Evet, işte Ramazanın değerli günleri bir bir bu senede sonlanıyor. Ömür takvimi herkesin hânesinden bir Ramazan mevsimini daha düşürdü. İnşaALLAH Ramazanı bizden hoşnut bırakabilmişizdir. Doğrusu biz ondan hoşnut idik, kendimizi bir çek-up etmiştik. Elbette Ramazanın gidişi, Müslümanları hüzne düşürüyor fakat ardından gelecek güzel Bayram günleri bizi bekliyor. Ancak coronayla Ramazanın güzelliklerini dolu dolu yaşayamadığımız gibi, bayramın güzelliklerinde de ayni durum söz konusu… Maalesef tüm insanlık âlesi olarak sâhip olduğumuz şeylerin kıymetini bilemediğimiz ortada… Başımıza gelenler kendi ellerimizle işlediğimiz menfîlikler, ahlaksızlıklar, günahlar vesilesiyledir. Yüce Rabb’im sonumuzu hayreyleye…
Üç aylarımızı kalplerimiz buruk, gönüllerimiz acılı, gözlerimiz yaşlı olarak geçirdik. Cenâbı Hakk’ın ayı olan Receb ayı geçti, gitti. Yüce Rasûl, aleyhissalâtu vesselâm’ın ayı Şaban ayı da geçti, gitti. Mübârek Ramazan ayı ise, bitmek üzere. Kanaatimizce coronasız günlere geri dönülse, insanlar yine eski hallerine avdet edecekler. Olanlardan ders almak gerekiyor. Şimdiye kadar Allâhu Azûmüşşan’ın yapmayın günahtır dediği ne varsa yapıldı, âdeta ‘Tannrıya savaş açıldı’ –haşa- ‘Seni takmıyoruz’ dedi zavallı, kendini pek büyük gören küçücük insancıklar. ‘Sen misin böyle Hakk’ın emirlerini hiçe sayan’ dedi sanki Rabbi Teâlâ, görünmeyen minicik bir virüsle tüm insanlığı hizâya getirdi. Kimse yan yana gelemez, yanlış işler yapamaz oldu. Herkesler yüzünü örterek maskeledi, güzellikler gösterilemedi. Temizlik dînin yarısıydı, pis-murdar gezenler, büyüğünden-küçüğüne suyla-temizlikle tanıştı.
En içlisi de, bizim sene içinde dört gözle beklediğimiz üç aylarımızda, bilhassa Ramazan ayında hınca hınç dolan Kâbe’mizin boş kalması oldu. Ramazanda câmilerimizde terâvih namazlarıyla bir bayram coşkusu yaşanırdı, müminlerde cemaatleşmenin sevinci oluşurdu, koşa koşa mukabelelere gidilirdi. Bunların olmaması, hakikaten biz Müslümanları hüzne boğdu. Dostlarla iftarlar, davulcularla sahurlar neredeyse rafa kalktı. Misâfirlerle bereketlenen evler ve sofralar unutuldu. Büyük bir heyecanla uyanılan sahurlar inşaALLAH unutulmasın, müminler tembelliğe alışmasın, câmiler cemaatsiz, sofralar misâfirsiz kalmasın, Çok günahlarımız oldu, söz dinlemedik affet bizi Allâh’ım.
Ramazan ayında gönderdiğin, bin aydan hayırlı kıldığın gecede indirdiğin, o şerefli Kur’ân’ını okuduk fakat emirlerine uymadık. Ancak Ramazanlarda açtık Kur’ân’nın kapağını ama Ramazan’dan sonra evin en güzel köşesine itinayla yerleştirdik. Okuduklarımızı hayâtımıza koymayı istemedik, yaşadığımız hayâta yine eskisi gibi, devam ettik. Ey Rabb’imiz bir daha aynı hatâları tekrarlamamız için bize güç ver, olanlardan ders almayı nasip et ne olur!
Dost yüzü göremiyoruz, komşunun kapısını çalamıyoruz, sılayı rahim yapamıyoruz, hastamızı ziyârete gidemiyoruz, ana-baba-evlat birbirini göremiyor hatta ölümüzün cenâzesine dahi katılamıyoruz. Ey yüce Mevlam, şimdiye kadar düzgün yürümeyi bilemediğimiz müstakim yolumuzu aç bize. Sen bize imdat et! Sen imdat etmezsen kimse imdat etmiyor. İlimde-fende-teknolojide onca ilerleyen, kendini ve aklını neredeyse put gibi tapacak hâle getiren, büyüklenen, Yüceler Yücesine kafa tutan şu küçücük insanoğlu, işte minicik görünmeyen bir virüs illetine çâre bulamıyor. Dünya seferber oldu, hani sonuç? Her şeyden Sen’dendir, çözüm Sen’dedir ve devâ Sen’dendir şânı büyük Allâh’ım, imdat et bize çok daraldık.
Ecel görünmediğinden bilinmezdi. Şimdi herkesin yanı başında, sessiz sedâsız insanların en sevdikleri ellerinden bir bir kayıp gidiyor. Ölüm korkusundan evlat babasına, annesine gidemiyor, herkesler önce kendi canının derdine düşmüş vaziyette. Yâni ölüm insanlara nefesleri kadar yakın artık. Yine de düşünülmezse, yine de ibret alınmazsa, ne diyelim; her şey haktır. Herkesi biliyorduk ama bir Sen’i bilmiyorduk Allâh’ım. İşte âciziz, ey Kâinâtın Mutlak Sâhibi! Sen’i bilen de, bilmeyen de hepimiz kapındayız, tüm insanlık âilesi birlik, Sana yalvarıyoruz, şu güzel günlerinin sonunda, Sen bizi bu illetten kurtar Ya Rabb’i. İçimizde Sen’in râzı olduğun kulların hürmetine, günahsız sâbilerin hürmetine bize acı, merhamet eyle Allâh’ım.
İnsanlar kendileri için yaratılmış olan tabi güzellikleri camın gerisinden seyreder oldu. Birbirimize dar ettiğimiz dünyâyı mazlumlarla doldurduk. İşte zâlim İsrâil’in her zaman Ramazan ayında yaptığı çirkeflikleri ortada… Yaşanır dünyâyı yaşanmaz hâle getiren bu zorbalara ders verdiğinin idrâkındayız ya Rabb’i. Sen hâlimize, içinde bulunduğumuz mübârek günler hürmetine bir çeki düzen ver Allâh’ım. Bizi bize bırakma, bizi azgın nefsimizin eline, şeytan kılıklıların tuzaklarına düşürme Ya Rabb’i.
Rahmet et, acı bize Allâh’ım. Merhametine, mağfiretine muhtâcız koru bizi Allâh’ım. Sen’in emirlerine isyan etmeden, dinleyerek yaşamak için yeniden güç ver, azim ver bize. Günah kirlerinden temizle bizi; Affettim dediklerinin arasına kat bizi. Duâlarımızı kabul eyle. Bayram sabahına affedilmiş müjdesiyle erişebilmeyi nasip eyle. Amin, amin, amin.