"Yazılarımın Birinde Mümince Olmayan Cümle Bulsunlar, Yazı Yazmayı Bırakırım"

Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İhsan Yılmaz, ABD'de yaptığı bir konuşmayı çarpıtarak kendisini linç edenlere cevap verdi. Zaman gazetesindeki 'Yorum' sayfasında 'Havuz medyasının beni linç etmesine cevabımdır' başlıklı bir...

Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İhsan Yılmaz, ABD'de yaptığı bir konuşmayı çarpıtarak kendisini linç edenlere cevap verdi.

Zaman gazetesindeki 'Yorum' sayfasında 'Havuz medyasının beni linç etmesine cevabımdır' başlıklı bir yazı yazan Doç. Dr. İhsan Yılmaz, Türkiye'yi ABD'de şikayet etme gibi bir algı oluşturulduğunu ifade etti.

Yılmaz, "Türkiye’de başka, yurtdışında başka konuşuyor, yabancılara laikçi, Kemalist gibi konuşuyor diyenlere internetteki 7-8 yıllık Today’s Zaman arşivim açık. Yazıların hepsi İngilizce ve tüm dünyada okunuyor. Bir tanesinde, mümince olmayan bir cümle bulsunlar, yazı yazmayı bırakırım. Bir tane yazımda Kemalist ya da laikçi bir tavrım olduğunu göstersinler... Aksine, yazılarımın çoğunda İslam’dan, Peygamber Efendimiz’den (sas), dindarlığımdan, eşimin başörtüsünden, Hizmet’ten, canımdan aziz bildiğim Hocam’dan, devler devi Bediüzzaman’dan iftiharla bahsediyorum." dedi.

Doç. Dr. İhsan Yılmaz'ın yazısı şöyle:

"Eylül başında bir dizi akademik faaliyet için ABD’yi ziyaret ettim, herkese açık konuşmalar yaptım. Konu, Türkiye’nin iç ve dış politika sorunları idi. Hizmet Hareketi’ne atılan darbeci, hain, haşhaşi gibi iddialara açıklık getirmek ve Türkiye’de nelerin neden yaşandığını analiz etmek amacında idim. Hükümet çevrelerince kafaları karıştırılmaya çalışılan yurtdışındaki Müslüman, gayrimüslim ilgili herkesi bilgilendirmeye çalışan analizlerimi dilim döndüğünce anlattım. Dinime zarar verecek, ülkemi şikâyet edecek hiçbir şey yapmıyorum. Geçmişin otoriterleri militaristleri nasıl analize tabi tuttu isek, bugünün iktidarını da analiz etmek, eleştirmek hakkımız. Yurtdışına gidip de, Hizmet’i darbeci, hain, gayri İslami, haşhaşi vs. ilan eden, bunu gidip yurtdışında anlatan, Gülen’i sınır dışı edin diyen hükûmet yetkilileri... Bizler de dilimiz döndüğünce kendi açımızdan Türkiye’de ne olup bittiğini savunma temelli, insanların kafası karışmasın, Hizmet’e suizan beslemesin diye anlatıyoruz. ABD’deki konuşmalarımı dinleyenlerin arasında diğer ülkelerden pek çok Müslüman da vardı. Günümüzde, yurtiçi, dışı diye bir ayırım kalmadı, her yerde doğru bildiğimizi anlatmalı değil miyiz? İktidarı yurtdışına şikâyet eden de yok zaten, işimiz analiz yapmak. Twitter’a yasak koymuş ve CNN muhabirini canlı yayında gözaltına almış bir iktidarı, Türkiye’de binlerce elçilik görevlisi ve yüzlerce gazetecisi olan Batı’ya gidip de kötüleme zahmetine de gerek yok zaten!

Geçen çarşamba, iktidar medyasının bir kanalı (A Haber), Washington’daki bir saatlik konuşma ve soru cevabımın birkaç dakikasını kesip yapıştırarak, benim Türkiye’ye ihanet ettiğimi iddia etti ve peşinden, pek çok iktidar TV’si ve gazetesi ayni iftiraları peş peşe tekrar etmeye başladılar. Yüzlerce, “münafık, hain, kâfir, Lawrence” vs. diyen Twitter mesajı ve e-mail aldım. A Haber, dakikalar boyunca görüntümü gösterip, alt yazıda “Paralelci Prof. ABD’ye gidince laik oldu” ve “Paralel yapı: Türkiye’de alkol yasaklanıyor” diye yazdı. Beni bu iftira ve yalanlarla dolu program öncesi ve sonrası hiç kimse arayıp sormadı. 2 aydır internette olan konuşmamın tamamını hiç kimse dinlemeye bile zahmet etmedi.

Upuzun konuşmamdan A Haber’in yaptığı alıntılar bile aslında iddia edilen yalanlardan hiçbirisini doğrulamıyor. Aşağıda, A Haber’in benim cümlelerimi tercüme edip, alt yazıda yansıttığı hali var:

“Türkiye’de iktidar giderek otoriterleşiyor. İktidar partisi, en azından içlerinden bazıları, İslamcı geçmişlerine geri dönüyorlar. 2011’den itibaren, Erdoğan ve bazı arkadaşları, eski İslamcı pratiklerine geri dönüyorlar. Homojen tek tip bir sekülerleşmiş ulus yaratmaya çalışan Kemalistler gibi, Erdoğan da tek tip bir dindar ulus yaratmaya çalışıyor. Dini okullar, imam hatip okulları açmaya devam ediyorlar. Geçen hafta merkezi yerleştirme sınavı vardı ve binlerce öğrenci istemedikleri halde bu okullara yerleştirildiler. Öğrencilere başka okulları seçme tercihi bırakılmıyor. İran’dakine benzer bir şekilde, İran kadar otoriter değiller henüz, devletin gücünü kullanarak insanların düşüncelerini değiştirebileceklerini zannediyorlar... Yeni bir kanun var, saat 10’dan sonra alkol satışını yasaklayan. Batı ülkelerine benzer şekilde, Batı ülkelerinde de olan seküler bir uygulama. Sizde de böyle uygulamalar var. Fakat, Erdoğan bunu şöyle bir şekilde sundu: Kur’an alkolü yasaklar, içemezsiniz. Bunu kolaylıkla seküler bir meşruiyet çerçevesinde açıklayabilirdi. Fakat o kendi dindar çevresine “bakın sekülerlere bir şey yapıyorum, onlar bu cezayı hak ediyor” mesajı vermiş oldu.”

Tüm bu cümleleri ekranda gösterdiler ancak buna rağmen söylemediğim şeyleri bana rahatça atfettiler. Programda Mahmut Övür, bu görüntüleri göstermeden önce şu cümleleri kurdu: “AKP’ye İslamist hatta cihadist denilmişti. Onlardan birisi İhsan Yılmaz. Şöyle bir şey söylüyor: AKP hükümeti, Türkiye’de alkolü yasakladı.”

Konuşmamın yukarıdaki kısmı gösterildikten sonra A Haber’deki yorumcular peş peşe şunları söylüyor:

Nagehan Alçı: “ABD’yi Türkiye İslamileşiyor diye korkutacak şekilde ne varsa her şeyi art arda... yalanlar içinde... tipik bir kime konuşursan ona göre şerbet ver... utanç verici”

Hilal Kaplan: “Aynı İhsan Yılmaz, şeyden de bahsediyordur, dünyanın 160 ülkesinde İslam davasına Hizmet etmek için okullarımız var, ne güzel İslam şuuru ile bilinçli öğrencilerimiz yetişecek... Burada, herkesi imam yapıyorlar diyor. Yurtiçinde de yazdığı yazılarda İslamcılıktan çok neo-Kemalist diye adlandırıyor AK Parti’yi ki liberal tayfa etkilensin. Yurtdışına AK Parti, El Kaideci diyor. Yurtiçine İrancı.

Alçı: Yurtiçinde, ahlaki çöküntü var, muta nikâhı var diyorlar.

Hikmet Genç: Yalan söylüyor. Bu kadar ahlaksız yalan söylemek... Şunun söylediklerini Emin Çölaşan yazmıyor. Bu adam kim diye sorsanız, konuşmasına bakınca, çok ciddi ultra-laik, kökten Kemalist... Erdoğan, bunu Kur’an’a bağladı diyor. Bu kadar ahlaksızca yalan söylenmez. Böyle bir şey olmadı. İhanet kelimesini kullanmam ama şu adam, tamamen Türkiye düşmanı, Türkiye’nin ne kadar kötü ve karanlığa gittiğini anlatmaya çalışan... Bu ihanet, hainlik böyle bir şey.

Konuşmamın kendi verdikleri kısmında bile söylediklerinin neredeyse hiçbiri olmadığı halde algı operasyonu yapıyor; onlara inanmaya hazır milyonlarca kişiye malzeme vererek beni benim üzerimden Hizmet Hareketi’ni şeytanlaştırmaya çalışıyorlar. Ben AKP’ye asla cihadist ya da El Kaideci hiçbir zaman demedim. İslamcı bile demedim, neo-Kemalist de demedim. “Liberal tayfa” bana kanacak çocuk mu, onlar bu ülkede yaşamıyor mu zaten? 2011 sonrası AKP’ye Kemalo-İslamist dedim. Konuşmamın bu kısmında yok ama baş kısımlarında, Kemalistlerin Türkiye’de dindarlara ve başkalarına yaptıkları eziyetleri, devlet gücü ile onları dönüştürmeye çalışmasını anlatıyor ve AKP’nin de benzer şeyleri dini bir görüntü ile yaptığını izah ediyorum. Buna da Kemalo-İslamist diyorum. Hem Türkçe, hem İngilizce böyle çok yazı yazdım, konuşma yaptım. Herkesi imam yapıyorlar falan dediğim de yok. Anlatmaya çalıştığım, kâğıt üzerinde olmayan ama pratikte insanların şikâyet ettikleri, meslek lisesi olarak çoğunlukla imam hatip açılıyor olması ve pratikte öğrencilere seçenek bırakılmıyor oluşu. “Türkiye’de herkes zorla imam hatibe yollanıyor” desem salondaki Türkler, Türkiye uzmanları, gazeteciler, farklı Müslüman ülkelerin elçiliklerinden kişiler ve hatta bana söylendiği kadarı ile AKP’nin think tank’i SETA DC’den katılan kişiler, beni orada rezil ederlerdi. Sistemin tercih yapmayanları otomatik olarak kendileri istemeseler de imam hatibe yönlendirdiğini söylemeye çalışıyordum. İmam hatip açılmasına değil, devlet eli ile insanların istekleri rağmına buraya kayıt ettirilmesine itiraz ediyorum. Yeni imam hatipler talep ve ihtiyaç varsa açılır. Ancak, devlet, zaten kurulu başka okulu, velilerin rızası olmadan bir gecede imam hatibe çevirirse, bu bazı insanlara din adına eziyet etmek olur ve sevdirmek yerine nefret ettirirsiniz. Bu tür olaylar yaşanıyor. Benim evimin köşesindeki okula aynen böyle oldu.

Alkol ile ilgili hakkımda söylenenlerin ve A Haber’in alt yazısının tamamen yalan ve iftira olduğu zaten çok açık. Bunun için konuşmamın tamamını da dinlemeye gerek yok. A Haber’in verdiği kısmında bile ne dediğim çok net. Erdoğan’ın dini bu işe karıştırmasına itiraz ediyorum ve bu kadar tecrübeli bir siyasetçinin bu konuda İslam’da yasaktan bahsetmesinin basit bir hata olmayacağını, toplumu germe planının parçası olduğunu düşünüyorum. “Camide içki içtiler” ve “Kabataş’ta başörtülü bacıma saldırdılar” yalanları ile birlikte düşünün tüm bunları. Koskoca başbakan, “dinin yasakladığı” lafını kullanınca, bu ülkede biz dindarlar bundan rahatsız olmasak da (çünkü alkol evet haramdır), bu ülkede milyonlar rahatsız olur, ülke gerilir, iç barış zarar görür. Erdoğan, bu cümleyi 2005’te kurar mıydı? Dilinin, İslamcı bir dile evrildiğini söylüyorum. Bu düzenlemeyi seküler bir dille anlatmak çok kolay iken, başbakan, kendi tabanına oynayıp, ülkeyi din üzerinden germemeliydi diye düşünüyorum. Erdoğan asla böyle bir şey demedi diyenler su linkteki meclis konuşmasına baksınlar: http://www.cnnturk.com/2013/turkiye/05/28/basbakan.iki.ayyasin.yaptigi.muteber.de/709778.0/

Erdoğan, “İki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber de dinin emrettiğinin neden reddedilmesi gerekiyor.” diyor. Bunun kendi seçmenine yeteri kadar İslamcı mesaj verdiği çok açık. Dindar seçmeni, “Erdoğan, dinimiz için bir şey yapıyor” diye düşünüyor. Aslında, yapılan uygulamanın dediğim gibi dinle hiçbir ilgisi yok, Batı ülkelerinde de olan bir düzenleme. Burada aslında, İslam’ı gereksiz yere tartışmanın ortasına çeken ve yıpratan Erdoğan, korumaya çalışan ise benim.

İslamcılıktan ben imanıma dil uzatan Hayrettin Karaman gibi, İslamlaşmayı anlamıyorum. Bence İslamcılık, İslam’ın siyasete alet edilmesidir. İslamcılık iktidarı ele geçirip, toplumu devlet gücü ile dindar yapmanın ideolojisidir. Bu hem dine zarar verir (bugünlerde olduğu gibi), hem de insanları riyakâr yapar. İran’da yapılan bunun bir türüdür. Türkiye, elbette İran’dan pek çok açıdan farklıdır ancak İslamcılığın tepeden inmecilik gibi, dini siyasete alet etmek gibi bazı ortak noktalarını her yerde gözlemlemek mümkündür.

“Türkiye İranlaşıyor” diye bir sözüm hiçbir zaman olmadı, orası gibi otoriterleşiyor ama henüz o aşamada değil diyorum. Türkiye’nin asla İran olmayacağını ben yıllarca anlattım ve anlatıyorum zaten. Tamamen farklı iki ülke. İkinci evimiz vs. de asla olamaz. İnsanların İslamileşmesine bir mümin olarak karşı olmam düşünülemez. Ancak, bunun devlet eli ile yapılmasının, aynen İran’daki gibi insanları mürailiğe, ikiyüzlülüğe sevk edeceğini savunuyorum. Bu alan sivil topluma, cemaatlere vs. bırakılmalı diyorum. İslam’ın özüne uygun olanın bu olduğuna inanıyorum.

Kaplan, Alçı ve diğerleri şunu bilsin: Mısır’da da, Pakistan’da da konuşmalar yapıyorum, Today’s Zaman yazılarım her yerde yayınlanıyor. Her zaman her yerde hep benzer şeyleri söyledim. Bir, içim dışım bir, fikrim hür vicdanım hür. İki, böyle olmasa ve vicdansız bir iki yüzlü olsam bile global bir köy olan dünyada, bir yerde başka başka türlü yerde başka konuşmanın elbette ortaya çıkacağını bilecek kadar bilgim, birikimim ve zekam var. Türkiye’de başka, yurtdışında başka konuşanları, kendi çevrelerinde aramalarını tavsiye ederim. Bol örneğini bulacaklardır. Mesela, AKP Genel Başkan Yardımcısı Osman Can’ın İngiliz gazetesi Financial Times’ta Hizmet için “laikliğe aykırı hareket ediyorlar” diye yazdığını henüz unutmadık.

Türkiye’de başka, yurtdışında başka konuşuyor, yabancılara laikçi, Kemalist gibi konuşuyor diyenlere internetteki 7-8 yıllık arşivim açık. Yazıların hepsi İngilizce ve tüm dünyada okunuyor. Bir tanesinde, mümince olmayan bir cümle bulsunlar, yazı yazmayı bırakırım. Bir tane yazımda Kemalist ya da laikçi bir tavrım olduğunu göstersinler... Aksine, yazılarımın çoğunda İslam’dan, Peygamber Efendimiz’den (sas), dindarlığımdan, eşimin başörtüsünden, Hizmet’ten, canımdan aziz bildiğim Hocam’dan, devler devi Bediüzzaman’dan iftiharla bahsediyorum. Bu perşembe günkü Today’s Zaman yazımda da AKP’ye hodri meydan dedim ve ülkeyi yeteri kadar İslami yönetmiyorsun; İslam’da genelev haram, piyango, loto, toto, ganyan, faiz haram, yalan dolan, iftira, yolsuzluk haram... Bunları hemen yasakla ve yasakları etkin uygula, diye yazdım. AKP’ye, özel imam hatip liselerine izin ver ki tek tip imam hatip yetişmesin, her cemaat, fırka, hizip, tarikat imam hatip açabilsin diye samimi bir çağrıda bulunuyorum. Yazım İngilizce’ydi, ABD’liler de, AB’liler de okudu, okuyacak. Hadi bakalım görelim kimin derdi İslam, kimin derdi devlet eli ile kafasına uygun tek tip vatandaş yetiştirmek..." CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Türkiye Haberleri