ciğerimizi sızlatıyor. Kendi yaptıkları pespâyelikleri şanlı ecdâda yakıştıran bu ahlâki erdem yoksunu zevâtın çok büyük veballeri var. Şanlı mâzimizi de kirletecek kadar ileriye giden bu yakışıksızlara ‘dur’ demek gerekiyor.
Diziler tüm câzibelerini, tüm ahlaksızlıklarını ortaya dökerek reyting yapma sevdâsındalar hatta ‘ahlaksızlığı yaygınlaştırmada’ yarış hâlindeler. Türkiye’de suç oranlarında özellikle de büyük şehirlerde artış var. Dizilerin çoğunluğunda ‘cinsellik’ ön planda tutuluyor. İnsanların meşru yollardan gidermeleri gereken fıtrî duyguları medya tarafından sürekli istismar ediliyor. Dizilerdeki pervâsızlıklar sokaklara iniyor. İnsan ilişkilerinde en önce cinsellik değerlendirilmesine giriliyor. Evlâdın ana-babasına, tersi de mümkün ahlaksızca istekleri, kardeşler arası yoz ilişkiler, tecâvüzler, aldatmalar bunların yaygınlaştırılmasıyla bütün bir toplumun bozulması, iflas etmesi isteniyor. Medyânın tek amacı bu mu? Böylesi pespâyelikleri yaygınlaştırmak için mi var İletişim Fakülteleri ya da Basın ve Halkla İlişkiler Fakülteleri? Yapmayın Allah(c.c) aşkına azıcık insaf ve vicdan sâhibi olun.
Yeni yayınlanan diziler incelendiğinde; ‘Bazı mihraklar aile kavramını, aşk motifini, kadın-erkek ilişkilerini yozlaştırmak, bozmak ve aşındırmak için planlı olarak çalışıyor.’ Kanaatine varıyoruz. Haksız mıyız? Size normal geliyor mu bunlar? Bu menfiliğin karşısında ne yapılabilir? Diye düşünüyoruz. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) çıkıyor karşımıza. Adını açık açık okuyalım, adı üstünde ekran üst kurulunun vazifesi bu değil mi? Toplumun genel ahlâki değerlerinde aşınma olacağı gerekçesiyle, dizilerin incelenip sakıncalı görülenlerin yayın hayâtına girmesine izin verilmemesi gerekmiyor mu? Her dizi RTÜK tarafından titizlikle incelenerek ‘topluma ahlaksızlık pompalayanlar’ ‘sakıncalı’ gerekçesiyle yayına konmamalı. Bu millet, değerleri ve insan bu kadar ucuz mu? Ahlakla oyna, fıtratla oyna, genlerle oyna! Yeter artık bu oyuna sende dur de!
Bir ara ‘Muhteşem Yüzyıl’ adlı sözüm ona (!) târihi yansıtan, Osmanlı’yı anlatan dizi için ‘Târih yanlı ve yanlış tanıtılıyor. Osmanlı Sultanları cinsellik hastası kişiler olarak lanse ediliyor.’ Diye haykıran halkın haklı taleplerine kulaklar tıkandı. O dizi de yayın hayâtında epey mesâfe aldı, birçok saf zihinler idlâl edildi. Yok mu bu ahlaksızlık pompalayan dizileri durdurmanın yolu?
Dizilerde sürekli işlenen genel ahlak kavramının dışındaki gösterimler çocuk ve genç gelişiminde karakter oluşumunu nasıl menfi etkilediğini ve olumsuz şekillendirdiğini bütün uzmanlar söylüyorlar. Memleketin en ücra köşelerinde seyredilen oradaki çarpıklıklar daha eğitimi oturmamış insanların duygularını nasıl etkileyebileceğini hesap etmek gerekiyor. Yine kişisel gelişimini tamamlayamamış insanların ruhsal yönden yaşayacakları sıkıntılar da düşünülmeli. Bir süre sonra toplumsal travmalar yaşanabilirse suç kimin?
Topyekun toplumun bozulmasına ve yozlaşmasına hizmet eden ahlaksızlık içeren dizilere karşı Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, RTÜK kolları sıvamalı. Artık resmi yoldan bu konuda bir şeyler yapılmalı. Âcilen önlemler alınmalı. Aileler bu dejenerasyondan korunmalı ve kurtarılmalı. Çocuklar, gençler, insanlar doğru ilişkileri tanımalı. Faziletli ahlâkî kavramların yaygınlaşmasına yönelik çalışmalar tez elden yapılmalı.
Saygılar.