Merhumu Larende Caddesi’ne inen yokuş başındaki ilk dükkânlarından beri tanırdım. Eser vermeye başladığı dönemlerde münasebetlerimiz daha da sıklaştı. Ticareti bıraktıktan sonra tamamen kendisini şiire ve ilmî çalışmalara verdi.
Nuri Baş üstadımız yaş itibariyle Hakkı Özçimi, Hacıveyiszade Mustafa Efendi, Postalcı Hacı Abdürrahim Efendi, Av. Mehmet Emin Bolay, Hacı İsa Efendi, Çimili Cemil Efendi gibi Konya’nın son dönem tanınmış âlimlerinden istifade etti. Onlarla ilgili pek çok hatıraya sahipti
On parmağında on marifet vardı. Her şeyden evvel hafız-ı Kur’an’dı. İyi bir şairdi. Mûsikîye âşina idi. Hattattı, Arapça, Farsça ve Osmanlıca biliyordu. O aynı zamanda iyi bir yazardı. Pek çok gazete ve dergilerde yazıları çıktı. Kısaca O, çok yönlü bir insandı. Muayyen bir yaştan sonra tamamen hayattan kopup, evine kapanan insanların aksin O, Hayattan hiç kopmadı. Örnek bir yaşantısı vardı.
Son yıllarında Mevlâna Caddesi üzerindeki küçük bürosunda çalışmalarını sürdürür, dostları ile sohbet eder, devamlı gençlere bir şeyler öğretmeye çalışırdı. Bürosunu bilhassa öğleden sonraları devamlı açık bulundururdu.
Merhum, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi güçlü bir şairdi. Şiirlerini okurken insan Mehmet Akif ve Necip Fazıl’ı hatırlardı. Hadis-i şerifleri ve Mesnevî’yi nazmen Türkçeye çevirmek kolay bir iş değildir. O bunları rahatlıkla yapardı. Son eserlerinden birisi, “Mânâ ve Mefhumuyla Mesnevî’den Parıltılar”da bin sekiz yüz altmış beyti, başarılı bir şekilde nazmen Türkçe’ye çevirdi. Akıcı bir üslûba malikti.
O, bu eserinin “Önsöz”ünde mesnevî için şöyle diyordu:
“Mesnevî okulu, bir mekteb-i irfandır ve bir mekteb-i ehadiyyettir. Mevlâna Hazretleri’nin ‘Gel! Gel’ demesi Allah’a çağırmasıdır. Ümide davettir. Tevbe ve inabeye teşviktir. Günahlardan arınmanın yolunu göstermektir.”
Şiirlerini hece ve aruz vezinleriyle yazdı. Tarihler düştü. Onun Hacı Veyiszade Mustafa Efendi merhumun vefatına düştüğü tarih şöyledir:
Gâib olmaz Hak için hizmet veren bir Hak eri
Tâc olur başlarda, onlar varis-î Peygamberî
Yâdı var, milletçe mâruf “VEYS –ZADE” Mustafa
“Candı, bir âlimdi, bir ârifdi kim, dolmaz yeri…” (1)
Hicrî 1379
Nuri Baş üstadımızı vefat yıldönümünde rahmet ve minnetle anıyor, kabri cennet olsun diyoruz.