Yasal ile helal

Süleyman Küçük

Profesör Alev Alatlı’nın Cumhurbaşkanlığınca verilen Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde 2014 Yılında yaptığı konuşma “HER YASAL HAK, HELAL DEĞİLDİR.” Sözü ile başlar.

Devamında ise “Ne demek istiyorsun?” diyecekler için şunları demek istiyorum diyerek devam eder:

Asıl olan, hakkın eda edilmesi olmalıdır; asıl olan helalleşmek olmalıdır, helalleşmek olmalıydı.

Çünkü helalleşmek, mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıydı bu toplumda.

Çünkü her yasal hak, helâl değildir ve olamaz.”

Ödül töreninde söylenen bu sözler daha doğrusu Müslümanların yaşadığı toplumlarda kural haline getirilmesi gereken bu hususlar kişisel işlemlerde geçerli olduğu gibi toplum ile ilgili işlemlerde de geçerlidir.

Mesela Hz. Peygamberimizin(sav) sahih hadisinde belirttiği gibi köyden gelen ve henüz şehirdeki pazardaki geçerli fiyatları bilmeyen bir köylünün elindeki malı piyasa fiyatlarından daha aşağı almak gibi bir gayretin içinde olmak meri hukuka göre geçerli olsa da Müslümanların kendi aralarındaki muamelelerde geçerli olan şeri hukukta helal olmaz.

Bunun gibi belediyelerden onaylı İmar ruhsatı olan bir müteahhit, bir taraftan sözleşme yaptığı arsa sahiplerinin hakkına, diğer taraftan ise şehrin tarihi geçmişine ve ekonomik geleceğine ihanet edercesine yaptığı türlü oyunlarla kamu hukukuna tecavüz ederek yaptığı inşaatlar kanun karşısında geçerli olmasına karşın, helal değildir.

Devlet, hükümet ve Belediye tarafına gelince sonuç yine aynıdır.

Şehirlerin gelişmesi ve büyümesi anlamında olan imar palanları yapılırken belirli kesimler baskı altında tutulurken belirli kesimlerin öne çıkarılması da kanuni olmasına rağmen hak hukuk açısından helal olmadığı gibi aynı zamanda toplumsal zulümdür de.

Yiyecek içecek sektöründe durum biraz daha vahim gibi görünüyor.

Temel problemden başlayacak olursak aklımıza ilk sırada alışveriş merkezleri gelir.

Hani şu kendilerini alışveriş cenneti diye tanıtan alışveriş mekânları.

Domuz eti ve içki satan alışveriş merkezlerinden alış veriş yapmak kanuna uygun olsa da Müslümanlar açısından helal değildir ve zulümdür.

Tıpkı aldığı ürünün helal olup olmadığını araştırmak yerine ürünün üzerinde gördüğü koşer ibaresinin bulunmasının yasal olduğu anlamına geldiğini yeterli görmenin de zulüm olduğu gibi.

Ya da ekmek başta olmak üzere kıvam artırmak ve raf ömrünü uzatmak için hamura veya ürünün içerisine kanserojen madde katan ekmek ve gıda üreticisinin tarım bakanlığından aldığı iznin yasal olmasına karşın, ürünün sadece tüketilen kısmının yanında ambalajı itibarıyla da helal olmayabileceği gibi.

Alev Alatlı’nın ifadesiyle “21.yüzyılın en yaman toplumsal projesi; Helâl olanı, yasal olanla örtüştürmek olsa gerektir.”

Ya da mefhumu muhalifiyle “yasal olanı helal da oldurabilmek.”

Çünkü İslami anlamda helal gıda, Müslümanların olmazsa olması olmak zorundadır.

Her ne kadar helal gıda kavramı son yılların en güncel konuları arasına girmiş olsa da Müslümanların çoğunluğunun üretimden tüketime kadar geçen her safhanın helal olup olmadığına dair talepleri yeteri kadar karşılık bulmamıştır.

Hem kendileri hem de aileleri için helal ve kaliteli gıdaları tüketmenin yanında helal gıda üretimini toplum adına güvence altına almak Müslümanlar için sadece dini bir yükümlülük olarak değil aynı zamanda sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez önemdedir.

Buna karşın hem kişisel hem de toplum olarak helal gıdaya olan ilgi ve talebin arttığı ifade edilmesine karşılık ülkemizde ve dünyada baskı grupları olarak görülen sivil toplum örgütlerinin de konuyla ilgileri yeterli ölçüde olmamıştır.

Ekonomik kaygıların insanlar ve toplumlar için birinci sıraya çıktığı ve hayat şartlarının insanlara düşünme ve tercih etme imkânını vermediği bu günlerde gıda sanayiinin ulaştığı teknolojik seviye gıdaların üretimden ambalajlanmasına kadar her aşamada helallik konusunu geçmişe göre daha önemli hale getirmiştir.

Bunun en önemli nedeni insanlara dayatılan dünyadaki gıda üretiminin yetersizliği yalanı ile gerek insanların tükettiği gıda ürünlerinde gerekse de gıda üretiminde temel girdi olan hayvanlara verilen yemlerde genetiği değiştirilmiş ürünler ve helal olmayan katkı maddelerinin kullanılıyor olmasıdır.

Müslümanlar için helal ve sağlıklı gıdalara ulaşmak hiçbir zaman vazgeçilmeyecek yaşamsal bir haktır.

Bu hakkın yerine getirilmesinde tüketiciler kadar üretimin her aşamasında bulunan her kesimin sorumluluğu verdikleri emekten bile daha büyüktür.

FARKINDA MIYIZ?

Dünyadaki gıdaların kaynağının ve çeşitliliğinin artması ile uluslararası ulaşım imkânlarının gelişeceği ve dolayısıyla uluslararası ticaretin artması ile de küresel refah seviyesinin artacağı yalanı helal olmayan gıda üretiminin temel propaganda aracı olmuştur.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.