Çağımızı aydınlatanlar yazı serisi
(Vefatının 35. Yılı münasebetiyle, ruhları için bir Fatiha okuyalım)
Hayatta iken kendisine yetiştiğim, sohbetini dinlediğim, elini öpme imkânını bulduğum, zikir meclisine ve sabah evratlarına katıldığım, aramızda güzel ve unutulmaz hatıralar oluşan mübarek bir insan olarak Mehmed Zahid Kotku (Rahmetullahi aleyh) dir.
Kafkasya'da bir dağ eteğinde bulunan ve ipekçiliği ile meşhur olan bu yöreden Osmanlı-Rus Harbi sırasında Anadolu'ya gelen ailesi, Bursa'ya yerleşmiştir. Mehmed Zâhid Kotku 1897 (H.1315) senesinde Bursa'da doğdu. Babası İbrahim Efendi annesi ise Sabire Hatun’dur. Tanınan lakabıyla adı “Hoca efendidir”
Bir Cuma günü Ayasofya Camisi’nde cuma namazını kıldıktan sonra Vilâyet karşısındaki Fatma Sultan Camii yanında Gümüşhânevî Dergâhına giden “Hoca efendi” Dağıstanlı Şeyh Ömer Ziyâüddîn Efendi ve onun vefatı üzerine, yerine geçen Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendinin sohbetlerine devam etti. Tasavvuf yolundaki vazifesini tamamlayıp, Râmûzü'l-Ehâdîs, Hizb-i A'zam, Delâil-i Hayrat ve Kaside-i Bürde okutmak üzere icazet, aldı. Bu arada Bâyezîd, Fatih ve Ayasofya Camii’ndeki derslere devam etti. Bu sırada hafızlığını da tamamladı. Ayrıca Hacı Hasîb Efendiden kıraat ilmi ve fıkıh icazeti aldı.
Mutadı veçhile (her zaman olduğu gibi) İstanbul Fatih’de ki İskender Paşa Camii’nde Pazar günleri ikindi namazlarını takiben Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî hazretlerinin derlediği Râmûzü'l-Ehâdis isimli hâdis-i şerif kitabını okuyup açıklardı.
SELAM VE BİRLİK
Kitaplarında M.Z.K rumuzunu kullanan Hoca Efendiyi her konuşmasında öne çıkardığı iki önemli sözüyle tanıtmak gerekirse birisi “Selam” diğeri “Birlik olmaktır”
"Selâmı yayınız." hâdis-i şerifini açıklarken: "Selâm sadece iyi dilek ve temennilerin ifade edilmesinden ibaret kuru bir görev değildir. Gerçekte selâm, karşılaştığımız bir kardeşimizin ihtiyacının var olup olmadığını, varsa bu ihtiyacın giderilebilecek bir tarafının bulunup bulunmadığını, öğrenip elimizden geleni yaptıktan sonra yola devam edip gitmektir." buyururdu.
Müslümanların birlik ve beraberlik içinde bulunmalarını açıklarken: "Görmez misin ki, yağmur ne kadar çok yağarsa yağsın, tanecikleri hemen birleşir, toplanırlar. Derken dereler, nehirler meydana gelir. Neticede bunlar barajları doldurur. Enerji santrallerini işletir, araziyi sular, şehirlerin elektriğini temin ederler. Bu nimet sayesinde insanlar rahata kavuşur, işleri kolaylaşır. Bu ne büyük bahtiyarlıktır. Bundan ibret almalı, birlik ve beraberliğimizi temine çalışmalıyız. Tek tek hareket edersek, hepimiz helâk oluruz. Ne kadar dindar olursan ol, birlik ve beraberliği her işin üstünde tutmadıkça, herkes kendi başına buyruk hareket ettikçe bir yere varılmaz." diyerek Müslümanların her iş ve hareketlerinde tek yürek, tek kuvvet olması gerektiğine işaret ederdi.
HOCA EFENDİNİN BAZI ÖZELLİKLERİ
Mehmed Zâhid Efendi (r.a) güler yüzlü, sevimli bir zattı. Mütevazı, azim sahibi, hiç kimsenin gönlünü kırmamaya önem verirdi. Tanıdığına, tanımadığına selâm verir, güler yüz gösterir, gönüllerini alırdı. Hafızası kuvvetli, konuşması samimî idi. Çoğu zaman halk telaffuzu ile konuşur, karşısındakine konuşma fırsatı verirdi. Kimseden doğrudan doğruya bir şeyi istemez, kapalı sözlerle ifade ederdi. Anlaşılmazsa sabrederdi. Hiçbir zaman şeyhlik tavrı takınmaz, kendisini ve makamını büyük bir maharet ve tevazu ile gizlerdi. Gece ve sabah ibadetlerine riayet eder, talebelerini de buna teşvik ederdi.
Derslerini özellikle Üniversitelerde okuyan gençlerin takip ettiği “Hoca Efendi” (r.a) hayatı boyunca pek çok talebe yetiştirmiştir. Kendisiyle manevi bağı bulunan talebeleri genellikle Profesörler, Doçentler, Doktorlar ve Yüksek tahsilli gençler olup bunlar ülkemizde batıya bağlı yapılan siyasetin “Milli değerlerimize bağlı…” şekle dönmesinde ve böyle bir modelin oluşmasında büyük katkıları olmuştur.
BİRKAÇ HATIRA
1976 yılı başlarında, benim de MSP (Milli Selamet Partisi) Gençlik Kolları Genel Başkanlığı yaptığım yıllar. Bursa’da bulunan Mercedes otomobil fabrikasından o zamanlar yeni çıkan 20 kişilik bir Midibüs almış ama Ankara’ya döneceğime İstanbul’a gitmiştim. Midibüsü getirdim İskender Paşa Camii’nin önüne park ettim ve öğle namazını kılmaya camiye girdim. “Hoca efendi” camideydi ve bize imamlık yapıyordu.
Namazdan sonra elini öperek kendisine caminin önünde duran ve parti çalışmalarında kullanacağımız midibüsü anlattım. Erinmediler (üşenmediler), benimle beraber gelerek midibüse bindiler, önlerdeki bir koltuğa oturarak; “Bununla da ne güzel hacca gidilir” dediler. Hayırlar dileyerek ve bizleri tebrik ederek yanımdan ayrıldılar.
Bir başka gün camide namazlar kılınmış sohbet için gelenlerle caminin kenarında ki lojmanına gidilmiş. Kendisi biraz sohbet ettikten sonra misafirlerden sorular soranlar oldu. Bir tanesi de “Hocam, inananların kurduğu bir parti var. Biz ona destek olacak mıyız?” diye sordu. Hoca efendi o güleç yüzünde bir celallenme oldu ve “Bir gardaşınız kendisini ateşe atmış siz hala ona destek olup olmayacağınızı mı soruyorsunuz” demişti.
ÇAĞIMIZI AYDINLATANLAR
1996 yılında Milli Gençlik Vakfı Genel Başkanlığını yaptığım dönemlerde “Çağımızı aydınlatanlar” adıyla “Mürşid-i Kamil” insanları topluma ve özellikle de gençliğe tanıtmaya karar verdik. Bunları Bediuzzaman Saidi Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan, Mehmed Zaid Koktu, Sami Efendi hazretleri, Hacı İhsan efendi (Sultan baba), Şeyh Raşit Efendi, Hacı Mahmut efendi, Erzincan da Dede paşa hazretleri v.b isimleri sıraladık.
Üçüncü sırada İstanbul’da yaptığımız “Panel toplantısında” Hoca efendiyi, kendi talebelerini konuşturarak dinleyicilere anlattık. Panelin konuşmaları birkaç bin adet bastırarak bir küçük kitapçıkta topladık. Daha sonra bu kitapçığı özellikle üniversite gençliğine dağıttık.
On beş günde bir yapılan bu panelde konuşmacı olarak bulunan Yahya Oğuz; “Hoca efendinin hafızlığı, Kur’an-ı Kerim’den rast gele bir yer açarak oradan bir ayet okuyorsunuz ve o ayetin on sayfa sonrasını veya beş sayfa öncesinin hangi ayet olduğunu o size okurdu” demiştir.
13 Kasım 1980 (Muharrem 1401) Perşembe günü öğleyin vefat eden “Hoca efendi”nin beş ciltlik Tasavvufî Ahlâk, Dua Mecmuası, Cennet Yolları ve Müminlere Vaazlar isimli eserleri vardır.