RÖPORTAJ-KERİM ATICI
Kürt siyasetçi ve Gazeteci-Yazar Orhan Miroğlu, “PKK'yı tekrar çatışmaya sokmak isteyenler var. Geriye dönmek mümkün değil. Halk bu süreci sahiplendi. Silahlı insanların hala dağlarda olması çözüm sürecinin en önemli handikapıdır” dedi
ÇÖZÜM SÜRECİNDEN UMUTLUYUM
Hükümet tarafından geçtiğimiz yıl başlatılan çözüm süreciyle birlikte çatışmasızlık ortamına girildi. Devlet ve PKK arasındaki görüşmeler devam ediyor. Bazı kesimler, çözüm sürecinin yoğun politik ortamdan olumsuz etkileneceğinden endişe ederken, bazı kesimler de çözüm sürecinden umutlu. Kürt siyasetçi ve Gazeteci-Yazar Orhan Miroğlu, çözüm sürecinde gelinen noktayı Merhaba'ya değerlendirdi. Miroğlu, “Gelecekten umutluyum” dedi.
TÜRKİYE CİDDİ BİR TECRÜBE EDİNDİ
Çözüm sürecinin şiddetin sona ermesini müjdelediğini söyleyen Miroğlu, “Türkiye, artık ciddi bir tecrübe edindi. Demokrasi güçleniyor. Yargının yasamaya karşı tavrında ise bir normalleşme göremiyorum. Yargı halktan kopmuş vaziyette. Bugün 100 yıl öncesinin problemlerini konuşuyoruz. Çözümün önüne taş koyanların toplumda bir karşılığı yok. Seçimlerde bunu gördük” diye konuştu.
SÜREÇ ŞİDDETİN BİTTİĞİNİ MÜJDELEDİ
**Çözüm sürecinde gelinen noktayı değerlendirebilir misiniz? Çözümü istemeyenler var mı?
Sürecin handikapları neler?
-Çözüm süreci şiddetin bittiğini müjdeleyen bir süreç oldu. Diyarbakır'da 2013 nevruzundan sonra ateşkes ilan edildi. Bu sürece her zaman hükümetin gündeminde oldu. Sorunun çözümü noktasında bazı reformlar yapıldı. Devlet, Kürt siyasetinin temsilcilerine 'ben seni tanıyorum ve sorunu senle çözeceğim' dedi. Onlar da, 'sen beni tanıyorsan ben de silahları bırakmaya hazırım' mesajını verdi.
Türkiye ilk defa Oslo sürecindeki başarısızlıkları değerlendirdi ve yeni bir strateji geliştirdi. Çözüm için hala yapılacak çok şey var. Devlet sorunla yüzleşmek istiyor. 12 Eylül referandumundan sonra başlayan reformlar süreci geliştiriyor. Hükümet büyük bir risk aldı. Batı'nın çözümü istemediği artık anlaşıldı. Son süreç Batı'yı da endişelendirdi. Milli bir süreç oldu. Diğer devletler işin içine giremedi. Kürt siyasetinin ve devletin aynı masaya oturması uluslararası kamuoyunu şaşırttı.
Türkiye'de çözüm sürecinin AK Parti eliyle, Kürt tarafın da katılımıyla yürütülmesi önemli bir kazanım. Çözümü istemeyenler var. Reformları engelleyenler var. Çözümün önüne taş koyanların toplumda bir karşılığı yok. Seçimlerde bunu gördük. Bazı aydınlar da işi bulandırmak istiyor. 'İp koptu kopacak, bu süreç başarıya uluşamaz' denildi. Ancak iki tarafta sürece sımsıkı sarıldı. Bazı medya kuruluşları da yanlış bir algı oluşturuyor. 'Barış, uzun bir süreçtir. İrlanda sorununu uzun yıllar sonucunda çözdü' sözleri kullanılıyor. Ben bu sözlere katılmıyorum. Türkiye'nin Kürt meselesiyle İrlanda'daki barış sürecinin çok az benzerliği var. Silahlı insanların hala dağlarda olması çözüm sürecinin en önemli handikapıdır. PKK, af sözcüğünden hoşlanmıyor. Farklı bir isim kullanılacak.
ÇÖZÜM SÜRECİNİ ENGELLEYEN KAYBEDER
**Çözüm süreci yoğun politik ortamdan etkilenir mi? Tekrar çatışma ortamı oluşur mu? Sürecin en önemli kazanımı nedir?
-Önümüzdeki aylarda Cumhurbaşkanlığı seçimi ve önümüzdeki yıl ise genel seçimler var. Yoğun bir politik ortamdan çıkıldı ve yoğun bir politik ortama girilecek. PKK'yı tekrar çatışmaya sokmak istiyenler var. PKK'yı ikna etmek istiyorlar. Geriye dönmek mümkün değil. Halk bu süreci sahiplendi. Doğu da, Batı da, sürece sımsıkı sarıldı. Millet, bu sürecin sonuna kadar gitmesini istiyor. Süreci engelleyen kaybeder. Taleplerin konuşulmasını isteyen bir Türkiye var. İmralı'da rahat bir şekilde görüşmeler yapılıyor. Çatışma döneminde yapılan tahribatların onarılması gerekiyor. Sivil toplumun siyaseti etkileyebilecek güce ulaşması önemli olacak. Türkiye'nin ve bölgenin sivilleşmesi çözüm sürecini rahatlatacaktır. Herşeye rağmen silahların susmuş olması önemli bir kazanım. Silahların konuştuğu bir ortamda fikirler susar. Silahların susması önemli bir aşama. Şu an sağduyu hakim.
DAĞDAKİLERİN NE OLACAĞI BELİRSİZ
**Çözüm sürecinin sağlıklı sürmesi için neler yapılabilir? Süreçten istenilen sonuç elde edildi mi? Devlet ve PKK hangi adımları atmalı?
-İki tarafında yapması gerekenler var. Geri çekilmelerde istenilen sonuç tam elde edilmedi. Çekilmeler devam ediyor. Dağdaki silahlı insanların çoğu Türkiye vatandaşı. Bu insanların ne olacağı netlik kazanmadı. Aşamalı şekilde bir takım adımlar atılmalı.Yasal düzenlemeler yapılmalı. KCK tutuklamalarında iyi şeyler oluyor. Tutukluların çoğu serbest bırakıldı. Geçtiğimiz gün Diyarbakır Lice Belediye Başkanı yaptığı bir konuşma nedeniyle 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu sürecin bir handikapı. Devlet Abdullah Öcalan ile görüşüyor. Belediye başkanı konuşmasında Öcalan'ı övmüş. Devlet görüşüyor zaten. Bu tür handikaplar çözülmeli. Hapiste olan siyasiler var.
Milletvekili seçilen Hatip Dicle hala tutuklu. PKK da sivilleşmeye ağırlık vermeli. PKK, KCK faaliyetlerinin sona erdiğini ilan etmeli. KCK yasa dışı bir örgüt. KCK'nın siyasetle uğraşan birimleri var. Bu tür adımlar sivilleşmeye ve normalleşmeye büyük katkı sağlar. Gizli yapılar demokrasilere kapalıdır. Toplumu tatmin edecek bir takım adımlar atılmalı. Faili meçhul cinayetlerle ilgili Devlet bu cinayetlerden doğan mağduriyetleri çözmeli. Kürtçe'nin bölge okullarında kullanılmasını daha çok teşvik etmeli. Eğitim teşvik edilmeli. Bu noktada iki toplumun aydınlarına büyük iş düşüyor.
TÜRKİYE PRANGALARINDAN KURTULUYOR
**Çözüm sürecinde epey mesafe katedildi. Türkiye normalleşme yolunda hızla ilerliyor. Çözüm süreci sizce başarıya ulaşır mı?
-Gelecekten umutluyum. Türkiye, artık ciddi bir tecrübe edindi. Demokrasi güçleniyor. Bu iktidar döneminde sosyal devlet olma yolunda önemli mesafeler katedildi. Türkiye, ekonomik krizlerde etkilenmedi. Bölgede sosyal eşitsizlikler var. Bunların ortadan kaldırılması için bir takım adımlar atılmalı. Bugün, Konyalı olan Şırnak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Akmaz ile konuştum. Akmaz, 'Ben buraya 6 yıl önce atandığımda üniversitede bir masa ve 4-5 memurumuz vardı. Bugün ise 200-250 akademik kadromuz ve 3-4 bin öğrencimiz var' dedi. Bunlar önemli gelişmeler. Kurumsal yapılar da kendini yenilemeli. Yargının yasamaya karşı tavrında bir normalleşme göremiyorum. Yargı halktan kopmuş vaziyette. 100 yıl öncesinin problemlerini konuşuyoruz. İmparatorluğun dağılımından sonra sorunlar çekmeceye kilitlenmiş. Şu an problemler çekmeden çıkıyor. Türkiye'nin prangalı bir ülke gibi görünmesine neden olan en büyük sorun Kürt meselesi. Bir diğer sorun ise Ermeni meselesi. Başbakan'ın 24 Nisan'da yaptığı taziye mesajı da önemliydi. Türkiye, prangalarından kurtuluyor. Bütün kesimler normalleşme süreçlerine katkı sağlamalıdır.
ORHAN MİROĞLU KİMDİR?
Gazeteci-Yazar Orhan Miroğlu, Mardin'in Midyat ilçesinde doğdu. 1970-1980 yılları arasında gençlik hareketi içinde bulunan Miroğlu, 1980 yılında Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nden mezun oldu. 1 yıl öğretmenlik görevinde bulunan Miroğlu, bazı siyasi partilerde yöneticilik de yaptı. Çok sayıda ve dergide köşe yazarlığı yapan Miroğlu'nun çok sayıda kitabı da yayınlandı. Yazarın 'Dıjwar-Onlara Dair Her Şey', 'Çapraz Ateşte İki Halk: Türkler ve Kürtler-Yeni Jeopolitika ve Nasyonalizm', 'O'na Zarfsız Kuşlar Gönderin' ve 'Kuşatmadan İnfaza Musa Anter Cinayeti' isimli kitapları da bulunuyor. Miroğlu, evli ve iki çocuk babası.