Prof. Dr. Osman Altuğ’un “ÜÇKÂĞIT EKONOMİSİ” tabirini yazılı ve görsel basın yayın organlarından en azından birkaç defa duymuş olmalısınız.
Osman ALTUĞ Hoca yıllardır merkezi hükümetler eliyle Anadolu insanına giydirilmeye çalışılan faiz, borsa ve dövize dayanan batının vahşi kapitalizminin deli gömleğini “üçkâğıt ekonomisi” ya da “üçkâğıtçı ekonomi” olarak adlandırır.
Osman hoca yine siyasi partilerin gelir ve giderleri hakkında ve düzenledikleri seçim kampanyalarını nasıl ve kaç paraya yaptıklarının sorgulanmadığını, sonuçta seçilmenin sadece parayla olabileceğini bunun da demokrasi değil parakrasi olduğunu, parası olanlarının siyaset yaptığını ve bunun da üçkâğıt ekonomisi olduğunu belirtir.
Ekonomik ve siyasal anlamda üretimi değil tüketimi öne çıkaran, üretmeden kazanmayı amaçlayanların üçkâğıda dayalı ekonomik düzeni merkezi hükümetler eliyle uygulanırken Osman Hocanın düşüncesine yakın olan ve yerel manada bu düzenin karşısında yer alan bazı belediye yöneticileri üçkâğıt ekonomisi karşısında cephe almışlardır.
Üçkâğıt ekonomisine hayır diyen yerel idareciler işbaşında oldukları sürede birazda merkezi hükümetten rol çalarak o güne kadar hiç görülmemiş hizmetlerde bulunarak refahı tabana yayma gayreti göstermişler ve bu mana diğer şehirlerdeki yerel yöneticilere model olmuşlardır.
1989–2004 yılları arasında görev yapan Konya Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkanları bu anlamda Türkiye’deki yerel idarecilere model olmuşlar ve hizmetleri ile “Konya Gibi bir Türkiye” sloganının oluşmasına vesile olmuşlardır.
2004 yılından sonra düşünceler ve olaylar tersine döndürülmüş ve bir zamanlar yerel gelişmenin öncüsü olarak gösterilen Konya belediyeleri basiretsiz idarecilerin eliyle küresel kapitalizmin üçkâğıdından biri olan faiz silahına teslim olmuş, borç batağı içine düşmüşler ve maddeten olduğu manen de gerilemişlerdir.
Yine son 10 yılda işbaşında olan yerel yöneticilerin en büyük basiretsizliklerinden biri de, kırsal kesimde yaşayan bir milyona yakın Konyalının tarım alanlarını terk edip şehre yaptığı göçü zamanında fark edip, tedbirlerini almamalarıdır.
Bu hata şehrin geçmişte çözülemeyen sorunlarını katlayarak büyütmüştür. Son yıllarda şehirde daha fazla hissedilen yerleşim, ulaşım, hava kirliliği sorunları ve trafik keşmekeşi bu birikmiş hataların ürünüdür.
Belediyeye hâkim olan yönetici kadronun uyguladığı kapitalist belediyecilik modeli nedeniyle Konya’nın Türkiye’de öne çıkan özellikleri olan ulaşım, su ve ekmekteki ucuzluk dönemi sona erdiği gibi, mazlumlara yardımda ilk ve en ön safta olma özelliği de maalesef sona erdirilmiştir.
Belediyenin çağdaş kapitalizminin çevresiyle birlikte biçimlendirmeye çalıştığı Konya belediyeciliği gerilediği gibi, çevre illerin gelişmesine ayak uyduramamasına bağlı olarak da ticari ve sınai hayatı, çevresel pazarları, tarıma dayalı köy ve kasabaları da sosyal hayatta olduğu gibi şehircilik yönünden de geri bırakılmışlardır.
Bu konudaki güncel araştırmalara bağlı olarak basın yayın organlarında ortaya konan sonuçların ve etkileyici analizlerin hatırlatılmasından korkan belediye idarecilerinin foyalarının kısa zamanda ortaya çıkması Konyalıların gelecek ile ilgili düşüncelerinde köklü bir değişikliğe neden olacaktır.
Uzun vadede ortaya çıkması yine yukarıda bahsedilen köklü değişime neden olacaktır ama bu defa atı alan Üsküdar’ı geçecek ve Konya bir kez daha geriye doğru ilerleyen şehirler arasında yer alacaktır.
Bakmayın şimdilerde belediye başkan adayı olarak biz daha başarılıyız diye yalanlarına birkaç yalan söz daha katmak için kapı kapı, köy köy, ilçe ile ve belde belde gezdiklerine. Seçilirlerse o andan itibaren son 10 yılda olduğu hemşerilerinin arasında yine göremeyeceksiniz bu günün siyaset bezirgânlarını.
Siyasi faaliyetleri ile bu faaliyetler için haksız rekabet oluşturan reklam kampanyalarının finansmanını dün olduğu gibi bu seçimde de nasıl karşıladıklarını milletine anlatamayan siyaset bezirgânlarına söylenmesi gereken söz şudur:
Siyasetin finansmanını millet yaparsa bu kötü gidiş durdurulacak, siyasetin finansmanını millet yerine işbaşındaki idareciler etrafında yuvalanan kapitalizmin tüccarlarının üçkâğıt ekonomicileri yaparsa kaybeden son 10 yılda olduğu gibi yine Konya ile beraber Konyalılar olacaktır.