Allâhü Teâlâ’nın ayı Recebi ve Rasûlümüzün ayı Şâban ayını bugün sonlandırıryoruz. Ümmetin ayı, ayların içinde biriciği olan mübârek Ramazan ayına yarın ulaşacağız inşaallah. Hepinizin Ramazan ayını tebrik ediyoruz, en iyi yararlananlandan olmanızı diliyoruz.
Ramazan bizim ayımız. İnsanlar olarak dünyâda kendimiz için hep rahat, güzel ve huzurlu bir hayat isteriz. Bunun için elden gelen fedâkarlıkları esirgemeyiz. Akıl sâhibi herkes geçici bir dünyâ hayâtı saadeti için gösterilen fedâkarlıkların sonsuz bir hayat için de gösterilmesi gerektiğini elbette idrak eder. Sonunda ölümün tecelli edeceği bir yaşantı adına sarf edilen emek ve gayretler artırılarak ebedi bir hayat için de gösterilmesi en doğru karar olsa gerektir. İşte bu konuda şimdi önümüzde bir fırsat var. Yarın Ramazan. Bu akşam yüce yaratıcımızın huzûruna dâvet edileceğiz terâvih namazlarıyla, sahurla… Bu fırsat kaçmaz…
Üç aylara varıncaya kadar sene içinde tüm boyutlarıyla örselenen ruh âlemimiz mübârek üç ayların rahmet iklimiyle şöyle bir rahatlama havasına girince Ramazan ile de tam zirveye ulaşırken Ramazan içindeki Kadir gecesiyle doruğa tırmanır. Bayramla da gerçek huzûra erer. Günah kirleriyle yaralanan kalbî hayâtımız Ramazanın oluşturduğu ibâdet donanımıyla âdeta tâmir olur. İbâdetler yüreğimize taze kan pompalar. Hücrelerimiz Kur’an âyetleriyle, ulvî tesbihatlarla yenilenir. Vücûdumuza yeni gelen hücreler ibâdeti taat lezzetiyle vücûdumuza ayrı bir can katarlar. Zikrullâhın bol olduğu her zerre câna cân katar. Başka zamanlar böylesi halleri yakalamak zordur. Bu sebeple Ramazan rûhun canlılığa kavuşması için bir fırsattır. Mâneviyat güzellikleri her zaman elde edilemez. Ramazanın kutsî zemini inananlar için bulunmaz bir zemindir. İstifâde eden ebedî kazanımlar sağlar. Ebedî kazanımlar da Müslümanlar için kalıcı sermâye hükmündedir.
Ramazanda Müslümanlar için bir başkalık vardır. Hep dünyâya koşan sanki ondan başka bir meselesi yokmuş gibi yaşayan Müslümanlar âdeta Ramazanda bir rahmet banyosu yaparlar. Gönül âleminde bir rahmet, günlük hayatta bir rahmet, hânelere dolan bir rahmet, çarşı pazarlara teşrif eden bir rahmet… Ramazan ayında bir deryâsında bulunur Müslümanlar. Akın akın câmilere dolan rahmet sâhibi îmanlı insanlar, dünyânın her sathına ayrı ayrı rahmet yağdırırlar. Hiçbir zerreyi boşa çıkarmayan ‘Adl’ isminin sâhibi, Rahmeti Rahman olan Rab Teâlâ böylesi rahmetle dolmuş kullarının sayu gayretlerini boşa çıkarır mı?
Kalbî arınma bekleyen, maddî ve mânevî kirlerden temizlenme isteyen, günahlardan affedilme dileyen Müslümanlar, Ramazan ayı boyu bu temennilerini yüce Rahmetin sâhibine dua ve niyazlarla çeşitli şekillerde arz ederler. Sonsuz af ve kerem sâhibi, hiç kendisine yönelenlere cevap vermez mi? Hadisi kutsîde buyurulduğu gibi ‘Bana bir adım yaklaşana ben on adım giderim. Bana on adım yaklaşana ben koşarcasına giderim’ diyen Mevlâ Teâlâ Hazretleri kendisine samimâne bir şekilde yönelenlerin dilek ve isteklerini asla boşa çıkarmaz. Sen yeter ki O, Kâdiri Mutlak’a yönel. Gönül kıbleni, O’na doğrult. Kalbini dünyâya değil O’na endeksle. Şimdiye kadar O’na yönelenenler her işinde Rabb’e dayananlar hiçbir zaman aldanmamışlardır.
Rahmetin bulunduğu yere ise hemencecik bereket geliverir. Bu sebeple hangi mü’mine sorsanız Ramazanda hayâtına ayrı bir bereketin geldiğini söyler. Zamanlar bir ayrı bereketlenir. Evlerimiz, sofralarımız bereketlenir. Aileler Ramazanın bereketli zemininde doyumsuz mutluluk ve apayrı hazlar yaşarlar. Çarşı, pazar bereketlenir. Esnafın yüzü güler. Bedenlere de bir bereket gelir eskisinden daha zinde olur oruçla vücutlarımız. Câmilere cemaat bereketi gelir. Fakir fukaranın evlerine ayrı bir yardım bereketi gelir. Önceden pek dikkate almadığımız rahmet bakın nelere vesile oluyor.
Rahmet ve bereket vesilesi Ramazanı lâyıkıyla ihyâ etmek temennisiyle…
Ramazan bizim ayımız. İnsanlar olarak dünyâda kendimiz için hep rahat, güzel ve huzurlu bir hayat isteriz. Bunun için elden gelen fedâkarlıkları esirgemeyiz. Akıl sâhibi herkes geçici bir dünyâ hayâtı saadeti için gösterilen fedâkarlıkların sonsuz bir hayat için de gösterilmesi gerektiğini elbette idrak eder. Sonunda ölümün tecelli edeceği bir yaşantı adına sarf edilen emek ve gayretler artırılarak ebedi bir hayat için de gösterilmesi en doğru karar olsa gerektir. İşte bu konuda şimdi önümüzde bir fırsat var. Yarın Ramazan. Bu akşam yüce yaratıcımızın huzûruna dâvet edileceğiz terâvih namazlarıyla, sahurla… Bu fırsat kaçmaz…
Üç aylara varıncaya kadar sene içinde tüm boyutlarıyla örselenen ruh âlemimiz mübârek üç ayların rahmet iklimiyle şöyle bir rahatlama havasına girince Ramazan ile de tam zirveye ulaşırken Ramazan içindeki Kadir gecesiyle doruğa tırmanır. Bayramla da gerçek huzûra erer. Günah kirleriyle yaralanan kalbî hayâtımız Ramazanın oluşturduğu ibâdet donanımıyla âdeta tâmir olur. İbâdetler yüreğimize taze kan pompalar. Hücrelerimiz Kur’an âyetleriyle, ulvî tesbihatlarla yenilenir. Vücûdumuza yeni gelen hücreler ibâdeti taat lezzetiyle vücûdumuza ayrı bir can katarlar. Zikrullâhın bol olduğu her zerre câna cân katar. Başka zamanlar böylesi halleri yakalamak zordur. Bu sebeple Ramazan rûhun canlılığa kavuşması için bir fırsattır. Mâneviyat güzellikleri her zaman elde edilemez. Ramazanın kutsî zemini inananlar için bulunmaz bir zemindir. İstifâde eden ebedî kazanımlar sağlar. Ebedî kazanımlar da Müslümanlar için kalıcı sermâye hükmündedir.
Ramazanda Müslümanlar için bir başkalık vardır. Hep dünyâya koşan sanki ondan başka bir meselesi yokmuş gibi yaşayan Müslümanlar âdeta Ramazanda bir rahmet banyosu yaparlar. Gönül âleminde bir rahmet, günlük hayatta bir rahmet, hânelere dolan bir rahmet, çarşı pazarlara teşrif eden bir rahmet… Ramazan ayında bir deryâsında bulunur Müslümanlar. Akın akın câmilere dolan rahmet sâhibi îmanlı insanlar, dünyânın her sathına ayrı ayrı rahmet yağdırırlar. Hiçbir zerreyi boşa çıkarmayan ‘Adl’ isminin sâhibi, Rahmeti Rahman olan Rab Teâlâ böylesi rahmetle dolmuş kullarının sayu gayretlerini boşa çıkarır mı?
Kalbî arınma bekleyen, maddî ve mânevî kirlerden temizlenme isteyen, günahlardan affedilme dileyen Müslümanlar, Ramazan ayı boyu bu temennilerini yüce Rahmetin sâhibine dua ve niyazlarla çeşitli şekillerde arz ederler. Sonsuz af ve kerem sâhibi, hiç kendisine yönelenlere cevap vermez mi? Hadisi kutsîde buyurulduğu gibi ‘Bana bir adım yaklaşana ben on adım giderim. Bana on adım yaklaşana ben koşarcasına giderim’ diyen Mevlâ Teâlâ Hazretleri kendisine samimâne bir şekilde yönelenlerin dilek ve isteklerini asla boşa çıkarmaz. Sen yeter ki O, Kâdiri Mutlak’a yönel. Gönül kıbleni, O’na doğrult. Kalbini dünyâya değil O’na endeksle. Şimdiye kadar O’na yönelenenler her işinde Rabb’e dayananlar hiçbir zaman aldanmamışlardır.
Rahmetin bulunduğu yere ise hemencecik bereket geliverir. Bu sebeple hangi mü’mine sorsanız Ramazanda hayâtına ayrı bir bereketin geldiğini söyler. Zamanlar bir ayrı bereketlenir. Evlerimiz, sofralarımız bereketlenir. Aileler Ramazanın bereketli zemininde doyumsuz mutluluk ve apayrı hazlar yaşarlar. Çarşı, pazar bereketlenir. Esnafın yüzü güler. Bedenlere de bir bereket gelir eskisinden daha zinde olur oruçla vücutlarımız. Câmilere cemaat bereketi gelir. Fakir fukaranın evlerine ayrı bir yardım bereketi gelir. Önceden pek dikkate almadığımız rahmet bakın nelere vesile oluyor.
Rahmet ve bereket vesilesi Ramazanı lâyıkıyla ihyâ etmek temennisiyle…