Evet, efendim işte bir rahmet iklimine daha girdik. Yarın nasipse Receb’in biri. Biz Müslümanlar için güzel günler bir bir sırada, geliyorlar. Rabb’im nasip ederse inşaALLAH bu üç ayları dolu dolu idrak ederek yaşamaya azm edelim, kendi kendimize söz verelim. Çünkü ömür bu, gün geçtikçe sona doğru yaklaşıyoruz. Eli boş gidilmez gidip de ebedi kalınacak mekâna. Cenâb-ı Hak hayırla, bereketle gelecek mübârek günleri değerlendirmeyi bizlere ihsan etsin. Fazlından cömertçe hânemize yazdırsın. Mübârek aylarımızı ibâdetlerle, oruçlarla, infaklarla geçirtsin.
Üç ayların yeni başladığı bu günden kendimizi, şimdiye kadar ki olan hayâtımızı şöyle bir süzgeçten geçirelim. Tâbiri câizse üç aylarda kalbe bir format atmalı. Zira senenin diğer aylarında ve günlerine belli ki gözler, kulaklar, yürekler kirleniyor. Maalesef zihinler pek çok lüzumsuzla işgal altında. Gün boyu bizi ilgilendirmeyen haberlerle fikriyâtmız zedeleniyor. Tabi bu hal ister istemez rûhumuzu da etkiliyor. Neticede ruh kendisinden beklenene ulaşamıyor, isteneni sergileyemiyor. Çünkü kirli bir ruh ve kirli bir bedenden güzellikler sâdır olmaz.
O halde işte fırsat yine bir arınma mevsimine girdik. Yarın Receb’in biri. Hemen oruçlarla bedenimize ve rûhumuza bir coşku sunalım. Oruç insanın tüm âzâlarına bir derlenme-toparlanma imkânı sunar. Bilhassa orucu dile tutturursak çok kazançlı çıkarız. Oruçlu iken insan günah işlememek için tüm davranışlarına daha bir dikkat ediyor, teyakkuzla konuşuyor. Normal günlerde insan konuşurken dikkatsizce ortalığın verdiği gevşeklikle Müslüman olma bilincinden uzak gafletle konuşabiliyor. Bu sebeple akıl sâhipleri olarak kendimizi bir çek etme imkânı sunması için üç aylardan en kâmil mânâda istifâde etmeliyiz.
Geçen hafta öğrenci kızlarımızdan birisi kendi aralarında bir üç aylar çizelgesi hazırlamışlar bana da gönderdiler. Çok hoşuma gitti. Kirlilik, günah yanı başlarında oluk oluk akarken onların böyle ibâdete yönelme çabaları doğrusu takdirimi topladı. Daha önce Konya’mızda da böyle bir çaba olmuştu. Sizlere de emsal teşkil etmesi için biraz muhtevadan bahsetmek istiyorum; çizelgede şunlar var: Üç ayların her gününde koyulan hedefler, okunacak kitaplar, alışkanlık edinilecek sünnetler, çalışılacak sûrelere dâir hazırlanan bir plan sunulmuş. Bu plan dâhilinde Recep ayına yönelik dört hafta parçalara bölünerek her hafta okunacak Kur’ân-ı Kerim sayfa adeti, teheccüd namazı, kuşluk-evâbin namazları, kaza namazları, oruç, günlük zikir, kitap okuma, üç aylar duâsı ve misvak kullanma sünnetini ihya etme gibi amelleri icra edenler çizelgeyi işâretleyecekler. Ne güzel! Herkes kendisine böyle bir üç aylar çizelgesi hazırlayabilir. Eğer Müslüman hayâtını yaşarken; ‘Bu benim özelim kimseyi ilgilendirmez’ diye düşünür ise herkes zâten özelinden hesâba çekilmeyecek mi? Deriz bizde. Özellerimiz hayırlı tavsiyelerle şekillenirse hayra kapı aralanabilir ve belki de o hayırla en güzele ulaşılabilinir. Bizimki de bu kabildendir.
Öğrencilerimizin o güzel üç aylar çizelgesinde hep bildiğimiz şu tavsiye var: ‘Mânevî Bahârımız’ olan üç aylarda herkes ne ekerse onu biçer, ne yaparsa onun karşılığını bulur, deniyor. Bir kimse ekimi bırakırsa, hasat zamânı ekmediğine pişman olur.’ Diyorlar. Peygamberimiz aleyhisselâm’ın bir hadisinden yola çıkarak. Sonra PDF dosyası hâline getirdikleri ‘Zikir Reçetesi’nde yapılması tavsiye edilen sevaplı pek çok zikirler var. Şimdilik bir zikri buraya almak istiyorum: Bir hadisi şerife şöyle bir başlık atarak demişler ki:
“Cennete bahçe kurmak istemez misiniz?”
İbni Mesud (r.a)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûllullah aleyhisselam şöyle buyurdu; “İsra gece’si İbrâhim(AS)’a rastladım. ‘Yâ Muhammed ümmetine benden selam söyle, onlara cennetin toprağının çok güzel, suyunun tatlı, arazisinin son derece geniş ve dümdüz, ağaçlarının da ‘Subhanallâhu ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber (= Allâh’a hamd eder O’nu noksanlıklardan tenzih ederim. Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür.) den ibâret olduğunu haber ver.” (1)
İnşaALLAH bu tesbihe hemen yarın başlayarak cennette bahçemizi kuralım efendim.
Üç aylarınız mübârek olsun.
------------
Tirmîzî, Daavât, 59