Teknolojinin kozmetiğe dokunduğu ve bilimin de tüm ihtişamiyla bu sektörde arz-ı endam ettiği yerde, çılgınca talep gören ortak bir arayış ve uğraş var artık: insanları, doğal hallerinden daha genç ve güzel göstermek!
Gençlesme ve güzelleşme uğrunda harcanan deli gibi bir efor ve avuçlar dolusu para...
Elbette bu arzu, cok eski yıllardan bu yana zaten hep vardı. Yeni değil. Kleopatra'nın gizli gençlik ve güzellik formüllerini duymuş olmalısınız örneğin. Fakat şimdi... Bilimde yükselen bir ivmeyle kat edilen yolları düşündüğünüzde, hiç olmadığı kadar çok sayıda yeni ve çeşitli reçeteler sunuluyor, gençleşip güzelleşmek isteyen ve bu uğurda denemeyeceği yol bulunmayan, engel ve bütçe tanımayan sayısız kişiye.
Kemerli burnunu 'törpületmek' isteyip, bunu, nefes alamama gibi bir sağlık sorunu kisvesine bürüyen 20 yaş altı genç kızlar ve erkekler ve zaten burunlarını takıntı haline getiren bilimum yaştakiler, yüzünü gerdirip zaman çizelgesinde geriye doğru adım atmak isteyenler, fit bir vücuda kavuşmayı hedefleyen erkeklerin kullandığı protein tozlarını ve besin takviyelerini saymayayım, karnından aldırdığı yağları -sanki çok güzel bir şeymiş gibi- kalçasına enjekte ettiren çılgın hanımlar, en çok kullanılan alan olan yüz bölgesine uygulanan botokslar, dolgular, vitamin iğneleri falan işte... Ya duymuş ya da uygulamışsınızdır bunlardan birini ya da bazılarını.
Yüz hatları konusunda kuzey ve batı ülkelerini emsal gören güzellik anlayışının, konu dolgun vücut hatlarına gelince hoop Brezilya'ya kayması, yine de incelikten ve zarafetten taviz vermeyen anlayış, evet genelde kadın bedeni üzerinden pazarlanan bu idealler, tüm bunları şimdi erkeklerin de talep etmesi; iki cinsin de bunları hem görmek hem de göstermek için çabalaması... Ne bileyim işte... Bizler ruhları olan bedenler miyiz sanki, bedenleri olan ruhlar olmamızdan ziyade? Fani olan bedene yapılan bu yatırımlar, ebedi olan ruhların önemini gözümüzde yitirmemize sebep olmuyor mu, bir şekilde?
Sosyal medya kullanıcıları görmüş olmalılar: ünlü kişilerin gençlik halleri ile şimdiki hallerinin kıyaslanmasını amaçlayan fotoğraflar ve videolar üst üste gözümüze sokulur genelde. Yaşlanmak bir suçmuş, bir ayıpmış gibi... Nicedir isyan ettiğim bu gençlik ve güzellik -ama daha çok da 'gençlik'- konusunu kaleme almayı kaçınılmaz hale getiren de bu çeşit yaklaşımlar ve yaşlanma gerçeğine karşı getirilen bu ahlı vahlı yorumlar oldu. Düşünsenize: "Yakaladık! X Hanım/Y Bey, yaşlanmış!"... Ne de yüz kızartıcı bir suç işlemiş! Büyük ayıp!
Kemerli bir burnun, ince dudakların, yaşlanmış bir cildin, sarkmış vücut bölgelerinin, doğanın bir kuralı olduğunu kabullenmek, ruhumuza ve kişiliğimize yatırım yapmamızın önemini hatırlatacaktır bizlere belki. Ne oldu? Dünya bizim anavatanımız mı sandınız? Kazık mı çaktınız? Ya da, bedenleri olan ruhlar olduğumuzu değil de ruhları olan bedenler olduğumuza mı inandınız yoksa?
Bırakın da insanlar huzur içinde yaşlansınlar.