Uğur Tütüneker'in kişiliği ya da karakter yapısı değil sorun olan...
Geride kalan 10 haftalık serüvendeki yapabildiği ile bundan sonra neler yapabileceğidir...
Uğur Tütüneker'in Konyaspor'daki dününü inkar edersek günahını almış oluruz...
En azından Konyaspor'un süper lig yolculuğundaki emeklerini gözardı edemeyiz...
Edersek çarpılırız...
İyi insan olduğunu da...
Tabi ki karakterli bir yapıya sahip olduğunu da...
Masaya yatırılması gereken adamlığı ya da teknik adamlığı değil, süper lige yeterliliği...
Dolayısıyla bundan sonra yapacakları ve yapabilecekleri noktasında endişeliyim...
Cümbül cemaat düne takılır, meseleyi duygusala bağlarsak bu işin kaybedeni Konyaspor olur...
Şuraya gelmeye çalışıyorum...
Bu takımın içinde bulunduğu durum fazlasıyla nazik...
Gün, duygusala bağlama günü değil...
Aksine daha mantıklı hareket etme zamanı...
xxx
Bir gazeteci Demirel’e sorar…
“Sayın Demirel, Türkiye’nin durumunu tek kelimeyle özetler misiniz?”
Demirel, “İyi” der…
Herkes şaşırır…
Çünkü hiçbir şey yolunda değildir…
Ve devam eder…
“Ama iki kelimeyle özetlememi isterseniz, iyi değil”…
xxx
Daha önce de vermiştim bu örneği...
Ortak paydamız Konyaspor ise herkes bilsin ki, Konyaspor'un durumu iyi değil...
Özellikle Galatasaray maçından sonra başkan Ahmet Şan ile Uğur Tütüneker arasında köprüler atılmış, saflar netleşmiş ise bu yaranın dikiş tutması beklenmesin...
Hacettepe yenilgisi de cabası...
Tütüneker'in bu maçındaki, oyunculara karşı tutum ve davranışları da...
Anlayacağınız, kurt elmanın içinde...
Oyunun aktörleri, yani teknik adamlar, oyuncular, yöneticiler ve taraftarlar birbirleri ile duygu ve hedef birlikteliğinde değillerse eğer, ki öyle, kurumda huzur da olmaz, başarı da...
Bu huzursuzluğun bedelini Konyaspor ödememeli...
Başkan Ahmet Şan ve yönetiminin alacağı radikal karar, Konyaspor'u ipten alacaktır...
Hem de hiç vakit geçirmeden...
Antalya maçını beklemeden...
Çünkü...
Oyuncularla, yöneticilerle, taraftarlarla yan yana değil, karşı karşıya kalmış bir teknik adamdan “yarar” değil “zarar” gelir...
Oyuncuları hem kendinden hem de futboldan soğutan bir teknik adamın Konyaspor'a faydalı olacağını düşünmek doğru bir futbol aklı değil...
Uğur Tütüneker ile yola devam etmek, başta oyuncular olmak üzere, takımı düzlüğe çıkarmak için umut taşıyanların da şevkini, inancını kıracaktır kuşkusuz...
Bir hafta ilk 11'de şans verdiğin bir oyuncuyu, ertesi hafta tribüne gönderirsen, o oyuncunun sana olan güvenini istismar edersen, o oyuncudan nasıl verim alacaksın, o oyuncunun takıma katkısını nasıl sağlayacaksın?
Geride kalan 10 haftaya bakıldığı zaman “rotasyon”u fazlasıyla abartan, kafasında “iskelet kadro”yu şekillendiremeyen bir teknik adam pozisyonundaysanız, kendinizle yüzleşmenizde fayda var...
Bu ayrılık her iki tarafa da hayırlı olacaktır...
xxx
Şeytanın avukatlığı demezseniz ve hislerim beni yanıltmazsa, Antalyaspor önüne Uğur Tütüneker ile çıkılırsa, Konyaspor için hayati değeri olan bu maçtan puan ya da puanlarla ayrılmak bana uzak bir ihtimal gibi geliyor...
Detaya girmeyeceğim...
Hayırlı olan ayrılıktır...
“Kibong'u almazsanız ben giderim” diye bu yönetime “rest” çeken bir teknik adam, aynı Kibong'u haftalardır 18 kişilik kadroya bile almıyor, “kulübü trilyon zarara uğratıyorsa”, bu yönetimden özür dileyerek çoktan gitmesi gerekirdi...
Yazık...
Yönetime de bir serzenişim olacak...
Haftalar önce Tütüneker'in “yetersizliğini” gündeme getirdiğimde, dolaylı yoldan göndermeler yapmıştınız...
Neyse...
Boşverin benim yazdıklarımı, siz yine de göndermeyin Uğur Hocanızı...
Hatta açıklama yapın “hocamızın sonuna kadar arkasındayız” diye...
Ne diyeyim başka.