İnsanların kimi zengin kimi orta halli kimi fakir durumun yanında hepsinin sağlık ve diğer problemleri bulunma ile yaşam sürer. Süre ve imtihanlı olan bu dünya da.
Tarihi oluşum olarak bu yaşam içindeki varlıklı olabilenler. Problemleri olanlara yardım yapmayı bir vazife bilmeden edemezler.
Bu sosyal oluşum. Dinler arasında ki İslâm da daha çok önemi bulunmaktadır. O kadar ki şart mecburiyeti bile konulmuş, “Zekât” mecburiyetini bağlamış olmaktadır.
Zekât’ın dışında ki yardımlar için bile hayli sevaplar alınacağı dinin kuralları içindedir.
Bu kurallara önem veren manevi inançlı kimseler. Etraflarında ki insanların durumunu daima bir nevi kontrol içinde tutarlar.
Bu insanların bir derneği, sosyal bağlantıları yoktur ama çoğu varlıklarından pay ayırarak “vakıf” ismi altında şartlı yerleri topluma sunmuşlardır. Yalnız son yılların topluluk vakıfları bundan vareste olup sadece bir toplum için olan hattâ menfaate gidebilen bu vakıflarla genel ve ihtiyaç sahiplerine yapılan hizmet karıştırılmamalıdır.
***
Bizzat çocukluk ve gençliğimde müşahede ettiğim yardımlaşma. Daha çok tek – çift kat ve bahçeli olan evleri havi mahallelerde. Sakinlerin birbirlerinin gerek yiyim giyim, gerekse diğer tüm dertlerine ilgi gösterip ellerinden gelen işlemi yapmaya çalışırlar.
Basit gibi görünen ama aslında düşündürücü bir örnek vermek isterim.
Kibrit şekilli binaların yükselmediği o yıllar da sokaklar belediyelerce değil sakinlerin kendi kapıları önünü temizlemesiyle tertemiz olurdu.
Evinden işine gitmek için çıkan beyefendi. Temizlenmemiş bir kapı önü görünce duraklayıp “Mehmet ağa hazırsan beraber gidelim” çağrısı ile aslında hal kontrolü yapmakta idi.
Mehmet ağa kapı önüne çıkıp temizlik yapılamamasını utangaç tavırla “bizim hatun biraz rahatsızda işlem yapamamış” deyince…
Beyefendi hemen evine dönerek hanımına komşu ile ilgilenmesini iletiverir.
Bırakın sokağı caddeyi. Bu günün karşı komşuyu bile tanı(ya)mayan apartman sakinlerinde görülebilecek işlem değildir.
***
Son yıllarda bu yöndeki yardımlar Vilayet, belediye ve yardım kuruluşlarınca yapılmakta Medyanın bilhassa görüntülülerinde defalarca yapılan yardım işlemleri bizlere duyurulmakta.
Yıllar evveli bilhassa İslâm dininde gizli kalması ön görülen yardımları kimlerin aldığı kimine yiyecek giyecek, kimine ev eşyası, kimine ev bile verebilme ve hastalıkları ile ilgilenmeye kadar giden güzel yardımları gördükçe iftihar eder seviniriz.
Ama halk arasında bunların bazen asıl ihtiyaç sahiplerinden ziyade “bizden olan” hesabına giriverip ihtiyaç dışı olanlarında istifade ettiği dedikoduları sevincimizi gidermeye çalışır.
Geçen gün belediye başkanlarımızdan Sayın Hançerli “Muhtarlar belediyemizin gönüllü birer şube müdürü olarak çalışmalarını yürütüyorlar” haber yayımı, bendenizde tek parti zamanında ki Valilerin resmen, İl, Kaymakamların ilçe, Nahiye Müdürlerinin bucak başkanı oluşmasını hatırlattı
Ne demek şube gibi çalışmak acaba? Zaten muhtarın vazifesi o mahallin tüm dertlerini ilgilere iletmek netice almakta bilhassa fakir ve hastaların da problemleri ile ilgilenmesi gerekmekte. Yoksa mühür basıp para almak değil ama buna alıştık tabii ki iki de bir yemekli toplantılarda bunlar konuşuluyor ki muhtarın ilgisi yeni hizmet sayılmakta.
Sözü çok uzatmak yerinde olur ama sizleri yormak istemem. Sadece geçen gün karşılaştığım bir oluşumu sizlere sunmak isterim.
Bu oluşumla ilgili aileyi tanımam ve onlarla da böyle bir yazı yazacağımı ima etmiş bile değilim. Zaten onurlu aile etrafına ya tam anlatamamış veya ilgi gösteren de olmadığı için kollarını yen içinde bıraktıkları kanaatindeyim.
Okuyabilen başlıkta ki ilgililer el uzatır bu ailenin dertlerini giderirler mi? Bilemem ama benim vazifem duyurmaktan öte olamamakta.
***
Meslektaşlarının aksine sabahın yedisinde gelen temizlikçi hanımefendi ile yaptığım söyleşi.
Neden tam gün değil de öğleye kadar çalışmayı prensip yapmaktasınız? Sakınca yoksa öğrenebilir miyim?
Maalesef biz ailecek yıllar evveli “Akdeniz Anemisi” denilen illete tutulduk. Bu bakımdan evde ki iki yavrum da hasta. Onlara bakmam lazım.
Sağlık kurumlarından istifade edemiyor musunuz? Çare aramadınız mı?
19 yaşındaki oğlum iki yıl önce Selçuk Üniversitesi’nden Eğitim Fakültesi’ni kazandı ama yatırılacak nakit bulamadık, giremedi. Sigortasız az bir ücretle çalışıp bize yardımcı olmakta. O da hasta olduğu için çalışamadığı günler ücret alamamakta.
Belediye öğrencilere yardım ediyordu müracaat etmediniz mi?
Ettik ama bize vermediler nedense sosyal yardım olarak sağlığımızla da ilgi göremedik. Kendimiz tedavi için burada ve Akdeniz Üniversite Hastanesi’nde tedavi olmak istedik. Bunun şartları için bankada para çekmek mecburiyetinde kaldık. Meblağı her yıl artarak 25 milyonu bulan paranın ancak faizine ödeyebilince daha da artmakta. Eşim asgari ücretle özel sektörde çalışıyor ama o da hastalandığı günlerde çalışamayınca aylığı düşüyor.
Belediyeler şimdi CHP’ce önlenen ama iki yıl önce binlerce öğrenciye yardım ettiklerini reklam ederken bunlar neden istifade edemedi ki? Düşünmeye değer.
İşte ben bu yüzden yaşam için temizlikçilik yaparken yalnız kalan hasta yavrularıma da bakmak mecburiyetindeyim.
***
Asıl işin analık duygusuna bakınız şimdi. Bu hanımefendiyi tavsiye eden yakınımız. Onun diğerleri gibi olmayıp, ısrarına rağmen kahvaltı ve öğle yemeği yemediğini belirtmiş ve garipsemişti!
Bizim hanım ise öğle yemeği vermeyi prensip yaptığından etli ekmek siparişi sonu sofraya oturmasını istedik. Cevaba bakınız!
- Kusura bakmayın ben yiyemem. Deyince, hayretle
- Neden ki? Soruma
- Çocuklar yemeyince boğazımdan geçmiyor. Kusura bakmayın. Deyince içimiz cızzz etti
- Tamam, öyle ise lütfen kabul et. Bunları paket yapalım çocuklarla beraber afiyetle yiyiniz. Deyince, gözlerinin nemlenmesini saklasa da gözümüzden kaçmadı.
Yanına bir şeyler daha ilave ettiğimiz paketi götürürken dualarını ve teşekkürlerini sunarak asansöre binip gitti.
Bu ailenin nerede oturduğunu dahi onuruna halel getirmesin diye soramadım. Sadece cep telefonu mahfuz.
İlgilenecek kurumlar istediği takdirde verebileceğim bu telefonu burada yazmayı uygun görmedim.
İlgilenmek isteyenler bendenizin 0332 3223822 ve 0533 3662804 no.lu Tlf.larından aramakla ulaşabilirler.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
Tarihi oluşum olarak bu yaşam içindeki varlıklı olabilenler. Problemleri olanlara yardım yapmayı bir vazife bilmeden edemezler.
Bu sosyal oluşum. Dinler arasında ki İslâm da daha çok önemi bulunmaktadır. O kadar ki şart mecburiyeti bile konulmuş, “Zekât” mecburiyetini bağlamış olmaktadır.
Zekât’ın dışında ki yardımlar için bile hayli sevaplar alınacağı dinin kuralları içindedir.
Bu kurallara önem veren manevi inançlı kimseler. Etraflarında ki insanların durumunu daima bir nevi kontrol içinde tutarlar.
Bu insanların bir derneği, sosyal bağlantıları yoktur ama çoğu varlıklarından pay ayırarak “vakıf” ismi altında şartlı yerleri topluma sunmuşlardır. Yalnız son yılların topluluk vakıfları bundan vareste olup sadece bir toplum için olan hattâ menfaate gidebilen bu vakıflarla genel ve ihtiyaç sahiplerine yapılan hizmet karıştırılmamalıdır.
***
Bizzat çocukluk ve gençliğimde müşahede ettiğim yardımlaşma. Daha çok tek – çift kat ve bahçeli olan evleri havi mahallelerde. Sakinlerin birbirlerinin gerek yiyim giyim, gerekse diğer tüm dertlerine ilgi gösterip ellerinden gelen işlemi yapmaya çalışırlar.
Basit gibi görünen ama aslında düşündürücü bir örnek vermek isterim.
Kibrit şekilli binaların yükselmediği o yıllar da sokaklar belediyelerce değil sakinlerin kendi kapıları önünü temizlemesiyle tertemiz olurdu.
Evinden işine gitmek için çıkan beyefendi. Temizlenmemiş bir kapı önü görünce duraklayıp “Mehmet ağa hazırsan beraber gidelim” çağrısı ile aslında hal kontrolü yapmakta idi.
Mehmet ağa kapı önüne çıkıp temizlik yapılamamasını utangaç tavırla “bizim hatun biraz rahatsızda işlem yapamamış” deyince…
Beyefendi hemen evine dönerek hanımına komşu ile ilgilenmesini iletiverir.
Bırakın sokağı caddeyi. Bu günün karşı komşuyu bile tanı(ya)mayan apartman sakinlerinde görülebilecek işlem değildir.
***
Son yıllarda bu yöndeki yardımlar Vilayet, belediye ve yardım kuruluşlarınca yapılmakta Medyanın bilhassa görüntülülerinde defalarca yapılan yardım işlemleri bizlere duyurulmakta.
Yıllar evveli bilhassa İslâm dininde gizli kalması ön görülen yardımları kimlerin aldığı kimine yiyecek giyecek, kimine ev eşyası, kimine ev bile verebilme ve hastalıkları ile ilgilenmeye kadar giden güzel yardımları gördükçe iftihar eder seviniriz.
Ama halk arasında bunların bazen asıl ihtiyaç sahiplerinden ziyade “bizden olan” hesabına giriverip ihtiyaç dışı olanlarında istifade ettiği dedikoduları sevincimizi gidermeye çalışır.
Geçen gün belediye başkanlarımızdan Sayın Hançerli “Muhtarlar belediyemizin gönüllü birer şube müdürü olarak çalışmalarını yürütüyorlar” haber yayımı, bendenizde tek parti zamanında ki Valilerin resmen, İl, Kaymakamların ilçe, Nahiye Müdürlerinin bucak başkanı oluşmasını hatırlattı
Ne demek şube gibi çalışmak acaba? Zaten muhtarın vazifesi o mahallin tüm dertlerini ilgilere iletmek netice almakta bilhassa fakir ve hastaların da problemleri ile ilgilenmesi gerekmekte. Yoksa mühür basıp para almak değil ama buna alıştık tabii ki iki de bir yemekli toplantılarda bunlar konuşuluyor ki muhtarın ilgisi yeni hizmet sayılmakta.
Sözü çok uzatmak yerinde olur ama sizleri yormak istemem. Sadece geçen gün karşılaştığım bir oluşumu sizlere sunmak isterim.
Bu oluşumla ilgili aileyi tanımam ve onlarla da böyle bir yazı yazacağımı ima etmiş bile değilim. Zaten onurlu aile etrafına ya tam anlatamamış veya ilgi gösteren de olmadığı için kollarını yen içinde bıraktıkları kanaatindeyim.
Okuyabilen başlıkta ki ilgililer el uzatır bu ailenin dertlerini giderirler mi? Bilemem ama benim vazifem duyurmaktan öte olamamakta.
***
Meslektaşlarının aksine sabahın yedisinde gelen temizlikçi hanımefendi ile yaptığım söyleşi.
Neden tam gün değil de öğleye kadar çalışmayı prensip yapmaktasınız? Sakınca yoksa öğrenebilir miyim?
Maalesef biz ailecek yıllar evveli “Akdeniz Anemisi” denilen illete tutulduk. Bu bakımdan evde ki iki yavrum da hasta. Onlara bakmam lazım.
Sağlık kurumlarından istifade edemiyor musunuz? Çare aramadınız mı?
19 yaşındaki oğlum iki yıl önce Selçuk Üniversitesi’nden Eğitim Fakültesi’ni kazandı ama yatırılacak nakit bulamadık, giremedi. Sigortasız az bir ücretle çalışıp bize yardımcı olmakta. O da hasta olduğu için çalışamadığı günler ücret alamamakta.
Belediye öğrencilere yardım ediyordu müracaat etmediniz mi?
Ettik ama bize vermediler nedense sosyal yardım olarak sağlığımızla da ilgi göremedik. Kendimiz tedavi için burada ve Akdeniz Üniversite Hastanesi’nde tedavi olmak istedik. Bunun şartları için bankada para çekmek mecburiyetinde kaldık. Meblağı her yıl artarak 25 milyonu bulan paranın ancak faizine ödeyebilince daha da artmakta. Eşim asgari ücretle özel sektörde çalışıyor ama o da hastalandığı günlerde çalışamayınca aylığı düşüyor.
Belediyeler şimdi CHP’ce önlenen ama iki yıl önce binlerce öğrenciye yardım ettiklerini reklam ederken bunlar neden istifade edemedi ki? Düşünmeye değer.
İşte ben bu yüzden yaşam için temizlikçilik yaparken yalnız kalan hasta yavrularıma da bakmak mecburiyetindeyim.
***
Asıl işin analık duygusuna bakınız şimdi. Bu hanımefendiyi tavsiye eden yakınımız. Onun diğerleri gibi olmayıp, ısrarına rağmen kahvaltı ve öğle yemeği yemediğini belirtmiş ve garipsemişti!
Bizim hanım ise öğle yemeği vermeyi prensip yaptığından etli ekmek siparişi sonu sofraya oturmasını istedik. Cevaba bakınız!
- Kusura bakmayın ben yiyemem. Deyince, hayretle
- Neden ki? Soruma
- Çocuklar yemeyince boğazımdan geçmiyor. Kusura bakmayın. Deyince içimiz cızzz etti
- Tamam, öyle ise lütfen kabul et. Bunları paket yapalım çocuklarla beraber afiyetle yiyiniz. Deyince, gözlerinin nemlenmesini saklasa da gözümüzden kaçmadı.
Yanına bir şeyler daha ilave ettiğimiz paketi götürürken dualarını ve teşekkürlerini sunarak asansöre binip gitti.
Bu ailenin nerede oturduğunu dahi onuruna halel getirmesin diye soramadım. Sadece cep telefonu mahfuz.
İlgilenecek kurumlar istediği takdirde verebileceğim bu telefonu burada yazmayı uygun görmedim.
İlgilenmek isteyenler bendenizin 0332 3223822 ve 0533 3662804 no.lu Tlf.larından aramakla ulaşabilirler.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…