"Ukrayna Krizi, Enerji Arz Ve Fiyatlarını Olumsuz Etkileyecek"

Ankara Strateji Enstitüsü tarafından hazırlanan 'Uluslararası Enerji Siyaseti’nin Dinamikleri ve Türkiye’ye Yansımaları' konulu raporda Rusya ile Ukrayna arasında çıkan siyasi problemin Türkiye’yi de doğrudan ilgilendirdiği belirtilerek,...

Ankara Strateji Enstitüsü tarafından hazırlanan 'Uluslararası Enerji Siyaseti’nin Dinamikleri ve Türkiye’ye Yansımaları' konulu raporda Rusya ile Ukrayna arasında çıkan siyasi problemin Türkiye’yi de doğrudan ilgilendirdiği belirtilerek, “Ukrayna enerji krizinin, Türkiye’ye hem arz hem de fiyat olarak olumsuz yansıması kaçınılmazdır. Batı Hattı’nın yaşanan kargaşa ortamından etkilenmesi durumunda Türkiye’nin Batı Hattı’ndan gelecek olan gazı telafi edecek gücünün olmaması Türkiye’yi oldukça endişelendirmektedir.” denildi.

Raporda Türkiye’nin enerji bağımlılığının, ülkenin uluslararası enerji dinamiklerindeki değişim hassasiyetini arttırdığından bahsedilirken; taşıma merkezi konumunda bulunması, büyük enerji kaynaklarına yakın olması da Türkiye'nin çevresinde gerçekleşen enerji politikalarındaki değişimlere daha duyarlı olmasını gerektirdiği vurgulandı.

“UKRAYNA KRİZİNİN AVRUPA VE TÜRKİYE TEDARİKİNİ AKSATACAĞI MUHTEMEL”

Rusya ile Ukrayna arasında çıkan problem Türkiye’yi de doğrudan ilgilendirdiği ifade edilen raporda Türkiye’nin yıllık 10 milyar metreküp doğalgazı Karadeniz’in altından geçen batı hattından çektiği dile getirildi. Rusya’nın Ukrayna’nın Haziran 2014 tarihine kadar Rusya’ya olan toplam 4,5 milyar dolar borcunun 1,9 milyar dolarlık kısmını ödeyememesi nedeniyle Ukrayna’ya gaz akışını kestiği hatırlatılan raporda Ukrayna’ya gaz akışının kesilmesi Avrupa’yı ve Türkiye’yi endişelendirdiği ifade edildi. Ayrıca “Her ne kadar Ukrayna’daki gaz kesintisi, Avrupa’ya ve Türkiye’ye gaz akışını siyasi olarak etkilemeyecek olsa da ülkedeki kargaşa ortamının, Rusya’nın istemi dışında Avrupa ve Türkiye’ye gaz tedarikini aksatacağı oldukça muhtemeldir. Sonuç olarak, Ukrayna enerji krizinin, Türkiye’ye hem arz hem de fiyat olarak olumsuz yansıması kaçınılmazdır. Batı Hattı’nın yaşanan kargaşa ortamından etkilenmesi durumunda Türkiye’nin Batı Hattı’ndan gelecek olan gazı telafi edecek gücünün olmaması Türkiye’yi oldukça endişelendirmektedir” saptamalarına yer verildi.

“AB’YE YAPILACAK KATKI KARŞILIĞINDA KIBRIS SORUNU ADİL ÇÖZÜLECEK”

Araştırmada AB’nin büyük ölçüde Rusya’ya bağımlı olan ve giderek artan enerji talebi sonucu Doğu Akdeniz’in hidrokarbon kaynakları AB pazarı için ciddi bir alternatif oluşturduğu da anlatıldı ve bu alternatif de değerlendirildi. Seçenekler arasında en uygun ve maliyeti en düşük çözümün gazın Türkiye üzerinden boru hattı ile taşınması olduğu kabul edildiği kaydedilirken; Avrupa’ya Akdeniz’den ulaştırılacak enerjinin güvenliği açısından Türkiye’nin kilit noktada bulunduğu belirtildi ve Türkiye’nin Avrupa’nın enerji güvenliğine yapacağı katkının karşılığında Kıbrıs sorunun daha adil bir şekilde çözülmesi muhtemel olduğuna dikkat çekildi.

“TANAP PROJESİ GEREĞİNDEN FAZLA ABARTILDI”

Ukrayna krizinin ardından Avrupa’nın enerji tedariki için Azerbaycan’ın Şahdeniz sahasından çıkartılacak yaklaşık 1,2 trilyon metreküp rezervi bulunan gazın, Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması öngörülen Güney Gaz Koridoru (GGK)’nun oluşturulmasının planlandığına ancak Avrupa’nın yıllık doğalgaz tüketiminin 550 milyar metreküp olduğu dikkate alındığında Güney Gaz Koridoru ile Avrupa’nın doğalgaz ihtiyacının çok küçük bir miktarının karşılanabildiği görüldüğüne işaret edildi. Dolayısıyla, doğal gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıma fikrinin Avrupa için çok büyük anlam ifade ettiğini dile getirilen raporda, Ukrayna’da devam eden krizin Türkiye üzerinden Avrupa’ya gaz taşıyacak boru hatlarının önemini arttırdığı fikrine karşın bu hatlardan taşınacak gazın miktarı akıllarda soru işareti bıraktığına dikkat çekildi: “Geçtiğimiz aylarda yılda 16 milyar metre küp Azeri gazının Türkiye üzerinden AB ülkelerine ulaştıran TANAP projesi de yine gereğinden fazla ve anlamsız şekilde abartılarak gündeme geldi. Yılda yaklaşık olarak 400 milyar m3 doğal gaz ithal eden AB ülkeleri TANAP’tan sadece 10 milyar metre küp ithal edebilecektir. Yani AB için dışarıdan gelen gazın kırkta biri mertebesindedir. Kaldı ki Azeri gazının üretildiği sahaların düşük rezervleri olduğu da dikkate alınırsa TANAP’ın gelecekte AB doğal gaz arz güvenliğine katkısı sınırlı olacaktır.”

“YENİ HAT İRAN İLE ENERJİ ANLAŞMAZLIĞINI ÇÖZECEK”

Rapora göre; Avrupa’nın tedariki için İran’daki rezervlerde dikkat çekiyor. İran doğal gazının Avrupa’ya ulaştırılması için çeşitli alternatif güzergâhlar bulunduğu kaydedilen raporda şu tespitlere yer verildi: “Doğal gazın, Suriye-Akdeniz-Avrupa güzergahında kurulacak boru hattı ile; ikinci olarak Ermenistan ve Gürcistan üzerinden geçirilecek boru hattı ile; üçüncü olarak da Türkiye üzerinden bir boru hattı ile Avrupa’ya ulaştırılması olasılıkları üzerinde durulmaktadır. Bu hatlar arasında Türkiye hattı en kolay ve maliyeti en düşük olanıdır. Olası bir yeni hattın Türkiye ile İran arasında yaşanan enerji anlaşmazlıklarının çözümü için de kaldıraç olması söz konusudur. Bu gelişmeler ışığında tarafların önceliklerinin değişmesi de yeni fırsatlar ortaya çıkarabilir.”

Raporda Rusya’nın küresel enerji piyasalarındaki rolünün Türkiye üzerinden açıkça hissedildiği ifade edilirken, doğal gaz konusunda Türkiye'ni’ Rusya’dan başka alternatifinin olmaması Türkiye’nin, Rusya’dan gelen gazın güvenliğini tehlikeye attığı kaydedildi.

“ENERJİ ÜRETMEDEKİ YETERSİZLİK, ENERJİ ÜSSÜ ABARTISI İLE KAPATILILYOR”

Türkiye’nin neredeyse kurulduğu günden beri enerji politikalarının merkezine yerleştirdiği jeopolitik konumundan dolayı enerji koridoru veya köprüsü olma hevesi devam ettiği ifade edilen raporda şunlar aktarıldı:

“Bu konuda Türkiye için çeşitli verimsiz ve başarısız proje (Bakü-Ceyhan Petrol hattı, Nabucco, Samsun-Ceyhan Petrol hattı vs) örnekleri bulunmasına rağmen gerek politikacılar gerekse yazılı ve görsel basında bu tür projeler abartılarak ‘asrın projesi’, ‘enerji üssü’ gibi kavramlarla sunulmaktadır. Bunun tek bir açıklaması olabilir; Türkiye, enerjiyi üretmedeki yetersizliği ile enerji tüketmedeki verimsizliğini, üzerinde geçen enerji borularını abartan enerji politikaları ile kapatmaktadır. Bu enerji taşımacılığı abartısı ve petrol bulma söylentilerine neredeyse her gün elektrik ve gaza zam var/yok açıklamaları da eklendiğinde Türkiye’nin enerji politikalarının karakteri çizilmiş olur."

“KÜRT PETROLÜNÜN SATIŞINA ARACILIK ETMEK IRAK’I BÖLMEYE KATKI SAĞLAR”

Raporda Kürt petrolünün uluslararası piyasalara satışı için aracılık ederek Irak’ın toprak bütünlüğünün zedelenmesine katkı sağlandığı vurgulandı: “Aslında Kürt petrolünün satışına ön ayak olmak, bir anlamda Kuzey Irak’ın ekonomik bağımsızlığını da kazandıktan sonra siyasi bağımsızlığa doğru yürümesine yardımcı olmak anlamına gelmektedir. Ancak, Türkiye’nin Kuzey Irak petrolünü değerlendirmesi fikrinin, Ceyhan bölgesinin enerji konusunda küresel bir hub olması hedefiyle uyumlu bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir.” denildi.

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Ekonomi Haberleri