Yardımlaşma ve dayanışma ayı Ramazan

Bayram Miroğlu

İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.( Bakara Suresi 177)

 

Başı rahmet ortası mağfiret sonu ise cehennemden azat olunan Ramazan ayının ortasına yani mağfireti kazanma iklimine gelmiş bulunmaktayız. Mağfiretimize ve bağışlanmamıza vesile olma adına oruç bizlere fakir ve yardıma muhtaç kardeşlerimizi düşünmeyi, onların durumuna empati kurmayı öğretmektedir. Açlık hissinin ne demek olduğunu rabbimiz bizlere hatırlatmakta ve ey kulum! Ben sana zenginlik verdim, peki sen bu malının zekâtını verdin mi? Sadaka vererek yardıma muhtaç kardeşini sevindirdin mi? Zenginlik imtihanı karşısında üzerine vazife olan hasletleri yerine getirebildin mi? Sorularının muhatabı olarak bizlere gerçek kulluğumuzu sorgulamamızı istemektedir.

***

İslam bildiğiniz üzere beş temel üzerine kurulmuştur. Bu konuda Rasûlullah (asm.) şöyle buyurdu: “İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah’­tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûl’ü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacc etmek, ramazân orucunu tutmak” (Buhârî, İmân 1, 2; Müslîm, İmân 19, 22; Tirmizi, İmân 3; Nesâî, İmân 13)

Bu temellerden bir tanesi bile eksik olursa, kulluğumuz sağlam değildir. İman çizgimizde Allah muhafaza sapma var demektir. Bu ise bizi dosdoğru olan sırat-ı müstakimden alıkoymakta ve farklı yollara sevk etmektedir. Yazımızın başında zikretmiş olduğumuz ayet-i kerime de olduğu gibi Kur’an-ı Kerimin birçok ayetinde zekât namazla birlikte zikredilmekte ve önemi her daim vurgulanmaktadır. Hepimizin farklı bir imtihanı olduğu açıktır. İslam ise herkese kendi ölçüsünde erdemli bir hayat sürmeyi ve hakkıyla kulluk yapmayı öğütlemiştir. Zenginliğin erdemi, malının zekâtını aksatmadan vermesi iken; fakirliğin erdemi bulunduğu hale sabretmek ve asla isyan etmemektir. Zenginliğin erdemi "Veren el, alan elden daha hayırlıdır." Buharî-Tecrid c.5, s. 178. Şiarıyla hareket etmek iken, fakirliğin erdemi ise: “Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve hayâsızlığı emreder. Allah ise size kendi katından mağfiret ve bol nimet va’dediyor. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Bakara Suresi 268) buyruğu ile şeytanın ve nefsin aldatmasına fırsat vermemesidir.

***

Mağfiret ikliminde bulunduğumuz bu zaman diliminde yardımlaşma, dayanışma ve kardeşliğimizi gözden geçirmeli ve bu doğrultuda hareket etmeliyiz. Bu duygu ve düşünceler ile,

Selam, dua ve muhabbetlerimi sunuyorum.