“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız (takvaya erişmeniz) için oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” (Bakara:2/183-184)
Daha dün üç aylar mevsimine adım attık derken zamanın çarkları yine günleri öğüttü ve ayların sultanına doğru yaklaşmış olduk. Hani demiştik ya kendimize çeki düzen vermeliyiz, silkelenmeliyiz, vakit çok geç olmadan tövbe etmeli ve kurtuluşumuz için Rabbimizden af dilemeliyiz diye. Peki, şu anki durumumuz ne ve hangi yolda yol almaktayız? Sırat-ı Müstakim de mi yoksa aldanmışların yolun damı?
***
Evet, kıymetli dostlar! Üç aylar başladı, Regaib Kandili geçti, Miraç Kandili geçti ve en son Berat Kandilini idrak ettik. Değerlendirdiğimiz her an sevap hanemize artı olarak işlenirken her ötelememiz ve ertelememiz ise hanemize eksi olarak kaydedildi. Yani burada da mı matematik var derseniz elbette öyledir. Sevap kat sayıları farklıdır. Çarpanlar farklıdır. Namazı kendi başımıza kılmakla alacağımız sevap ile cemaatle kılmamız arasında yirmi yedi derece fark vardır. Bu günlerde kendine çeki düzen verip pişman olmanın ardından kulluğa sarılmak, belki de geçmiş günahlarının affedilmesine vesile olacak ve tertemiz bir başlangıç yapmamıza kapı aralayacaktır. Nitekim Bakara Suresi 160. Ayet-i Kerime de Rabbimiz bu gerçeği bize şu şekilde hatırlatmaktadır. “Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler ve gizledikleri gerçekleri açıklayanlar başka; ben onların tevbesini kabul ederim. Çünkü ben, tevbeleri çokça kabul eden ve merhameti bol olanımdır.”
***
Şöyle bir düşünsek ve tezekkür etsek, Ramazan ayına günahlarımızdan arınmış olarak girmemiz ve o ayın feyiz ve bereketine tam anlamıyla kucak açmamız, doyasıya ve özümseyerek bu Ramazan’ı yaşamamız ne güzel olurdu. Aslında buna kavuşmamız ise bizler için uzak da değil. Yani her anımızı bereketlendirmek aslında çok kolay. Evimizden çıkarken : "Bismillahi tevekkeltu alallah velâ havle velâ kuvvete illa billâh" (Allah'ın adıyla başlarım, Allah'a tevekkül ettim, güç ve kuvvet ancak Allah'ındır)” diyerek ve çoluk çocuğumuzun rızkını kazanma niyetiyle evden çıkmak her anımızı değerlendirmeye bir vesiledir örneğin. Her namaz arası büyük günahlardan kaçınmak şartıyla bilmeden işlediğimiz hataların affına vesile olması da böyledir. Yeter ki biz iyi olmaya, iyilerin yolunda olmaya devam edelim. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in yaşantısını kendimize şiar edinelim. Birbirimizi yanlış yolda görürsek en güzel şekilde uyaralım. İyilikte, güzellikte, hoşgörüde, yardım severlikte yarışalım. Haksızlığa uğramaktan ve haksızlığa uğratılmaktan Allah’a sığınalım. Pişman olalım. Evet, pişman olalım ve bir daha o günaha dönmemek üzere tövbe edelim yani Nasuhi Tövbeyle Rabbimize yalvaralım. Ve nihayetinde ayların sultanı olan Ramazan’ı tertemiz bir kalp ile karşılayalım.
Selam, dua ve muhabbetlerimle…