Dün önemli bir gündü Türkiye için, çünkü önemli bir toplantı yapıldı Ankara’da.
Önemli bir gündü, çünkü dün Milli Görüşçüler Saadet Partisi’nin Milli Görüş’ün 2. Elli Yıl temasıyla
Saadet Partisi’nin 7’nci olağan kongresini yaptılar.
Kongre hakkında pek çokları yapılacakta ne olacak türünden bir düşünceye sahip olabilirler.
Yani toplanacaklar, konuşacaklar ve dağılacaklar diye geçiştirmeye çalışabilirler.
Ancak tabir caiz ise kazın ayağı öyle değil.
Geçmişte böyle olmadı bu günde gelecekte de böyle olmayacak.
Özellikle 28 Şubat’ın lanetli günlerinde Milli Görüş düşüncesini betona gömme düşüncesi taşıyanların ekmeklerine yağ sürercesine Milli Görüş’ü bölerek kendilerine bir ikbal fırsatı çıkarmak amacıyla hareket edenler de o günlerde tıpkı bu günlerde bazılarının dediği gibi toplanır dağılırlar demişti.
Sonraki parti kapatma davalarından sonra da aynı olumsuz düşünceyi paylaşanlar vardı.
AKP’nin 17 yıllık bir iktidar süreci bile yaşayamadan ANAP gibi olacağını bekleyenler bile Milli Görüş bir daha toparlanamaz diyenler olmuştu.
Kader hükmünü icra etti ve geçmiş dönemde yanılanlar bu dönemde de yanıldılar.
En çokta dış güçler diye şikâyet ettikleri stratejik dostları tarafından sık sık yanıltıldıklarını söyleyenler yanıldı.
Bu günkü gelinen süreçte Milli Görüş’ün atlattığı bunca badire ve bölünmelerden sonra ana gövde olarak Merhum Erbakan Hoca’nın kurduğu Saadet Partisi ile dimdik ayakta olduğu, bölünme parçalanma bekleyenlerin ise bölünme telaşı ile akla hayale gelmedik ayak oyunlarına başvurdukları görüldü.
Çünkü Milli Görüş siyaset sahnesinin vazgeçilemez nirengi noktası olmuştur ve bundan böyle hem eski partiler hem de yeni kurulacak partilerin bu hususu dikkate almadıklarında yok olacakları görülmüştür.
Çünkü bu ülkenin gelişmesi ilerlemesi ve büyümesi için gerekli olan politikalar konuşulduğunda üretimin arttırılması, israfın önlenerek tüketime dayalı bir politika yerine montaj yerine özellikle dış satıma yönelik üretimi destekleyen bir politikanın uygulanmasını isteyen tek görüşün Milli Görüş olduğu görülmüştür.
Çünkü önce ahlak ve maneviyat prensibi ile başlatılmayan milli eğitim politikaları sonucunda vatanına milletine hizmet edecek neslin yetiştirilebileceği aksi durumda ise bu günden daha kötü bir hale gelen gençliğin amaçsız, ruhsuz ve benlik siz bir şekilde günü kurtarmaya dönük çabalardan başka bir şey düşünmeyen gençlik ile ülke güvenliğinin bile tehlikeye düşeceği bir kez daha görülmüştür.
Daha açıkçası son Suriye harekâtı ile Milli Görüşü red edenler Yahudi ve Hıristiyanlara şirin görünmek için gereğinden fazla zorlanırlarken Milli Görüşçülerin ; “Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin, onlar birbirinin dostudur. Kim onları dost ve yaran edinirse onlardandır” ayeti kerimesinin ifadesi doğrultusunda kendilerine yine ayeti kerime hükmü gereği “Müslümanların dostu sadece Allah(cc) Peygamberi(sav) ile namazını kılan ve zekâtını veren Müslümanlardır” diyebilen yegâne topluluk oldukları bir kez daha belirgin hale gelmiştir.
Milli Görüş: Hareketi batılı siyonist haçlı ittifakına başkaldırının adıdır.
Yusuf İslam’ın diliyle Milli Görüş: Ağıtların Kürtçe, Türkçe ve Arapça, zafer çığlıklarının İngilizce ve İbranice olmasının engellenme çabasıdır.
Milli Görüş: Müslümanların Ekonomik ve Savunma işbirliğinin adıdır.
Köln Belediyesi Başkanı Fritz Schrama’nın diliyle Milli Görüş: Köln'ün Avrupa'da İslam'ın başkenti durumuna gelmesinin adıdır.
Milli Görüş: Dünyaya zulmün değil adaletin hâkim kılınması çabasıdır.
Milli Görüş: Müslümanların Avrupa toplumuna entegre olması adına asimile edilmelerinin önündeki en büyük çabadır.
Milli Görüş: İktidarların İslâm’ın kurallarını değiştiremeyeceğini savunmaktır.
Milli Görüş: Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni Bir Dünya kurma erdemine sahip olmaktır.
Ezcümle Milli Görüş: Fitne zamanında elde tutulan kor ateşin adıdır.