ÜNVERSİTE İMTİHANI VE MESLEKLER

Nurten Selma Çevikoğlu

Efendim bilindiği üzere bu hafta sonu gençlerimizin bir sene boyu hazırlık yaparak beklediği üniversite imtihanları gerçekleşecek. Hepsine şimdiden üstün başarılar diliyorum. Rabbim emeklerini zâyi etmesin inşaALLAH. Herkesin nasibinde ne varsa o çıkacak karşına.

Gençler küçük yaşlardan üniversite yaşlarına gelene kadar zorlu bir yarış süreci içinde LGS, LYS, OKS, YGS gibi sürekli imtihanlara hazırlanıyorlar. Bu kötü bir şey değil. Çalışmak güzel bir hâdise. Yanlış işlerle meşgul olunacağına gençlerin dersle ilgilenmesi, kanaatimizce iyi bir meşguliyettir. Ancak anne ve babalar çocuklarının dünya başarılarına ehemmiyet gösterdikleri kadar, keşke ahret hayatlarına da aynı ciddiyeti gösterseler, ne güzel olur. Çocuklarımızın uhrevi gelecekleri için de, hazırlık yapılmalı değil mi? Ahirete Giriş Sınavına (AGS) girilecek bâki bir âlemde, asıl maharet onu geçmektir.

Tabi evlatlarımıza küçüklükten gençlik yaşına gelene kadar, bir ideal ve gâye aşılanmalı. Sâdece meslek olarak değil. İyi bir Müslüman olma, ideali verilmeli gençlerimize. Bu ideal için, emekler sarf edilmeli. Tâbiri câizse; ‘Hayat, çalakalem yaşanmamalı.’ Hedefsiz, gâyesiz insanlar, çapsız yalnızca kendi menfaatlerini önceleyen, bencilce bir hayat tasarlıyorlar. Bu, kişiyi belki ferdi hedeflere ulaştırır ancak dünyâda olması gereken erdemlere ulaştırmaz.

Küçük yaştan evlatlarımızın kendi kafalarında olmayı düşündükleri mesleki hayalleri olabilir. Çocuklarımız bunun için kıyasıya çalışarak mesâi harcarlar. Başarabilenler yine iyi, tebrik etmek gerekir. Fakat etrâfımızda çoğunlukla; planlı çalışan, sabırlı, azimli, tutkulu, cevval, kabına sığmayan gençler bulmak zor. Bugün çevremizde genelde, ana-babaların çaba ve gayretleriyle her şeyleri yerine getirilen, her isteği tastamam olan, bencil, tembel, fedâkarlığı hep başkalarından bekleyen bir anlayışa dayanmış gençler görüyoruz.

Aslında bir meslek sâhibi olmak gerçekten güzel bir hâdisedir. Eğer bir de o meslek isteyerek seçilmişse, insan severek mesleğini icra eder. Böylesi kişiler güvenli, onurlu, sorumluluk sâhibi kişilerdir. Eli işi tutan, sahâsında becerikli, maharetli, sebatkar insanlar, zaman içinde mesleklerinde ehil olarak olgunlukla iş bitirirler. Bir meslek sâhibi olmak iyidir ancak bunun için illa da üniversite bitirmek gerekmez. Elbette fakülte okumak, dünyevî unvanlar almak önemlidir, iyidir. Fakat fakülte bitirmemiş olanlar veya tahsil yapmayanlar kendilerini ezilmiş ve küçük hissetmemelidir. Herkes kendi kâbileyet ve ilgisi doğrultusunda ister yüksek tahsil yapsın, ister yapmasın bir meslek sâhibi olmalıdır.

Dünyânın en kâmil insanları olan peygamberlerin dahi meslekleri vardı. Cenâbı Hakk’ın peygamberlere bahşetmiş olduğu aklı ve düşünceyi, yetenek ve kâbiliyetleri her biri farklı sahalarda kullanarak çeşitli meslekler icra etmişlerdir. Son Peygamber Hz. Muhammed aleyhissalâtu vesselam, küçük yaştayken çobanlık yapmıştır. İlerleyen senelerde -daha sonra hanımı olacak- Hz. Hatice annemizin ticâret kervanlarını yönetmiştir.

Diğer peygamberlerin meslekî durumlarına şöyle kabataslak bakacak olursak; Hz. İbrâhim (a.s) tüccar ve inşaatçıydı. Aynı zamanda cömert ve zengindi bu sâyede pek çok yardıma muhtaç kişilerin derdine derman olmuştur. Oğlu Hz. İsmâil (a.s) kara ve deniz avcılığı yapardı. Yanı sıra birçok lisan bilirdi. Hz. Yusuf (a.s) bugün adıyla ‘Toprak mahsulleri ofisi’ gibi bir depolama kurumu oluşturarak, bolluk zamanında erzakları o depoda biriktirir, darlık zamanında halka dağıtırdı. Hz. Lokman (a.s) tıb ilminde meşhurdu. Hz. Üzeyr (a.s) bahçıvan idi. Meyve ağaçlarını ilk defa aşılayan, budama yapan, fidan yetiştiren oydu. Hz. Yunus (a.s) balıkçıydı. Hz. Zülkifl (a.s) fırıncıydı, ekmek yapar, pişirir ve satardı.

Hz. İdris (a.s) ilk defa dikiş iğnesini bulup delik açan, oradan iplik geçiren iyi bir terzi idi. Terzilerin babası sayılır. Hz. İlyas (a.s) iplikçilikle uğraşırdı. Hz. Şid (a.s) ise bugünkü dille dokuma ve mensucat sanayisinin ilk kurucusuydu. Hz. Sâlih (a.s)’ın pek çok devesi vardı. Onları yetiştirir, sütlerini sağar geçimini öyle temin ederdi. H.z Süleyman (a.s) hükümdardı, zengindi ama o da madencilikle uğraşırdı. Hatta bakır mâdenini ilk bulup onu işleyen olduğundan bahsedilir. Hz. Şuayb (a.s) ve Hz. Eyyüb (a.s)’larda ziraatçıydı. Hz. Dâvud (a.s) demirciydi, zırhlar yapar, silahlar üretirdi. Hz. İsa (a.s), Hz. Zekeriya (a.s) marangozdu. Ahşap mobilyalar yaparlar mâişetlerini bu şekilde temin ederlerdi.

Yâni meslek sâhibi olmak peygamber icraatıdır. Bugün de her gencin kendi yeteneklerine, istidat ve kâbiliyetlerine göre bir meslek sâhibi olması güzeldir. İmtihana girecek tüm evlatlarımıza başarılar diliyoruz. Zihinleri ve bahtları açık olsun efendim. Hayırlı cumâlar.


 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.