Padişahın oğullarından biri tebdili kıyafet gezerken, çok güzel bir Çingene kızına vurulmuş... Kale de durumu yakınlarına anlatmış...
***
Yardımcılarından biri, hemen kızı istemeye karar vermiş Padişah oğluna...
***
Almış adamlarını, kız istemeye gitmiş...
***
Kızın babası “Benim Padişah oğluna verilecek kızım yok” deyip tersyüz etmiş heyeti... Herkes şaşkın...
***
Bu kez daha hatırlı adamlar girmiş araya...
***
Çingene, Gonya tabiriyle; “Yükünü göğe kayıyor” inadından vazgeçmiyor, bir türlü vermiyor kızı...
***
Bu kez, ordunun en sert komutanlarından, nadan mı nadan, kaba mı kaba biri dünürcü gitmek için ısrar etmiş...
***
Padişah oğlu kaderine küsüp, duruma itiraz etse de almış adamlarını, gitmiş kızın evine komutan...
***
Komutan, daha kapıdan girer girmez, selamsız sabahsız girişmiş Çingene’ye…
***
Allah ne verdiyse artık; “Yin mi? Yimen mi?”
***
Bir temiz dayak atmış Çingene’ye...
***
Çingene falakada feryat ediyor…
***
“Aman Lala Paşam, ne olur vurma, gurbanların olurum, derdin ne derdini söyle hele!”
***
Komutan; “Sen kim oluyorsun da, Padişahın oğluna kız vermezsin bre deyyus..!!”
***
Çingene, ‘Gonya’ deyimi ile “Pirli-pirişan” adeta meleyerek cevap verir…
***
“Aman paşam, böyle usulüne uygun isteyen oldu da biz vermedik mi?”
***
Seçim çalışmaları son düzlükte…
***
Seçmen yukarıdaki fukara gibi muhasara altında şimdi… Biri gidiyor, biri geliyor… Her parti kendi usulüne göre oy istiyor
***
Bakalım seçmen usulünce, kime icabet ederek, kime icazet verecek…?