Uzman Öğretmenlik Sınavı ve Tutarsızlıklar

Erkant Uysal

“Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci, /üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;/

ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?/ hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.”

youtube’ta Ülkü Tamer’in şiirini Haluk Bilginer’in sesinden dinlerken buldum kendimi.

Bu sefer öğrencilerin değil, öğretmenlerin sınavı geldi aklıma.

***

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2006 yılında yapılan ve bir daha tekrarlanmayan uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavı hararetli tartışmalarla gündemdeki yerini koruyor.

16 yıl boyunca yapılmayan sınav 19 Kasım’da 81 ilde gerçekleşecek.

Uzman öğretmen olmaya hak kazanmış her öğretmen bir derece atlayacak ve maaşlarına ek olarak bin 342 TL ücret alacak. Bu durumda 10 yıl görev yapmış bir öğretmen 11 bin 819 TL maaş alırken uzman öğretmen unvanını aldıktan sonra 13 bin 161 TL maaş alacak.

Bu maaş farkının 2023’ün Temmuz ayında 2 bin liranın üstünde olması bekleniyor.

Yanlış olan tek bir sınavla unvanların verilmesi.

Mesleklerinin başında Tıpta Uzmanlık Sınavı’nı (TUS) kazananlar ortalama 4 yıl daha eğitim alıyor. Sonra uzman doktor oluyorlar. Dişte Uzmanlık Sınavı’nın (DUS) ardından hekime ortalama 3 yıl eğitim veriliyor. Ve bu süreçte asistan uzman hekim olarak görev yapılıyor.

Ama uzman öğretmenlik için sınavdan önce niteliği tartışılır 180 saatlik eğitim veriliyor. Bu durum bir sınavla öne geçmenin haksızlığını ortaya koyuyor. Maaş farkının oluşması da çalışma barışına zarar verecek nitelikte. 40 yaşını, 50 yaşını geçmiş öğretmenleri yeni mezunlar gibi sınava sokmak pek hakkaniyetli gelmiyor bana. Kaldı ki, bu sınav 16 yıldır yapılmıyor. Bir standardı olmadığı için de tepkilere neden oluyor.

Bu yöntemle 'eşit işe eşit ücret' ilkesi ihlal ediliyor. Böylece eğitim sistemi olumsuz etkilenecek.

Aynı işi yapan öğretmenlerin farklı statü ve maaş uygulaması üzerinden bölünmesi ve ayrıştırılmasının kabul edilemez olduğunu savunanlar çoğunlukta. Bu durum ayrıca okullarda çocuğunun sınıfına uzman ya da başöğretmenin girmesini isteyen velilerle okul idaresi ve öğretmenler arasında gerilim yaratacak. Okullarda oluşturulan 'özel sınıflar' daha yaygın hale gelecek. Eşitsizliğin çok daha arttığına tanıklık edeceğiz.

Bir de sınava girmenin koşulları arasında ceza almama şartı var. Ceza almış eğitimci öğretmenlik yapsa bile, bu sınava giremediği için uzman öğretmen olamayacak. Nerden baksan tutarsızlık. Bu koşulu ‘sendikalaşmayı önlemek’ olarak değerlendirenler de var.

Bu sınavın her yıl yapılmaması da ‘güven ve istikrar’ sorununu beraberinde getiriyor. Yüksek lisans ve doktora yapanlar ise sınavdan muaf tutuluyor. Bu haliyle öğretmenleri doktora yapmaya teşvik etmek bu sürecin artısı olabilir.

***

Tekrar youtube’a döndüm. Rıfat Ilgaz’ın kendi sesiyle selamlıyorum öğretmenleri. “Tam çağı işe başlamanın doğan günle/ Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden/ Her satırında buram buram alın teri/ Her sayfası günlük güneşlik/ Utanma suçun tümü senin değil/ Yırt otuzunda aldığın diplomayı/ Alfabelik çocuk ol.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.