Üniter Devleti Savunmak

Süleyman Küçük

Türkiye’nin kuruluşundan itibaren tek parti iktidarı tarafından bir ulus devlet oluşturulması amacıyla İslâm’ın nasıl kullanıldığını pek çok kişi bilmez hatta bilmek istemez.

Bu pek çok kişi sınıfından bilmek istemeyenler, genelde seküler laik yapı içinde yer alan ve hala 1940 ların despot tek parti iktidarının özleyen ve bu despot rejimin zaman içinde geri geleceğini bekleyenlerdir.

Bilmeyen ve bilmek için de bir gayret sarf etmeyenler ise Osmanlıdan kalma devletin kutsallığı gibi yanlış bir fikrin savunuculuğuna soyunan taşra Müslümanlığı mensuplarıdır.

Her iki gruptakiler de üniter yapıdaki seküler laik bir devlet düzenini elinde tutan tek parti iktidarının devlet eliyle ve devlet aygıtları yoluyla iktidarını dini ve dini kurum olarak kurulan Diyanet eliyle nasıl güçlendirildiğini hiç araştırmamışlardır.

Hâlbuki devletin İslâm adına yürüttüğü her davranışı ve gayri İslami olarak gördüğü tüm yapılanma ve fraksiyonlara karşı yürüttüğü seferberliği devletin ordu eliyle yapmış olması karşısında insanların çok şey sorgulamaları ve araştırmaları gerekirdi.

Devlet yanlısı görüldüğü kadar aynı zamanda devlet karşıtı olarak da görülen Müslümanlar devletin baskısının sonuçlarını araştırmadığı gibi devlet organları içinde yer alan Diyanet teşkilatının da bu baskı uygulamalarına karşı nasıl bir tepki gösterdiğini ve Müslümanları savuna adına hangi stratejileri benimsediğini de hiç araştırmamışlardır.

Müslümanlar zamanında gerekli araştırmayı yapmış olsalardı, devlet diyanet ilişkisinin tek yönlü bir ilişki olduğunu ve Diyanet’in hem kamusal alanda hem de ailenin ve arkadaşlıkların sınırladığı Özel alanda sadece kendi etkisini artırmaktan başka bir iş yapmadığını göreceklerdi.

Fıkıh sız ve Şeriat sız bir devlet yapısının ahlak adına İslamileştirilmesi amacıyla şimdiye kadar yani Osmanlı devleti döneminde bile görülmedik bir gayretle çalışmalar yapan Diyanet teşkilatının yaptığı iş önüne çıkan bu fırsatı kullanarak kendi alanı ve otoritesini genişletmek için stratejik manevralar yaptığını da göreceklerdi.

Bu anlamda üniter devlet argümanları ile federalizm düşüncesini Osmanlı bakiyesi olarak görülen farklı topluluklardan oluşmuş vatandaşların zihinlerden tamamen silmek adına devletin ve hükümetinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin son dönemdeki tartışmaların şiddetle bastırılıyor olmasının bu araştırma ve öğrenmeyi engellediği söylenebilir.

Bütün baskı ve engellemelere rağmen Cumhuriyet’in kuruluşundan bu güne kadar Türkiye’de Dini Siyasetin ve Diyanet kurumunun ortaya çıkış nedenleri ile günümüze kadar devleti arkasına aldığı için elde ettiği güce, Sünni Müslümanlara tanınan ayrıcalıklardan diğer mezhepleri dışlamaya uzanan bir yelpaze ile elde eden Diyanet’in mercek altına alınması gerekmez miydi?

Müslümanların en büyük hataları hem dünyada hem de ülkemizde yaşanan bütün olumsuzluklar ile sorunların müsebbibinin batı dünyası olduğu biçiminde bir akıl yürüterek özellikle Türkiye’de yaşanan sorunların tek sebebinin tek parti iktidarının baskıcı kemalizm düzeni olarak görüp hiç bir şeye karışmadan kendi konforlarını devam ettirme istekleridir.

Bu dönemde Müslümanların çoğunluğunun düşüncesi, Tek Parti dönemini ve kemalizm dayatmasını günah keçisi olarak görerek İslam Dinini gerektirdiği azimet uygulamalarından kaçınmak ve sadece ruhsat olarak görülen uygulamalara sığınıp kendilerince icad edilen bir mağduriyet düşüncesini içselleştirmek olmuştur.

FARKINDA MIYIZ?

İslam Dininin ruhsat kolaylıkları ile seküler laik düzende kendilerine konforlu bir iş ve yaşam şekli oluşturan Müslümanlar din devlet ilişkilerine artık çok yönlü bir açıdan bakıyorlar.

Tek parti ve askeri darbe dönemlerinin baskıcı uygulamalarına karşı reaksiyonerliklerinin zirvesini gören İslamcı Müslümanlar şimdilerde muhafazakâr Müslümanlığın nimetlerini toplamakla meşgul olmaktadırlar.

Bu hayat tarzını “Türkiye’yi İslâmileştirme” olarak görenlerin genel kanısının aksine, bu davranışın yeni bir olgu olmadığını ve toplumu kontrol etme amaçlı yerleşik bir devlet geleneği olduğunu hatırlatalım.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.