Orman yangınlarının bilinçli yapıldığını öne süren Saadet Partisi Karatay İlçe Başkan Yardımcısı Celal Demir, “Buradaki hedef oksijen ve atmosferin doğal dengesini bozmaktır. İnsanları kimyasal ve yapay yaşamaya mahkum etme mücadelesidir” dedi Demir, Türkiye'nin bütün illerinde, yedi bölgesinde olduğu gibi Konya'nın ilçelerinde, köylerinde de her gün orman ve arazi yangın haberleri aldıklarını dile getirdi. Bu yangınların bazı sebeplerinin olduğunu, önceki yılarda sadece mevsimsel ve ani olarak ayda veya yılda bir görüldüğünü söyleyen Demir, “Dinen ve biyolojik olarak hoş görülmeyen zirai bilimselliğe ters düşen ve dinen caiz olmayan canlı hayvan ve haşeratın, yeşil bitkinin, toprak moleküllerinin ölmesine zarar veren anız yangınlarını görürdük” şeklinde konuştu.
KABAHATİ KABUL EDİLEMEZ CEZASI AĞIR OLMALI!
Sahil kesimde turizm açısından rant elde etmek için otel yapmak amacıyla ormanların yandığını ifade eden Saadet Partisi Karatay İlçe Başkan Yardımcısı Celal Demir, daha sonra şunları kaydetti: “Geçen yıllarda öngörülenlere göre terörist, eşkiya, PKK, PYD, FETÖ işbirlikçileri ormanlarımızı yakıyordu. Piknik alanlarında dikkatsizlik, umursamazlıkla sigara ve ateşli kül nedeniyle ormanlarımız yanıyordu. Cam, şişe, ayna, teneke, metal ve benzeri cisimlere güneş yansımasıyla ormanlarımız yanıyordu. Yerli olan o bölgenin insanı arazi genişletme maksatıyla yakıyordu.
Araç sürücülerinin ve arazi yolunda yürüyen insanların dikkatsizliği ile sigara atması ile arazi yangınları oluyordu. Bu ve benzeri saydığım bahaneler, hatalar, yanlışlıklar, düşmanlıkların hiç birini tasvip etmiyorum. Bu durumun özrü, kabahati kabul edilemez ve cezası ağır olmalıdır.”
BU KONUNUN ÜZERİNDE DURMAMALARI GARİP DEĞİL Mİ?
“Peki son günlerde her gün, her saat gördüğümüz, duyduğumuz yangınlara ne diyeceğiz” diyen Demir, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Vakası mümkün olmayan ilçelerin, mahallelerin, bölgelerin faili meçhul arazi, mera ve orman yangınlarının sebebi hikmeti nedir? Bilimsel ve mantık yürüterek hiç araştırıldı mı? İklim değişikliği, küresel ısınma, karbon yasası, yapay gıda, virüs hastalıkları, kimyasal savaş, biyolojik savaş, nüfus yoğunluğu, dış pazar piyasası... Saymakla mümkün olabilecek olasılıkları barındırıyor, şüpheleri artırıyor. Neden 2024, neden 2023, neden son 15-20 yıl içinde ve devamı niteliğinde peş peşe gelen musibetler, kazalar, kötülükler, düşmanlıklar arka arkaya sıralanmakta? Ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel, güvenlik, ahlaki, saygı, güven, sevgi, umut, gelecek, vatanı, bayrağı ve inancı muhafaza açısından ilim adamları, alimler, araştırmacılar, STK'lar, gazeteciler, siyasetçiler, hatta parlamenterler, milletvekilleri, bakanlar ve Cumhurbaşkanının konu üzerinde hiç üzerinde durmaması sizce garip değil mi? Son günlerdeki yangınların hava yoluyla, uydudan, uzaydan, lazer sistemi ile, helikopterle, karadan araçla hususi gelip bilinçli olarak yakılabileceğini tahmin ediyorum. Buradaki hedef oksijen ve atmosferin doğal dengesini bozmaktır. İnsanları kimyasal ve yapay yaşamaya mahkûm etme mücadelesidir. 100 yıllık, bin yıllık ağaçları yok etme çabası içinde olan güçler var.”
HAMDİ BUĞUR