Muhalefetle ilgili problemlerimiz vardır da, iktidardan yana da büyük bir sorunumuz mevcuttur. Çünkü kesinlikle yanılmaz, hata yapmaz, kusurdan münezzeh, dokunulmaz, adeta kutsal bir idareyle karşı karşıyayız.
Mesela tahammülfersa son saldırı hadiselerinde ve şehitlik haberlerinde artık kesin bir savaş ilanı varken, apaçık başta DTP’liler PKK, devletle alay etmekteyken; sorumlu/ suçlu ya muhalefet ordu, ya korucular, ya dış güçler, ama muhakkak yönetim harici unsurlardır. Daha olmazsa, lekeli geçmişiyle CHP’dir, MHP’dir, Cumhuriyet yönetimidir.
Zam yapılmışsa, millet eziliyorsa bir hikmet aranmalı, daha doğrusu bulunmalıdır. Dil altından kesin şehit sayısının saklandığı öne sürülürken; terör olayları, 2002’den bu yana en büyük artışını gerçekleştirmişse, yine bir hikmet(!) görmelidir.
Bu arada meselâ üç savcısı vazifeden alınan Deniz Feneri tutukluları çarçabuk serbest bırakılmıştır. Adalet dağıtımı da, gününe, saatine, estiğine göredir. Anlaşılan terazinin kefesi, kimini ağır tartar.
Mütemadiyen sözler ve söylemler, güdülen siyaset anlayışı hızla değişmektedir. Akıl erdirmeye, anlamaya çalışmayacaksınız; “Bir saat/ bir gün/bir ay/ bir sene” önce bambaşka lâf kalabalığıyla ortaya çıkıyordunuz, böylesine bariz çelişkiler, zıtlık ve zikzaklar nasıl barınır, niçin inanalım” diyemezsiniz. Sizden beklenilen sadece kayıtsız şartsız itaat etmeniz, düşünmemeniz, sorgulamamanızdır. Bakınız aydınlara, hiç farklı ses, çıt çıkıyor mu? Sopa, herkesi(mi) hizaya sokuyor mu?
Bütün ümitler, güzel eylemler yeni anayasa ve sonrasına bağlanmıştır. Sanki büyülü bir değnektir. Vaktiyle, sihirli asamız referandumdu. Hükümetin böyle olağanüstü bir anlam yüklediği, asıl amacını gizlediği hedefleri, siyasî araçları, atılım ve açılımları vardır.
Ki lider de benzer bir çerçevededir. Dokunmanın ibadet sayıldığı bir büyüğün fiilleri, düşünceleri de mübarektir ve eleştirilemez. Bazı kabine üyeleri ise eşsiz bir filozof, bir kahraman edasıyla bu “irilik havasını” etrafa yaymaktadır. Siz yapılan güzellikleri anlayamıyorsanız, cahilliğinize yanın.
Öte yandan özellikle Basın’a, çeşitli vesilelerle bir sansür uygulanmakta, tenkitçi yazarlar atılmaktadır. Sözgelimi mutlak bir başarısızlığı belgeleyen, teröre yönelik haberler yumuşatılıp, hafifletilerek; ekonomiye dair muvaffakiyetsizlikler ise teğet geçirilerek verilecektir.
Gerçeği bilmeye hakkınız yoktur. İçyüzüne vakıf olsanız, kuşkuya kapılsanız bile, kendinize ayar çekip, derin bir suskunlukla olayları geçiştirmelisiniz. Televizyonlarınızın başında; hangi dış memlekete nizam ve insanlık dersi verilecek, hangi dünya ülkesi kurtarılacak diye merakla beklemelisiniz. Yöneticilerimiz sizi hakikatlerden haberdar edecek, güdeceklerdir.
Oysa Tenzile Erdoğan ve Filistin(liler) kadar bu ülkenin Müslüman Türk şehitleri, yiğit askerleri vatan, dini, bayrak uğruna can veren kahramanları da saygıya; Cumhurbaşkanı - Başbakan himayesi ve gözetimine, savuşturmak değil itibarlı uğurlamaklara, dinî merasim ve anmalara, anlayışa lâyıktır.
Müzakere masalarına oturulurken, tam sayısını bilemesek de şehit sayımızın gittikçe yükseldiğinin bilincindeyiz. Fakat ümidimizi kaybetmemeli, kendimizi üzüp durmamalı, telâşa kapılmamalıyız.
Aslında muhalefet engellese, 7 düvel birleşse de, terörle etkin bir şekilde mücadele etmenin, büyümenin yolları her zaman bulunur, ileri demokrasilerde çareler tükenmez.
“Ne diyoruz, 3 çocuk... Ama 3 standart değil, en az 3. Sizlere özellikle söylüyorum en az 3 tane.”
Ancak karşılarız şehitleri.
Mesela tahammülfersa son saldırı hadiselerinde ve şehitlik haberlerinde artık kesin bir savaş ilanı varken, apaçık başta DTP’liler PKK, devletle alay etmekteyken; sorumlu/ suçlu ya muhalefet ordu, ya korucular, ya dış güçler, ama muhakkak yönetim harici unsurlardır. Daha olmazsa, lekeli geçmişiyle CHP’dir, MHP’dir, Cumhuriyet yönetimidir.
Zam yapılmışsa, millet eziliyorsa bir hikmet aranmalı, daha doğrusu bulunmalıdır. Dil altından kesin şehit sayısının saklandığı öne sürülürken; terör olayları, 2002’den bu yana en büyük artışını gerçekleştirmişse, yine bir hikmet(!) görmelidir.
Bu arada meselâ üç savcısı vazifeden alınan Deniz Feneri tutukluları çarçabuk serbest bırakılmıştır. Adalet dağıtımı da, gününe, saatine, estiğine göredir. Anlaşılan terazinin kefesi, kimini ağır tartar.
Mütemadiyen sözler ve söylemler, güdülen siyaset anlayışı hızla değişmektedir. Akıl erdirmeye, anlamaya çalışmayacaksınız; “Bir saat/ bir gün/bir ay/ bir sene” önce bambaşka lâf kalabalığıyla ortaya çıkıyordunuz, böylesine bariz çelişkiler, zıtlık ve zikzaklar nasıl barınır, niçin inanalım” diyemezsiniz. Sizden beklenilen sadece kayıtsız şartsız itaat etmeniz, düşünmemeniz, sorgulamamanızdır. Bakınız aydınlara, hiç farklı ses, çıt çıkıyor mu? Sopa, herkesi(mi) hizaya sokuyor mu?
Bütün ümitler, güzel eylemler yeni anayasa ve sonrasına bağlanmıştır. Sanki büyülü bir değnektir. Vaktiyle, sihirli asamız referandumdu. Hükümetin böyle olağanüstü bir anlam yüklediği, asıl amacını gizlediği hedefleri, siyasî araçları, atılım ve açılımları vardır.
Ki lider de benzer bir çerçevededir. Dokunmanın ibadet sayıldığı bir büyüğün fiilleri, düşünceleri de mübarektir ve eleştirilemez. Bazı kabine üyeleri ise eşsiz bir filozof, bir kahraman edasıyla bu “irilik havasını” etrafa yaymaktadır. Siz yapılan güzellikleri anlayamıyorsanız, cahilliğinize yanın.
Öte yandan özellikle Basın’a, çeşitli vesilelerle bir sansür uygulanmakta, tenkitçi yazarlar atılmaktadır. Sözgelimi mutlak bir başarısızlığı belgeleyen, teröre yönelik haberler yumuşatılıp, hafifletilerek; ekonomiye dair muvaffakiyetsizlikler ise teğet geçirilerek verilecektir.
Gerçeği bilmeye hakkınız yoktur. İçyüzüne vakıf olsanız, kuşkuya kapılsanız bile, kendinize ayar çekip, derin bir suskunlukla olayları geçiştirmelisiniz. Televizyonlarınızın başında; hangi dış memlekete nizam ve insanlık dersi verilecek, hangi dünya ülkesi kurtarılacak diye merakla beklemelisiniz. Yöneticilerimiz sizi hakikatlerden haberdar edecek, güdeceklerdir.
Oysa Tenzile Erdoğan ve Filistin(liler) kadar bu ülkenin Müslüman Türk şehitleri, yiğit askerleri vatan, dini, bayrak uğruna can veren kahramanları da saygıya; Cumhurbaşkanı - Başbakan himayesi ve gözetimine, savuşturmak değil itibarlı uğurlamaklara, dinî merasim ve anmalara, anlayışa lâyıktır.
Müzakere masalarına oturulurken, tam sayısını bilemesek de şehit sayımızın gittikçe yükseldiğinin bilincindeyiz. Fakat ümidimizi kaybetmemeli, kendimizi üzüp durmamalı, telâşa kapılmamalıyız.
Aslında muhalefet engellese, 7 düvel birleşse de, terörle etkin bir şekilde mücadele etmenin, büyümenin yolları her zaman bulunur, ileri demokrasilerde çareler tükenmez.
“Ne diyoruz, 3 çocuk... Ama 3 standart değil, en az 3. Sizlere özellikle söylüyorum en az 3 tane.”
Ancak karşılarız şehitleri.