Yahudi, Filistin halkını bebek, çocuk, kadın ve yaşlı demeden hunharca şehit etmeğe devam etmektedir. ABD’den getirmiş olduğu büyük bombalarla yaklaşık bir haftadır Gazze’yi ve diğer şehirleri yakıp-yıkmaktadır. Evler, hastaneler, camiler, okullar, devlet daireleri ve iş yerleri sürekli bombardıman altında tutulmaktadır. Hastanelerde elektrik, tıbbi malzeme ve ilaç yok. Evlerde, marketlerde un, yiyecek ve içecek yok. Filistin havadan, karadan ve denizden kuşatma altına alınmış, dışarıdan gelen yardımlar önlenmektedir.
Hâsılı, Yahudi, Filistin halkını dünyadan tecrit ederek bebek, çoluk, çocuk, kadın, yaşlı demeden katletmektedir!
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu vahşeti kınadı ve şöyle dedi: “Bu vahşet, insanlık ayıbıdır, Türkiye’ye de saygısızlıktır.”
Sayın Başbakan’ın açıklamasına göre, Türkiye’nin girişimiyle İsrail ile Filistinliler arasında bir barış anlaşması yapılmış; fakat bu anlaşmaya Yahudi uymamıştır.
Yahudi, tarih boyunca hiçbir anlaşmaya bağlı kalmadı ki, yapılan bu anlaşmaya ve bundan sonra yapılacak anlaşmalara bağlı kalsın; kıyamete kadar bu böyle sürecektir.
Çünkü Yahudi, inancı gereği kendini bütün ırklardan üstün görmekte ve diğer ırkları köle kabul etmektedir. İslam’ın yükselişe geçmesiyle de bu düşüncesinin hayata geçirilemeyeceğini bilmektedir. Yahudi’nin Bedir Harbi’nden (M. 624) beri Müslümanları ve İslam’ı boğmağa çalışmasının sebebi budur.
Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz ve Sahabe-i Kiram Yahudileri denediler. Onlar hiçbir zaman Müslümanlarla yapılan anlaşmalara sadık kalmadılar. Sürekli Müslümanları arkadan vurmaya ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber (s.a.v.) Efendimizi şehit etmeye çalıştılar. Hayber’e sürüldüler orda da doğru durmadılar. Hendek Harbi’ne sebep oldular. Halife Hz. Ömer (r.anh) zamanında oğlu Abdullah bin Ömer Hayber’e vergi toplamak için görevli olarak gönderildiği zaman onu Yahudiler damdan atarak kollarını ve bacaklarını kırdılar.
Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, bu ihanetlerinden dolayı Yahudilerin Ortadoğu’dan çıkartılmasını istemiş; fakat vahiy vefatına yakın geldiği için vasiyette bulunmuştur.
Halife Hz. Ömer bin Hattab’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber (s.av.) Efendimiz şöyle buyurur: “Yahudilerle Hıristiyanları Arap yarımadasından mutlaka çıkartacağım! Ta ki Müslümanlardan başka kimseyi bırakmayacağım” (1).
Halife Hz. Ebu Bekir (r.anh) zamanında “ridde” savaşları yüzünden bu vasiyet gerçekleştirilememiş; Halife Hz. Ömer (r.anh) zamanında gerçekleştirilmiştir.
Tarih dikkate alınmadan, bu vahşetten önce yapılan anlaşma bir fayda vermediği gibi Yahudilerle yapılacak bütün anlaşmalar kesinlikle fayda vermeyecektir. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bu vahşet Türkiye için de bir saygısızlıktır.” demesinin sebebi budur.
Bakın, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber (s.a.v.) Efendimiz diğer bir hadis-i şeriflerinde ne buyurur: “İki din Arap yarımadasında birleşmez” (2).
Yani Yahudilikle İslam dini bir arada egemenliklerini Arap Yarımadası’nda sürdüremez. Onun için bundan sonra yapılacak girişimler ve barış görüşmeleri Yahudi’nin Ortadoğu’dan çıkartılmasına yönelik olmalıdır. Aksi halde dünya barış yüzü göremez.
Filistinli kardeşlerimize sabr-ı cemil diler, kalben onların yanında olduğumuzu dünyaya bildiririz.
-------------
Kaynaklar:
1. Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi. C: 8. S:530. Ahmed Davudoğlu
2. Muvatta. C: 2. Hadis: No: 18
Hâsılı, Yahudi, Filistin halkını dünyadan tecrit ederek bebek, çoluk, çocuk, kadın, yaşlı demeden katletmektedir!
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu vahşeti kınadı ve şöyle dedi: “Bu vahşet, insanlık ayıbıdır, Türkiye’ye de saygısızlıktır.”
Sayın Başbakan’ın açıklamasına göre, Türkiye’nin girişimiyle İsrail ile Filistinliler arasında bir barış anlaşması yapılmış; fakat bu anlaşmaya Yahudi uymamıştır.
Yahudi, tarih boyunca hiçbir anlaşmaya bağlı kalmadı ki, yapılan bu anlaşmaya ve bundan sonra yapılacak anlaşmalara bağlı kalsın; kıyamete kadar bu böyle sürecektir.
Çünkü Yahudi, inancı gereği kendini bütün ırklardan üstün görmekte ve diğer ırkları köle kabul etmektedir. İslam’ın yükselişe geçmesiyle de bu düşüncesinin hayata geçirilemeyeceğini bilmektedir. Yahudi’nin Bedir Harbi’nden (M. 624) beri Müslümanları ve İslam’ı boğmağa çalışmasının sebebi budur.
Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz ve Sahabe-i Kiram Yahudileri denediler. Onlar hiçbir zaman Müslümanlarla yapılan anlaşmalara sadık kalmadılar. Sürekli Müslümanları arkadan vurmaya ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber (s.a.v.) Efendimizi şehit etmeye çalıştılar. Hayber’e sürüldüler orda da doğru durmadılar. Hendek Harbi’ne sebep oldular. Halife Hz. Ömer (r.anh) zamanında oğlu Abdullah bin Ömer Hayber’e vergi toplamak için görevli olarak gönderildiği zaman onu Yahudiler damdan atarak kollarını ve bacaklarını kırdılar.
Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, bu ihanetlerinden dolayı Yahudilerin Ortadoğu’dan çıkartılmasını istemiş; fakat vahiy vefatına yakın geldiği için vasiyette bulunmuştur.
Halife Hz. Ömer bin Hattab’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber (s.av.) Efendimiz şöyle buyurur: “Yahudilerle Hıristiyanları Arap yarımadasından mutlaka çıkartacağım! Ta ki Müslümanlardan başka kimseyi bırakmayacağım” (1).
Halife Hz. Ebu Bekir (r.anh) zamanında “ridde” savaşları yüzünden bu vasiyet gerçekleştirilememiş; Halife Hz. Ömer (r.anh) zamanında gerçekleştirilmiştir.
Tarih dikkate alınmadan, bu vahşetten önce yapılan anlaşma bir fayda vermediği gibi Yahudilerle yapılacak bütün anlaşmalar kesinlikle fayda vermeyecektir. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bu vahşet Türkiye için de bir saygısızlıktır.” demesinin sebebi budur.
Bakın, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber (s.a.v.) Efendimiz diğer bir hadis-i şeriflerinde ne buyurur: “İki din Arap yarımadasında birleşmez” (2).
Yani Yahudilikle İslam dini bir arada egemenliklerini Arap Yarımadası’nda sürdüremez. Onun için bundan sonra yapılacak girişimler ve barış görüşmeleri Yahudi’nin Ortadoğu’dan çıkartılmasına yönelik olmalıdır. Aksi halde dünya barış yüzü göremez.
Filistinli kardeşlerimize sabr-ı cemil diler, kalben onların yanında olduğumuzu dünyaya bildiririz.
-------------
Kaynaklar:
1. Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi. C: 8. S:530. Ahmed Davudoğlu
2. Muvatta. C: 2. Hadis: No: 18