Akıl Hastanesi Başhekimi, yılbaşı nedeniyle, hastanelerin koğuşlarını gezip akıllanan delileri salmaya karar vermiş...
***
Bir koğuşa gitmiş... Bakmış ki bütün deliler zıplıyor...
***
Başlarında bulunan doktorlara sormuş; "Bunlar neden böyle zıplıyorlar?"
***
Doktor gülerek; "Sayın Başhekimim, bunlar kendilerini mısır patlağı zannediyorlar" demiş...
***
Ama koca koğuşta bir tanesi zıplamadan yatağın üzerinde sabit bir şekilde duruyormuş... Başhekim yeni yılın talihlisi bu diyerek yaklaşarak sormuş...
***
"Sen neden zıplamıyorsun?"
***
Elleri yatağın çarşaflarına dolanan hasta kendini kurtarmaya çalışarak yanıt vermiş... "Ben tavaya yapıştım..."
***
Bir yıl geride kaldı...
***
Çocuklukta yaşadığımız yeni yıl başlangıçları geldi aklıma...
***
Yediden yetmişe mahalle adeta kış meyveleriyle dolar taşardı... Yerli malı haftasındaki bizim sınıf gibi aynı...
***
Portakal, mandalina, kuru yemiş, elma kakı, kayısı kurusu daha neler neler...
***
Tek kanallı TRT o güne özel envai çeşit müzik eğlence programları düzenlerdi...
***
Bir yıl boyunca ekranlarda yasak olan, arabesk müzik ve dansöz yeni yılın ilk dakikalarında, çok özel bir special yemek gibi sunulurdu...
***
Devlet, oturak aleminde dansöz oynatan hovarda misali, yeni yılın şerefine halkına ikram (!) ederdi...
***
Yeni gelen yıl genç, güzel mi güzel bir kız olarak tasvir edilirdi hep...
***
Giden yıl ise saçı sakalı ağırmış eli bastonlu bir dede...
***
Bu genç kız, yılın hangi zamanı herife dönüşüyor ki diye merak ederdik... Çocuk aklımızla bu denklemi çözmeye çalışırdık...
***
Büyüdükçe anladık espriyi, bilinçaltımıza kurulan tuzakları ve hainliği...
***
Soğuk gelmeye başladı yeni yıllar... Hareketsiz, hayatımızda hiçbir farklılık oluşturmayacak şekilde sıradan bir gün gibi geçirmeye gayret ettik…
***
İmdadımıza ise yılbaşı gecelerinde düzenlenen MEKKE'nin FETHİ yetişti...
***
Herkes ekranları başında dansöz beklerken, Fetih Gecesi'nde Sahabe-i kiramın soluğunu hisseden ağabeylerle birlikte olmaya başladık...
***
Büyüdük geliştik…
***
Siyasal İslam, o ağabeylerin çoğunu beklemedik bir şekilde geliştirdi (!) O gün peşlerine düştüklerimiz bugün; “Dar bir yobazlık içindeymişiz o günlerde” demeye başladılar…
***
O günün sözde radikalleri diye burun kıvrılan bizler, bugünün yobazları(!) oluverdik...
***
Velhasıl kelam, tavaya yapıştık kaldık…
***
Deli gibi, patlamamak için çok gayret sarf ediyoruz…
***
Şimdilik durumuz bu, yarın halimiz nice olur Allah bilir…
***
Bereket, huzur ve Rabbin rızası ile dolu bir yıl dileğiyle...