Medyadan öğrendiğimize göre, 1948 yılında Yahudi tarafından işgal edilen Filistin topraklarındaki Beersheva kentindeki İsrail tarafından müzeye çevrilen Osmanlı eseri Beersheva Camisi'nin avlusunda 5 Eylül’de belediyenin ev sahipliği yapacağı içki festivali düzenlenecektir.
Söz konusu caminin minberi Yahudi tarafından tamamen yok edilmiş, avluda yer alan bölümde ise yaz aylarında klasik müzik konserleri düzenleniyormuş.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Negev Çölü'nün ortasında, Bedevi kabileleri kontrol etmek amacıyla, 600 yıllık tarihinde Türkiye toprakları dışında ilk kez sıfırdan kurduğu şehir olarak tarihe geçen Beersheva, Filistin’in güneyinde yer alıyor.
Bu haberi duyduğum gün aklıma Hac Süresi’nin 40. ayeti kerimesi geldi. Söz konusu ayeti kerime’de şöyle buyrulur: “Onlar, başka değil, sırf “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini) diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah’ın ismi bol bol anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler yıkılır giderdi. Allah kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir.”
Başta Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz olmak üzere güzide sahabe-i kiram, sırf “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için haksız yere müşrikler tarafından Mekke’den çıkarılmışlardır. Eğer Allah (c.c.), harbinin yaptığı bu durumu İslam ordularıyla defedip önlemeseydi, mutlak surette içlerinde Allah’ın ismi bol bol anılan söz konusu ayin ve ibadet yerleri yıkılır giderdi. Bu durumu önleyen İslam âlemine Allah yardım eder. Hiç şüphesiz ki Allah, güç ve kuvvet sahibidir, galip olandır.
Filistinliler de, sırf “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için haksız yere Batı’nın desteğiyle Hıristiyanlardan sonra İslam’ın en şedit düşmanı olan (Mâide:82) İsrail tarafından yurtlarından çıkarılmışlardır.
Amerika eski Dışişleri Bakanı Madeleine Alberight’in “Tanrı ve Güçlü” adlı eserinde Selahaddin-i Eyyûbi’nin, 1192 yılında Richard Coeur de Lioan’a dediği gibi, Peygamberimizin Miraç’a yükseldiği, Kıyamet Günü Müslümanların toplanacağı, mazlum, boynu bükük Kudüs (s.140) Batı’nın ileri karakolu haline getirilmiştir. Şimdi bu karakolda Batı’nın onayıyla azgın ve küfür bakımından dorukta olan İsrail söz konusu camide içki festivali düzenlemek istemektedir.
Beersheva Camii, gayesi dışında kullanılarak Allah’ın isminin bol bol anılması önlenmiştir. Ayin ve ibadet yerlerinin yıkılmasının manası budur. Fatih Sultan Mehmed’in yâdigârı olan Ayasofya Camii de müze haline getirilerek Beersheva Camii’nin durumuna düşürülmüştür; aradaki fark, Beersheva Camii’nin mihrabının yok edilmesi, avlusunda yer alan bölümde yaz aylarında klasik müzik konserleri düzenlenmesi ve avlusunda içki festivalinin düzenlenmek istenmesidir. Bu iki camiinin ortak noktası, Allah isminin bol bol anılmasının önlenmesidir, yani yıkılıp gitmesidir.
Bütün müfessirlere göre, yukarıda geçen ayeti kerimede söz konusu ayin ve ibadet yerlerinde Allah’ın isminin bol bol anılmasını sağlamak Müslümanların asli görevidir. Müslümanların varlık sebebi budur. Bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkartmayalım.
Bu durum Müslümanlar tarafından önlenmezse lanetli Yahudi, bundan cesaret alarak Batı’nın da onayı ile Mescidi Aksa’yı ve Kubbetü’s-Sahra’yı yıkacak ve Mescidi Aksa'nın yerine Süleyman mabedini inşa etmeye kalkışacaktır.
Onların gayelerinin bu olduğu söz konusu Amerika eski Dışişleri Bakanı, adı geçen kitabında şöyle demektedir: “İtaatkâr Yahudiler her gün Tanrı’ya tapınağın yerinde inşa edilmesi için dua ederler…”(s.137)
Bu nedenle İslam âlemi ve mazlum gayrimüslim ülkeler birlikte hareket ederek, Allah’ın ve Müslümanların düşmanı, (Mümtehine:1) azgın, şımarık ve zalim Yahudi’ye haddini bildirip söz konusu caminin asli gayesine çevrilmesini sağlamalı. Bu güç İslam âleminde vardır. Bu arada Ayasofya Camisi’ni de unutmayalım. Onun da asli gayesine çevrilmesi gerekir.
Bakın Rabbimiz ne buyurur: “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.” Âl-iİmrân: 139)
Not: Okuyucularıma duyurulur. Bir işim dolayısıyla Ekim ayının ikinci haftasına kadar yazılarıma ara veriyorum. Hoşça kalın.