Yapay Zekâdan Korkmalı mıyız?

Mustafa Balkan

Eski RTÜK Üyesi ve Endüstri Mühendisi Paşa Yaşar, Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetleri’nde “Dijital Dünya, Yapay Zekâ ve Fıtratın Korunması”nı ele aldı. Bu konuda önce çuvaldızı kendimize batırdı ve yapay zekânın verisinin içerisinde eksiklikler olduğunu, bu eksikliklerin tamamlanması için İslâm dünyasına büyük sorumluluk düştüğünü söyledi. Bilgisayarın 1940’larda icat edildiğini ve 1950’de yapay zekâ projesine doğru adım atıldığınıİnsan temel alınarak öğrenen, üreten ve düşünen akıllı makineler geliştirildi. Merhale merhale yapay zekâdan doğal zekâya ve oradan da süper zekâya doğru bir gelişme söz konusu. Konunun uzmanları, “Yapay Zekâ İnsanların Yerini Almayacak. Ama Yapay Zekâlı İnsanlar, Yapay Zekâsız İnsanların Yerini Alacak” demeye başladılar bile. Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın, “Yapay zekâ yapay insana doğru hızla ilerleyen bir proje! Yapay zekâ tüm zamanları en karışık, en gizemli, en heyecanlı ve en riskli projesi” diyor. Bilim ve teknolojiyi bir araya getiren konuların başında gelen yapay zekâda, arzulanan seviyeye ulaşmak için uzmanlar 2040-2050 yıllarını gösteriyor. Tamamen yapay araçlar ile oluşturulan yapay zekâ, “insan gibi davranışlar ve hareketler sergileyebilen makinelerin geliştirilmesi teknolojisinin genel adı” oluyor. Havada, karada, denizde gidebilen insansız otonom vasıtalar çoktan yapıldı bile. İşte asıl endişe, kaygı, korku burda başlıyor. O vakit şu soru akla geliyor:

Yapay Zekâdan Korkmalı Mıyız?..

Bazı insan, toplum, millet ve devletlerin yapay zekâ projesinden endişe, kaygı ve korku duymalarının gerekçeleri üç şeyde özetlenebilir. İlki, yapay zekâ teknolojilerinin artmasıyla hali hazırda çalışan beyaz ve mavi yakalı birçok iş sektörünün etkileneceği varsayımıyla yaşanacakların yeni toplumsal sınıf çatışmalarına kaynaklık edebileceğidir. İkincisi, bu teknolojilerin silah olarak devletlerin birbirlerine karşı çekinmeden kullanabileceği ve dünyayı yaşanmaz bir yer haline getirebileceği kaygısıdır. Üçüncüsü ise; yapay zekâya sahip yazılım, bilgisayar veya robotların dünyaya hükmederek insanlığın sonunu getireceğine ilişkin görüştür.

21.yüzyıl yapay zekâ sahibi robotlar yılı olacak. 21. yüzyıl aynı zamanda beyin güçlerinin savaşına da tanık olacak. Son elli yılda teknolojide varılan nokta, insanın beyin gücünün muhteşem boyutlarını göstermektedir. Yapay zekâ çağına doğru hızla yol alıyoruz. İnsan gibi konuşan, yazan ve düşünen makinalar icat ediliyor artık. Robotlar fabrikalardan sonra evlere kadar girdi. Savaşmaya hazır otonom robotlar devletlerin savunma sanayilerinin “terminatör aktörleri” arasında yerlerini aldılar bile. Her insanın beyninde bir terminatör var. Siyonist terminatör, yapay zekâ teknolojisini de kullanarak Filistin/Gazze’de ve Lübnan’da kan kusturuyor, attığı tonlarca bombalarla taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmıyor.

Soru şu: İnsanlar mı robotlaşıyor? Yoksa robotlar mı insanlaşıyor?! Yapay zekâ büyük bir hızla insan zekâsına doğru yaklaşmaya başladı. Merkezi Amerika’da bulunan yapay zekâda son yıllardaki öğrenme, üretme, düşünme yetisindeki gelişmeler, bu projeyi hayata geçirenlerde dahi endişe ve korkuya sebep olmuş olacak ki, yapay zekâyı manipüle etme gayretlerini çoğalttılar. Bilgisayar uzmanı Paşa Yaşar, “Yapay zekâ dijital bir devrimdir. Bu, diğer devrimlerden daha büyük bir devrimdir. İnsan gibi konuşan ve üreten bir varlık ortaya çıktı. Bu devasa sistem bir tekelin elinde. Tehlike bu yüzden çok büyük! Yapay zekâ manipüle ediliyor. Amerika bunu yapıyor. Unutmayalım internetin merkezi de Amerika’da. Bu manipülasyonlara karşı “Yapay zekâya özgürlük” diye haykırarak diğer küresel paylaşanlarla ortak hareket etme stratejileri geliştirmeliyiz” dedi.

En başta dile getirdiğimiz Müslümanlara ve İslam dünyasının üzerine düşen sorumluluğa gelince, Paşa Bey, o konuya şu sözlerle açıklık getirdi: “Biz eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile birlikte İslâmî verilerin bir pediaya dönüştürülebilmesi için bir proje başlatmıştık. Yani dünyadaki tüm İslâmî verilerin dijital bir ortamda akredite edilmesi. Neyin akredite edilmesi? Verinin varlığı ve doğruluğu. Dünyada birçok veri akredite edildi. Ama İslâmî veri akredite edilmedi. Bu bizim büyük eksikliğimiz. Çünkü yapay zekâ bu bütünlüğe göre cevap verecek.” Paşa ayrıca, verilerin kontrol ve akredite edilmeden sosyal medyada paylaşılmasının sakıncalı taraflarını da dile getirdi.









Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.